AFP PHOTO/BULENT KILIC

Anayasa Değişikliği, Yeni Ekonomik Sistem İçin Bir Fırsat

2013'den bu yana sistematik bir şekilde uygulanan ekonomik kaos oluşturma oyununun, tekrar sahnelenmemesi için, yeni Anayasa büyük bir fırsat sunuyor.

Türkiye uzun süredir ekonomik sistemini, alışagelmiş yapısını ve en önemlisi de üretimini baz alacak şekilde bir değişiklik yapma arzusunda. Bu değişim için de güçlü bir irade ve kararlılık ortaya konuluyor. Ancak, bugünden yarına hemen bir değişimin yaşanması, hele de mevcut sistemle pek mümkün değil.

Tam da, siyasi olarak yeni bir yönetim sistemi arayışı içinde bulunduğumuz bu dönem, sistem değişikliğinin, aynı zamanda ekonomide istediğimiz, hedeflediğimiz değişimi de gerçekleştirecek bir zemin hazırlayacağını ifade etmeliyiz.

Ekonomideki yapısal sorunlara çözüm ararken, çözümün kalıcı olması ve bizi hedefimize taşıması gerekiyor.

Çözüm aradığımız sorular;

Üretimi neden artıramıyoruz? Üretimimiz arttığında, cari açık tehdidiyle karşılaşmaktan nasıl kurtulacağız? Enerji maliyetleri, bizi yüksek üretimde fren yapmaya zorlarken, bu ikilemi nasıl çözeceğiz? Düşük tasarruf düzeyini neden artıramıyoruz? Kredi derecelendirme kuruluşlarının not baskısını nasıl bertaraf ederiz?

Tüm bu soruların cevabı verildiğinde, ülke ekonomisi de asıl hak ettiği yere, yani gelişmiş ekonomiler kategorisine taşınmış olacak. Dolayısıyla, bu soruların ve sorunların artık, atacağımız adımlarla ve uygulanacak politikalarla ortadan kaldırılması ya da azaltılması gerekiyor.

Ekonomide bahsettiğimiz bu problemleri çözmeyip, bu problemlerin sebep olduğu yükü taşımaya devam edersek, enerjimizi asıl ekonomik gündeme değil, önümüze konulan gündeme, yani spekülatif hareketleri bertaraf etmeye harcayacağız. Son aşamada da, bu sorunları bahane ederek Türkiye’yi not baskısıyla tehdit eden kredi derecelendirme kuruluşlarıyla, algı operasyonlarında beceri kazanmış finans çevreleriyle muhatap olacağız.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının bu kadar gündemde olduğu, ekonomisinin bu denli baskı altında olduğu ve tehdit edildiği hangi ülke var Türkiye’den başka?

EKONOMİ İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ

2013’den bu yana sistematik bir şekilde uygulanan ekonomik kaos oluşturma oyununun, tekrar sahnelenmemesi için, yeni Anayasa büyük bir fırsat sunuyor. Dolayısıyla, Anayasa değişikliği yeni bir yönetim sistemine geçişle birlikte, ekonomik alanı bu tarz girişimlere karşı güçlendirecek, hatta ekonominin sahasını vesayet odaklarına kapatacak.

Anayasa değişikliğinde ikinci turunda tüm maddelerin kabul edilmesiyle birlikte, Meclis üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olacak. Sonrasında ise referandum süreci başlayacak.

Yönetimde sistem değişikliğinin ekonomi üzerindeki en belirgin etkisi, ekonomi yönetiminde de bir senkronizasyon oluşturması. Böylece, ekonomi yönetimindeki çok başlılık, tıpkı siyasi arenada olduğu gibi son bulacak.

Ayrıca, uyuşmazlık veya iç çekişmelerle kaybedilecek zamanı, ekonomik reformlara ve kalkınma hamlelerine harcayacağız. Çok başlılığın ortadan kaldırılması ve yeni sistemin sağladığı senkronizasyon, yatırımcı ve girişimciler için belirsizlik ortamını ortadan kaldırırken, kurumlar ve siyasi iktidar arasında da aynı hedefi, yani ekonomik kalkınma hedefini inşa ettirecek.

Türkiye artık IMF ile yeni stand-by anlaşması yapmak zorunda kalmayacak, borçlu ülke olarak uluslararası kurumlarda eli kolu bağlı olmayacak, finans alanında sürekli olarak spekülasyon ve manipülasyonlara maruz kalmayacak ve en önemlisi de darbe girişimi tehditleriyle karşılaşmayacak.

Dolayısıyla, Anayasa değişikliği ile Türkiye ekonomisinin geleceği birkaç banka ve finans kuruluşunun yönlendirmesiyle belirlendiği günler de sona erecektir.

Bizim de ihtiyacımız bu değil mi?

[Yeni Şafak, 19 Ocak 2017]

Etiketler: