Başörtülü Çocuk…

Baktığımızda bu konuyu gündeme taşıyanların kahir ekseriyetinin, Türkiye'nin normalleşme sürecini bir rejim krizine dönüştürme çabası içerisinde olan aktörler olduklarını görebiliyoruz.

Bakanlar Kurulu, milli eğitim alanında genel esasları belirleyen ve çeşitli düzenlemeler öngören yeni bir yönetmeliği yürürlüğe soktu. Her ne kadar bu yönetmelik birçok hususu ihtiva ediyorsa da, sadece bir alanda gündeme geldi. Yönetmeliğin ortaöğretim öğrencilerinin kılık kıyafetlerini düzenleyen hükmü tartışmaların merkezine oturdu. Yönergede “başı açık” ifadesi kendisine yer bulamayınca, doğal olarak ortaöğretimdeki başörtüsü yasağı da ortadan kalkmış oldu.

Evet, bundan böyle başörtüsü ortaöğretimde serbest. Bu noktada “keşke bu mesele değil de, milli eğitimin temel ihtiyaçları bağlamında yönetmeliğin diğer hükümleri daha çok konuşulup tartışılsa” diyebiliriz. Nitekim bu konuyu gündeme taşıyanların kimlikleri, özgürlük karşıtı tutumları bizi bu söyleme yaklaştırıyor.

Baktığımızda bu konuyu gündeme taşıyanların kahir ekseriyetinin, Türkiye’nin normalleşme sürecini bir rejim krizine dönüştürme çabası içerisinde olan aktörler olduklarını görebiliyoruz. Bunda şaşılacak bir şey de yok esasında. Doğan Medya, CHP vb. eski Türkiye aktörleri yeniden bir irtica miti yaratma arayışındalar. Bu noktada şunu da belirtmemiz gerek. Eğer ortada bir mit varsa, o “yeni CHP” mitinden başkası değil. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay bu düzenlemeyi şöyle anlattı. “18 yaşını doldurmuş herkesin her alanda istediği gibi giyinmesine itirazımız olmadı. Ancak çocuk diye adlandırılanlarla ilgili hükümetin tasarrufunu doğru bulmuyoruz. Bu ne pedagojik ne de bilimsel bir yaklaşımdır. İdeolojik bir yaklaşımdır. Yeni bir kutuplaşma hamlesi olarak algılanan bir durumla karşı karşıyayız. Bu, ailelerin siyasal tercihlerini çocuklar üzerinden göstermeye yönelik bir dayatmadır.” Bu ifadeler CHP arazisinin ne denli çorak ve sorunlu olduğunu bir kere daha göstermiş oldu.

* * *

Hal böyle olsa da, başörtüsünün ortaöğretim kurumlarında serbest hale getirilmesinin gündem olmayı hak eden, çözümlenmeyi gerektiren başka boyutları var. Her şeyden önce, bu yönetmelik bir hak ihlalinin ortadan kaldırılmasıdır. Bir anne babanın, toplum tarafından kabul gören, kültürel bir karşılığı olan bir örtünme modelini kendi çocuğuna sunmasını yasaklamak bir hak ihlalidir. Bu hak iade edilmiştir. Özgürlük alanı genişlemiş, devletin tarafsızlığı tescil edilmiş ve daha sağlıklı bir laiklik tartışması için zemin sağlamıştır.

İkincisi, ortaöğretimde başörtüsü yasağının kalkması, Cumhuriyet modernleşmesinin toplum-karşıtı pozisyonunu törpüleyen bir gelişmedir. Türkiye’de farklı düzeylerde karşımıza çıkan başörtüsü yasağı, Cumhuriyet’in jakoben modernleşme anlayışının gündelik hayatı nasıl tahakküm altına aldığını somut bir biçimde ortaya koymuştur. Başörtüsü yasakları, devletin pozitivist ahlakına ve kültürel gerçeklikle arasına koyduğu mesafeye bağlı olarak varlık buldu. Dindarlık da bireysel alanla sınırlanmak istendi, bu nedenle dindarlığı simgelediği düşünülen başörtüsü toplumsal ve siyasal alandan kovulmaya çalışıldı.

Eğitim ve kültür politikaları, yıllar yılı “dinin tortularından kurtulmak” üzere örgütlendi. Kemalist sistemin sistematik çabasına rağmen bu bir türlü başarılamadı. Ancak söz konusu eğitim ve kültür politikaları, toplumun bir kesiminde dinin toplumsal sembollerine ilişkin bir korku, tahammülsüzlük ve hatta nefret hissi ortaya çıkardı.

Zaman zaman çeşitli çalışmalarımda dile

Etiketler: