Aleviler, Kimlik Siyaseti ve Seçim Yatırımları

Seçimler yaklaştıkça siyasi hayatımızın çok sayıda konusu yeni bir siyasallaşma dalgasına giriyor.

Seçimler yaklaştıkça siyasi hayatımızın çok sayıda konusu yeni bir siyasallaşma dalgasına giriyor. Dış politika- güvenlik alanlarından kimlik, ekonomik sorunlar ve gündelik yaşama kadar her şey parti siyasetinin gündemi oluyor ve olacak. İç ve dış gerilimlere bağlı kriz yönetiminin sürekli masada olması beklenmeli. Türkiye gibi jeopolitik öneme sahip bir ülkenin seçim dönemi için bu durum şaşırtıcı değil. Ayrıca hem Cumhur İttifakı’nın hem muhalefetin “en kritik seçim” ilan ettiği 2023 seçimlerini tüm enerjisiyle ve iddiasıyla karşılaması da çok normal. “Uluslararası krizler döneminde ülkeyi kim yönetebilir” tartışması etrafında geçecek seçim kampanyası dönemi kimi zaman krizlere, kimi zaman beka söylem yarışmasına, kimi zaman da kapsayıcı siyasi hamlelere ve önerilere sahne olacak. Neredeyse bütün anketlerin sonucu etkileyecek bir kararsız seçmene işaret etmesi, siyasetçilerin söylemlerini şekillendirecek bir önem taşıyor. Seçim kampanyalarındaki konuların odaklanacağı alanları şu şekilde sıralayabiliriz: Aday ve sistem tartışması, kimlik konuları (Kürt sorunu, Alevilerin talepleri, sığınmacılar), toplumsal kesimlerin ekonomik beklentileri, yaşam tarzına dair ideolojik polemikler, terörle mücadele ve dış politikanın sıcak konuları (Doğu Akdeniz, Yunanistan, AB, ABD, Rusya ve Suriye ile ilişkiler gibi).

***

Ankara’da üç cemevine yapılan saldırıdan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hüseyin Gazi Cemevi’ni ziyareti ülkemizdeki farklı kimlik gruplarının siyasetin gündemine yeniden taşınması gibi görüldü. Erdoğan’ın Hacı Bektaş Dergâhı’na gitme niyetini de ekleyerek ziyareti “seçim yatırımı” olarak değerlendirenler oldu.

Halbuki Erdoğan, zaten başlayan provokasyonlara karşı bütünleştirici bir adım attı.
İktidarın krizleri öngörme, önleme ve yönetme sorumluluğu var. Bu itibarla kimlik konuları birtakım provokasyonları önlemek ve krizleri yönetmek açısından da önemli.

***

Ülkemiz muhalefetin olası aday(lar)ı gündemiyle zaten seçim sath-ı mailine girdi. Birçok partinin Kürt sorununa dair söylem geliştirmesi ve HDP’nin de Kürt sorununa “radikal öneriler getirilsin” çabası seçim döneminde kimlik konularının yeniden siyasallaşması ile ilgili. Önümüzdeki aylarda farklı kimlik taleplerinin ve bunlara dair kapsayıcı önerilerin canlanması anlamında yoğun bir kimlik siyaseti görebiliriz. Ancak bu taleplerin milli kimliğin bütünlüğü ve devlet yönetimi açısından değerlendirilmesi de kaçınılmaz.

***

“Cemevlerinin ibadethane olması”, “anadilde eğitim” ve “güçlü yerel yönetim” talepleri Türkiye’de devletin laiklik ve milli kimlik bağlamında yeniden inşa edilmesini gerektiren kritik hususlar. Bu hususlarda tartışmayı yoğunlaştıran partilerin, belki HDP hariç, kazanacakları kadar kaybedecekleri seçmen grupları olduğunu da gözetmesi gerekiyor. Son yıllarda kutuplaşmadan çok bahsedilen ülkemizde önümüzdeki seçimlerin kritik olması kimlik konularını sert bir tartışmaya götürür mü? Kimlikçi siyaset sarmalına girer miyiz? Benim beklentim kimlik konularının tartışıldığı, kapsayıcı söylemi-diyaloğu öne alan siyasetlerin öne çıkması ve kısmi düzenlemelerin yapılması. Radikal açılımların olmaması.

Partilerin birbirini bu konularda sıklıkla yoklamaları ve suçlamaları elbette eksik olmayacak. Ancak radikal önerilerde bulunacak ve gerilimi yükseltecek kimlikçi siyaset seçmenden tepki görecektir.

***

Muhalefet partileri, ekonomik sorunları söylemlerinin merkezine yerleştirmiş durumda. CHP, İP ve diğerleri her gün emekliden asgari ücretliye, teşviklerden vergi indirimlerine kadar birçok kesim adına hayatı kolaylaştırmak için önerilerde bulunuyor. İktidarın enflasyonun etkilerinden geniş kesimleri korumak için attığı adımlarla bu önerilerin birçoğu buluşuyor. Bu buluşmayı “Biz söyledik Erdoğan yaptı” şeklinde formüle etmek etkili olmuyor. Seçmen sorunların çözümü için hâlâ muhalefeti bir alternatif olarak görmüyor. Yirmi yıldır iktidarda olan Erdoğan’ın dış politika-güvenlik alanlarındaki başarıları mevcut ekonomik sorunları da çözeceği algısını güçlendiriyor. Muhalefetin seçmen talepleri ile iktidarı baskılaması tuhaf şekilde iktidarın işine geliyor. Bir yandan bu talepler karşılanıyor, diğer yandan “seçim yatırımı” eleştirileri etki uyandırmıyor.

[Sabah, 13 Ağustos 2022]

Etiketler: