ABD Neden İsrail’e Toz Kondurmuyor?

ABD İsrail'i kendinden bilmeye ve sadece Arap-İsrail sorununda değil, Ortadoğu'nun diğer sorunlarında da çözümün değil sorunun bir parçası olmaya devam ediyor.

Çarşamba günü Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nde Gazze’de İsrail’in insan hakları ihlallerini soruşturmak için bir komisyon kurulması teklifi oylandı. Teklif 29 evet, 17 çekimser ve 1 hayır oyuyla kabul edildi. “Ne şiş yansın ne kebap”mantığındaki Avrupalı devletler çekimserlerin başını çekerken tek hayır oyuyla ABD, “çirkin ördek yavrusu” gibi oylama aritmetiğinde yer aldı. Tabloda şaşırtıcı bir nokta yok. ABD’nin BM mesaisinin hatırı sayılır bir kısmının İsrail aleyhine sunulan tasarıları veto etmekle harcandığını biliyoruz. Sorumuz ise şu: ABD İsrail’in artık saklanamaz katliamlarına ve dünya kamuoyunun vicdanına rağmen neden İsrail’e toz kondurmuyor? ABD neden “akıntıya karşı” İsrail’i destekliyor?

Obama’nın başkanlığının ilk günlerindeki Kahire konuşmasının İslam dünyasında yarattığı “yalancı bahar” havası ve İsrail’e karşı ilk günlerdeki retoriği kısa zaman içerisinde yerini ABD-İsrailarasındaki sarsılmaz bağ retoriğine bıraktı. Çünkü ABD-İsrail ilişkileri, “Altın bidon” Obama’nın boyunu aşan bir boyuta sahipti. Neden?

Öncelikle ABD kamuoyunun önemli bir kısmı kendisini İsrail’e yakın hissediyor. Arap-İsrailçatışmasında ABD’lilerin ekserisi İsrail tezlerine yatkın. Bunun sebeplerinden birisi İsrail’in ABD ile aynı kültürel havuzdan (Yahudi-Hıristiyan gelenek) geldiği düşüncesi. Yapılan anketler de ABD’lilerin kendilerine en yakın hissettiği dini grubun Yahudiler en uzak hissettiklerinin ise Müslümanlar olduğunu gösteriyor. Bu sebepten İsrail, ABD kamuoyunda 1-0 önde başlıyor.

KÜLTÜREL KAYIRMA

İsrail’in nüfusunun yarıdan fazlasının İsrail dışında doğduğunu ve İsrail toplumundaki Batılı miktarını da düşündüğümüzde İsrail ABD kamuoyuna daha rahat hitap edebiliyor. Gazze’de öldürülen İsrailli askerlerden en az dördünün ABD vatandaşı ve anadillerinin İngilizce olması aslında bize çok şey anlatıyor. Örneğin, İsrail’in ABD’deki büyükelçisi Miami doğma büyüme Ron Dermer’in aksansız İngilizcesini duyan ABD’liler, İsrail’i kolayca kendilerinden sayabiliyorlar. Kültürel yakınlığa bir de İslamofobia eklenince hem ABD kamuoyunun hem de ABD yönetiminin safı netleşiyor.

STRATEJİK İTTİFAK

İkinci olarak ABD aynı zamanda İsrail’i stratejik bir müttefik olarak görüyor. Özellikle 1967 sonrasında İsrail kendisini güçlü orduya sahip ve Arapları dizginleyebilen bir müttefik olarak ABD’ye kabul ettirmiş durumda. ABD İsrail’in bu üstünlüğünü koruması için de kesenin ağzını açtı. ABD, İsrail’e yaptığı askeri yatırımı ABD’nin Ortadoğu çıkarlarına yaptığı yatırım olarak görüyor. Tabiri caizse İsrail ABD’nin en büyük askeri/istihbari üssü konumunda. İsrail’in ABD için bir güvenlik teminatından ziyade bir güvenlik boşluğu olduğu özellikle ABD askeri kanadı tarafından zaman zaman dillendirilse de ABD İsrail’e askeri yatırımına devam ediyor.

LOBİ MARKAJI

Üçüncü ve en medyatik sebep ise envai çeşit lobi kuruluşlarının ABD yönetimindeki nüfuzları ve medya, akademi ve ekonomi dünyasında İsrail dostlarının güçlü varlığı. AIPAC, ADL, Amerikan Yahudi Komitesi vs. gibi lobi kuruluşları, özellikle Kongre ve Senato nezdinde asimetrik bir nüfuza sahipler. Steven Walt ve John Mearsheimer’in “İsrail Lobisi ve ABD Dış Politikası” kitabı bu asimetrik nüfuzu anlamak isteyenlere tavsiye olunur. (Küre yayınlarından tercümesi basıldı) Walt geçtiğimiz günlerde Huffington Post’taki yazısında da ABD’nin müflis İsrail politikasının tek makul açıklamasının İsrail lobisinin amiral gemisi AIPAC olduğunu söylüyor. Seçim kampanyalarına bağışlar ve medya desteğinin sağlanması gibi kozları, İsrail lobisini Kongre ve Senato nezdinde güçlü kılıyor. Bu sebepten İsrail buralardaki sorgulanamaz konumunu koruyor.

ABD’nin ana akım medyası da İsrail’in sağcı medyasını artmıyor. CNN ve FOX gibi kanalların tek yanlı yayını ve New York Times gibi gazetelerin İsrail tezlerini yansıtan yayın politikası, hem ABD yönetimi hem de kamuoyu nezdinde İsrail’i aklama görevini ifa ediyor.

Bu sebepler çerçevesinde ABD İsrail’i kendinden bilmeye ve sadece Arap-İsrail sorununda değil, Ortadoğu’nun diğer sorunlarında da çözümün değil sorunun bir parçası olmaya devam ediyor.

[Akşam, 25 Temmuz 2014]

Etiketler: