Avrupa’da Olan İslâmafobi Değil İslâm Düşmanlığı

Prof. Dr. Talip Küçükcan, Avrupa'da Müslümanlara yönelik saldırıları "Avrupa'da olan İslâmafobi değil İslâm düşmanlığı" şeklinde yorumladı.

Öncelikle “Terör” kelimesini anlamak adına, bu kelimenin asıl anlamı üzerine konuşabilir miyiz? Biz literatürde neye Terör, kime Terörist, hangi olaylara Terörizm diyoruz?

“Terörizm” kavramı İngilizce’ye, Fransızcadan geçmiştir. Terörizm, “Korku, korkutma” anlamına gelen bir kelimedir. Kelime, İngilizceye geçtikten sonra, çok farklı biçimlerde tanımlanmaya başlandı. Şu anda, terörizmle ilgili literatüre baktığımızda, yüzden fazla tanım görüyoruz. Bu tanımların hepsi birbirinden farklı. Uluslararası camianın da üzerinde ittifak ettiği ve hukukî olarak bağlayıcılığı olan bir tanım yok. Yani her ülke, her grup, her siyasî oluşum “terörizm”i ya da “terör” kavramını farklı biçimlerde tanımlıyor. Bu da bize, terörle ilgili konularda çok ciddi bir siyasî boyutun olduğunu gösteriyor. Literatüre baktığımız zaman terör tartışmalarında artık iki türlü terörden bahsetmek mümkün olabilir. Birincisi, devlet dışı aktörlerin uyguladığı ve başvurduğu terör. Yani şiddet, korkutma, yıldırma ve kaygılandırma. Bir de uluslararası hukukun üzerinde pek durmadığı ama bizim de facto gördüğümüz devlet terörü. Örneğin, İsrail’in uyguladığı terör. Siviller üzerinde baskı, terör, şiddet uygulamak, onları korkutmak, kaçırmak ve gerektiğinde de hayatlarına son vermek gibi. Dolayısıyla, bugün gelinen noktada terör ve terörizmle ilgili faaliyetlerin ve tartışmaların yasal bir boyutu olduğu için her ülke kendi çerçevesinden bir tanım yapıyor. Mesela, bazı ülkeler için PKK terör örgütüyken, bazı ülkeler için terör örgütü olmayabiliyor. Bazı ülkeler için Hamas terör örgütüyken, bazı ülkeler için terör örgütü olmuyor. Çünkü bu bahsettiğimiz örgütleri tanımlayan ülkelerin, bu ülkelerle ilişkileri birbirinden farklı. Dolayısıyla, terörle ilgili tartışmalarda mutlaka siyasal bağlamın göz önünde bulundurulması gerekiyor, buna bağlı olarak bazı tanımlamalar yapılabilir. Belki terörizmin yüz tane tanımı var, ortak bir tanım yok ama bütün tanımlarda ortaya çıkan bazı özellikler var. Bunlardan bir tanesi şiddet, şiddete başvurmak. Bunu bir araç olarak kullanmak. Korkutmak, kaygılandırmak, zarar vermek, yıkmak…

Terör ve siyasal sistemler arasında bir ilişkinin varlığından söz edebilir miyiz?

Bütün bunlara baktığımız zaman aslında ortak unsurların olduğunu görebiliriz. Ortak unsurların olmasına rağmen “terör, terörizm” ya da “terörist” gibi kavramların uluslararası düzlemde herkesin kabul ettiği ve normatif kuralların oluştuğu bir yere doğru gidilemedi henüz. Burada da tabi ki dünya siyaset sisteminin, küresel sistemin dünyadaki iktidar çatışmalarının ve farklı bölgeleri tasarlamayla ilgili siyasal projelerin önemli rolü var. Yani bir ülkenin terörist dediğine bir başka ülke çıkıp özgürlük savaşçısı diyor. Halbuki, yavaş yavaş öyle bir noktaya gelinmeye başlandı ki şimdi, dün başka ülkelerdeki terör faaliyetlerine göz yuman ülkeler ya da destekleyen ülkeler ya da onları terörist olarak görmeyen ülkeler bugün terör ya da şiddet kendi sınırları içerisine gelmeye başladığından itibaren söylem değiştirmeye başladılar. Yani, terörün küresel bir olgu olduğunu, dolayısıyla herkesin bununla mücadele etmesi gerektiğini ifade etmeye başladılar.

Bugün d&u

Etiketler: