Bir Sağa Bir Sola

Bir o yana bir bu yana savrulan Amerikan dış politikası şapkadan yeni bir tavşan daha çıkardı. Şimdi de çekileceği fakat 200 asker bırakacağı söyleniyor.

Bir o yana bir bu yana savrulan Amerikan dış politikası şapkadan yeni bir tavşan daha çıkardı. Şimdi de çekileceği fakat 200 asker bırakacağı söyleniyor. Hâlbuki düne kadar bambaşka senaryolar vardı. En son Avrupalı ülkeleri göreve çağırmışlardı. Ancak oradan da bekledikleri cevabı alamadılar. Şimdi de sembolik sayıda asker bulundurma formülüne döndüler.
Aslında bu çok ilginç bir haber değil. Zira Amerika’nın bu sayılarda ajanı ve askeri her yerdeolur. Bu nedenle Suriye’de belli bir müddet 200 asker bulundurması stratejik bir karar değil. Ancak konu Suriye olduğu için bizim dikkatimizi doğal olarak çekiyor. Aklımıza “acaba yeni bir oyalama taktiği mi var?” sorusu geliyor. Bu haklı bir soru. Ve uyanık olmamız gereken bir durum. Ancak ben bu işin içinde bir oyun veya bir dizayn olduğunu düşünmüyorum.
Evet, Amerikan devleti içinde oyalamayı sonuna kadar savunan tipler var. Ve aslında bunlar çoğunlukta. Ancak asıl gerçek şu: Trump’la bunlar arasında bir çekişme ve bir pazarlık var. Trump başkan olarak en üst perdeden çekilme kararını verdi. Aşağıdakiler bu çekilmenin nasıl olacağına dair opsiyonları kısıtlayarak engelleyemeseler dahi kısıtlamak veya geciktirmek istiyor olabilirler. Dolayısıyla bütün halinde Amerika’nın tek derdinin oyalama olduğunu söyleyemeyiz.
Tam doğru bir tarif vermek gerekirse oyalamaya çalışan bürokratlar artı çekilmeye çalışan Trump’ın eşittir karmaşa olduğunu söylemek lazım. Karşımızda neyi neden yaptığı konusunda çok net olmayan ve ne yöne gideceği bu denklemlere bakılarak çözülemeyecek bir Amerika var. Bunun sıkıntısını tek biz çekmiyoruz. Dünyanın bütün ülkeleri çözmeye çalışıyor bu çok bilinmeyenli denklemi.
Dolayısıyla biraz uzaklaşıp söylenenlerden azade bir okuma yapmakta fayda var. “Kim ne demiş?” “kim ne istemiş?” yerine “şartlar bizi nereye sürükleyecek?” sorusunu sorabiliriz. Ona bakınca da aslında Amerika yeni bir stratejik karar almadıkça bu karmaşa içinde sürükleneceğini öngörebiliriz. Mesela İran gibi yeni bir cepheye ağırlık vermediği müddetçe eylemsizliği devam edecektir. Eylemsizlik ise yerinde durmak değil serbest salınım halinde olmak demektir. Yani asıl belirleyici dış kuvvetler olacak gibi. Başka bir ifadeyle manipülasyona daha açık olmak anlamını taşır.
Karamsar olmaya gerek yok. Dün biz Amerika’yı çekilmeye ikna ettik. Bugün birileri 200 asker bırakmaya ikna etti. Yarın biz biraz daha itebiliriz ve Fırat’ın doğusuna adımatabiliriz. Hep söylüyorum. Meseleyi nihai sonuçları üzerinden değil akışında giden bir süreç olarak görmek lazım. Yeter ki biz bu akış esnasında rüzgârı uygun zamanda arkamıza alalım. Mevzi mevzi ilerleyelim. Yine hep dediğimiz gibi. Bu mücadelenin sonunda falan değiliz. Uzun sürecek bir karmaşada tutacağımız her üs bir sonrakinde avantaja dönüşecektir. Şunu aklınızdan hiç çıkarmayın. 200 asker bu bölgeyi kontrole yetmez. Sadece istihbarat için kullanılır ve sembolik bir anlama gelir. Bu da Türkiye’nin manevra alanının genişlemesi demektir.

[Sabah, 23 Şubat 2019]

Etiketler: