Analiz: Politik Taahhüt Olarak İnsan Hakları Eylem Planı

Bu analiz 2 Mart 2021’de kamuoyu ile paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı’nı ve Türkiye’nin insan haklarına yönelik reform iradesini konu edinmektedir.

İnsan haklarının daha etkin biçimde uygulanması yönündeki siyasal irade “güçlendirilmiş demokrasi, şeffaflık ve hesap verebilirlik” anlayışını yansıtmaktadır. Bu anlayış çerçevesinde geliştirilen “ulusal insan hakları eylem planları” ulusal hükümetlerin insan hakları alanında kalıcılığı olan reform politikalarını hayata geçirmek adına ortaya koyduğu somut siyasal taahhütlerini içermektedir. Bu çerçevede insan hakları eylem planlarının temel misyonu ulusal düzeyde insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasını daha güvenceli hale getirmektir. Bu koruma ve geliştirme işlevi insan haklarını daha güvenceli kılma iradesi üzerinden geliştirilen kamu politikaları ile olanaklı hale gelmektedir.

Türkiye yaklaşık son yirmi yıldır “demokrasi ve hukukun üstünlüğü” ilkeleri doğrultusunda temel hak ve özgürlükler alanını güçlendirme yönündeki siyasi iradesini bir reform politikası olarak sürdürmektedir. Bu reform politikası doğrultusunda “Özgür Birey, Güçlü Toplum, Daha Demokratik Türkiye” mottosuyla 2 Mart 2021’de kamuoyu ile paylaşılan ikinci eylem planı hem hak ve özgürlükler kataloğu hem de amaç ve hedefler seti açısından özgün bir çerçeve sunmaktadır. Ağırlıklı biçimde medeni ve siyasi haklara ilişkin bir güvence ve koruma mekanizması geliştirmiş olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) sınırlılıklarını aşan bir kuşatıcılığa sahip olan ikinci eylem planı bu engin vizyonu yansıtabilecek zenginlikte bir katılımcılık perspektifi ortaya koymaktadır.

İnsan hakları temelinde siyasi reform iradesini yansıtan bu eylem planı daha kapsayıcı bir hak ve özgürlükler dizgesi öngörmektedir. Bu kapsayıcı dizgenin ulusal sosyopolitik gerçeklik üzerinden uygun amaç ve hedefler setiyle sistematize edildiği görülmektedir. Eylem planı Türkiye’nin insan haklarına ilişkin siyasal vizyonunu ortaya koyan bir irade beyanı olarak ortaya çıkmıştır. Bu ulusal politik taahhüt Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yıl (2023) vizyonu ve hedefleri ile uyumluluk arz etmektedir. Ancak bu siyasi taahhüt ve öngörülerin uygulamayı tayin edecek biçimde tüm paydaşlar tarafından içselleştirilmesi gerekmektedir.

Çalışmayı incelemek için burayı tıklayın.

Etiketler: