Adayın Profili Sorunu Çözer mi?

Erdoğan ve Bahçeli’nin bir araya gelmesinin ardından yerel seçimlerde iş birliği ile ilgili bir ara formül ya da üçüncü bir yol bulunacaktır...

AK Parti ve MHP arasında yerel seçimlerde iş birliğinin hangi düzeyde gerçekleşeceği netleşmiş değil. İki partinin görevlendirdiği milletvekilleri bu konuda görüştü. Açıklamalarında olumsuz bir hava yoktu.

Ancak karar iki partinin liderinin buluşmasına kaldı. Aslında her iki parti de bugüne kadar yerel seçimlerde iş birliği konusunda bazı ilkeleri ortaya koydu.

MHP, Cumhur İttifakı’nın yerel seçimlerde de iş birliği yapması konusunda duruşunu, “Kayyum atanan belediyelerin tekrar HDP’ye geçmemesi, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin selameti açısından büyükşehirlerin AK Parti ve MHP tarafından kazanılmasının gerekliliği ve muhtemel bir HDP-CHP ittifakının başarısız olması” üzerinden açıklamıştı.

Dolayısıyla bu çerçeve cumhur ittifakının her iki partisi açısından sorun oluşturmayacaktır. Bu hususlar, bir başlangıç noktası olarak alınabilir.

Ancak sorun bir sonraki aşamada ortaya çıkıyor. MHP, AK Parti’ye bazı şehirlerde yerelde vereceği destek karşılığında da şu an kendisinde olan belediyelerin olduğu şehirlerde AK Parti’nin aday çıkarmamasını bekliyor.

Hatta MHP, bu kriterin ötesinde, daha iki parti arasında yerel seçimde iş birliğinin nasıl olacağı ile ilgili bir uzlaşma çıkmadan, bazı seçim çevrelerinde adayını çoktan açıkladı.

AK Parti ise yerel seçimlerde MHP ile iş birliğine olumlu yaklaşsa da kendi ilkeleri açısından MHP ile farklılaştığı önemli bir konu var. O da MHP’nin güçlü olduğu yerlerde aday çıkarıp çıkarmama meselesi.

Erdoğan, New York’ta gazetecilere yaptığı açıklamada bu konudaki partisinin duruşunu, bir kez daha net olarak ortaya koydu:

“Her siyasi partinin ilkeleri vardır. AK Parti şu anda bir numaralı parti Türkiye’de gerek milletvekili sayısı gerek oyuyla konumu yeri belli olan bir siyasi parti. Son seçimlerde birinci olduğumuz yerde aday çıkarmamayı nasıl anlatırım tabanıma? Seçmen tabanı küserse toparlayamazsınız.”

Erdoğan’ın kendi tabanına yönelik endişesi önemli bir gerekçe. Özellikle MHP’nin AK Parti’nin aday çıkarmamasını beklediği seçim çevrelerinin birçoğunda AK Parti son 24 Haziran seçimlerinde birinci partiydi. MHP ile arasında epeyce oy farkı da bulunmaktaydı.

2014 yerel seçim sonuçlarına bakıldığında, şu an MHP’li belediye başkanın olduğu Adana’da AK Parti ve MHP arasında sadece 2 bin oy farkı vardı. Isparta, Karabük ve Bartın gibi şehirlerde ise fark 5 ila 7 bin arasındaydı.

Dolayısıyla bir partinin çok yüksek oy aldığı bir seçim çevresinde aday göstermemesi o partinin yerel teşkilatı başta olmak üzere tüm seçmenlerinin partiye bağlılığında sorun oluşturur.

İktidarda olan bir partinin aday çıkarmaması ise o partinin tabanını çok daha olumsuz etkiler.

Yerel seçimlerde partiler arasında genel seçimlere benzer şekilde ittifak yapmanın birtakım zorlukları olduğu aşikâr. Bu durumu Devlet Bahçeli de daha yerel seçimlerde ittifak ve iş birliği tartışmasının başladığı ilk dönemde dile getirmişti:

 “Şahsi kanaatimi sorarsanız yerel yönetimde ittifak çok zorlama olur. Yani bir parti aday çıkardığı vakit o adayı seçtirebilmek için o ilçede kendine göre bir ittifak arayışına giriyor. Belediye meclis üyeliklerini paylaştırıyor. Aileleri, köylüleri, mahalleleri dikkate alıyor ve bir yapı oluşturuyor. Sonra milletin huzurunda diyor ki: ‘Ben 15 belediye meclis üyesiyle şu şekilde seçime katılacağım.’ Bunların içinde belediye başkan adayının mensup olduğu partinin dışında aile fertleri varsa onlar da ‘Bu seçimde amca çocuğumuz aday oldu, dayım aday’ diyor ve başka partideki mensubiyetini öteliyor. ‘Bu seçim mahalli idareler seçimidir, amcamın oğluna verdim oyu’ diyor. Yani, ‘şu partiye oyumu verdim’ demiyor…”

Aslında Bahçeli’nin yerelde ittifakla ilgili ilk dönemde dile getirdiği çekincelerle, Erdoğan’ın seçmen tabanına yönelik endişesinin ortak yönü, yerelde şekillenen taban eğilimleri ile ilgili.

Dolayısıyla Erdoğan ve Bahçeli’nin bir araya gelmesinin ardından yerel seçimlerde iş birliği ile ilgili bir ara formül ya da üçüncü bir yol bulunacaktır.

Bulunan bu formül de hem iki partinin tabanları açısından hem de ittifakın geleceği açısından büyük bir sorun ya da kriz oluşturmayacak şekilde olacaktır.

Bu da AK Parti’nin her seçim çevresinde aday çıkarması ama seçim çalışmalarının belirli ilkeler, parti ve ittifak çıkarları üzerinden yürütülmesine dayanacaktır.

Ama her nasıl bir formül bulunursa bulunsun, iki parti için de yerelde gösterdiği aday profili iş birliğinin nasıl işleyeceği ve hangi partinin lehine ya da aleyhine olacağı bağlamında belirleyici olacaktır.

Seçmen yerelde nasıl bir aday profiline yönelir? Bir sonraki yazıya…

[Türkiye, 29 Eylül 2018]

Etiketler: