5 SORU: BM Filistin Oylaması

Ulutaş: “Sadece Vatikan’ın sahip olduğu ‘üye olmayan gözlemci devlet’ statüsü, Filistin’i bir kuruluş olmaktan çıkarıp bir devlet statüsüne getiriyor.”

1. Birleşmiş Milletler’deki Filistin oylaması neyi hedeflemektedir?

BM’de gözlemci kuruluş statüsünde olan Filistin Özerk Yönetimi, 2011 yılında BM’ye tam üyelik başvurusunda bulunmuştu. Filistin’in bir devlet olarak BM’ye tam üye olabilmesi için teklifin BM Güvenlik Konseyi’nden geçmesi ve Genel Kurul’da da üçte ikilik bir desteğe sahip olması gerekiyordu. Fakat ABD’nin başvuruyu veto edeceğini açıklamasıyla birlikte başvuru görüşmeye açılmamış ve rafa kaldırılmıştı. Filistin bu sefer tam üye devlet statüsünden bir kademe aşağıda bulunan “üye olmayan gözlemci devlet” statüsüne geçmek için BM’ye tekrar başvurdu. Bu başvurunun bir öncekinden en büyük farkı Güvenlik Konseyi’nin onayının gerekmemesidir. Bu sebepten Filistin ABD’nin veto gücünü dikkate almadan Genel Kurul’da istediği desteğe ulaşabilme imkanı bulmuştur.

2. Üye olmayan gözlemci devlet statüsü nedir? Filistin’e ne getirecektir?

Sadece Vatikan’ın sahip olduğu bu statü, öncelikle Filistin’i bir kuruluş olmaktan çıkarıp bir devlet statüsüne sokmaktadır. Bunun dışında en fazla göze çarpan getirisi, Filistin’e BM ile bağlantılı uluslararası organizasyonlara üye olabilme hakkını tanımasıdır. Bu organizasyonlardan da en fazla ön plana çıkanı Uluslararası Ceza Mahkemesi’dir (UCM). İsrail’in yumuşak karınlarından birisi olan uluslararası hukuk ihlallerini UCM’ye taşıma ve işgal, işkence veya Yahudi yerleşimleri gibi konularda İsrailli yetkilileri mahkum ettirebilme imkanı vermektedir. Örneğin yerleşimlerin inşasından sorumlu olan İsrailli yetkilileri Uluslararası Ceza Hukuku çerçevesinde savaş suçundan yargılama imkanı da sağlayabilecektir. Yasal getirilerine ek olarak Filistin Devleti’ne uluslarası meşruiyet kazandırma noktasında da atılmış önemli bir adımdır.

3. BM’deki oylamada Filistin Devleti’ne verilen destek ne ifade etmektedir?

BM oylamasında statü yükseltilmesi teklifine evet oyu veren 138 ülkeye karşı 9 ülkenin hayır oyu vermesi ve 41 ülkenin çekimser kalması, Filistin Devleti’ne verilen uluslararası desteği göstermektedir. Hayır oyu verenlerin İsrail, ABD ve ABD’nin hinterlandında bulunan irili ufaklı adaların olması, İsrail’in bölgede olduğu gibi global ölçekte de yalnız olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Güvenlik Konseyi üyelerinden Rusya, Çin ve Fransa’nın evet, ABD’nin hayır oyu kullandığı ve İngiltere’nin de çekimser kaldığı hesaba katıldığında, tam bağımsız bir Filistin Devleti’nin önündeki en önemli uluslararası engelin de ABD olduğu daha belirgin hale gelmektedir.

4. İsrail ve ABD’nin oylamaya tepkisi ne olacaktır?

Her iki devlet de Filistin-İsrail meselesinde iki aktör arasındaki asimetriyi korumaya çalışmaktadır. Bu sebepten Filistin’in bir kuruluştan devlete doğru dönüşüm sürecini baltalama gayreti vermektedirler. Bundan sonraki süreçte ABD özellikle Kongre’nin baskısıyla Filistin’e yapılan dış yardımın durdurulması tehtidiyle, İsrail ise zaten çoğunu yerine getirmediği Oslo Antlaşması ve Filistin Özerk Yönetimi’ne aktardığı vergi ve gümrük gelirleri üzerinden Mahmut Abbas üzerindeki baskısını artıracaktır. Bu süreçte Filistin de yeni statüsünün kendisine kazandırdığı kozları kullanmak suretiyle ABD ve İsrail’den gelecek baskılara karşılık verecek ve müzakereye girişecektir.

5. Filistin ve Uluslararası toplum bundan sonra nasıl bir yol izlemelidir?

Filistin’in bundan sonraki süreçte atacağı en önemli adımlar, milli uzlaşıyı sağlamak, Filistin Özerk Yönetimi’nin yapısını reforme edip daha katılımcı bir yapıya büründürmek ve devlet kurumlarını sistematize edip işlerlik kazandırmak, bu yolla tam bağımsız bir Filistin Devletinin alt yapısını hazırlamak olmalıdır. Barış sürecinin yeniden başlaması da bölge için büyük önem arzetmektedir. Filistin’in yeni statüsü ve müzakerelerin önündeki en büyük engellerden birisi olan yerleşimlerin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşınma ihtimali, orta vadede müzakerelerin daha sağlıklı bir zemine oturmasına sebep olacaktır. Bu süreçte Uluslararası toplumun Filistin Devletine olan desteğinin artarak devam etmesi ve devlet kurumlarının teşkili için ellerini taşın altına koymaları ve finansal ve siyasi desteğin kapılarını açmaları gerekmektedir.

Etiketler: