27 Mayıs’tan 24 Haziran’a

27 Mayıs Darbesi'nin yıldönümünden geçiyoruz. Türkiye'nin askeri darbeler serisinin ilk halkasını, bu kötü alışkanlığı oluşturan uğursuz hadise, yıllar önce bu günlerde yaşandı.

2Mayıs Darbesi’nin yıldönümünden geçiyoruz.
Türkiye’nin askeri darbeler serisinin ilk halkasını, bu kötü alışkanlığı oluşturan uğursuz hadise, yıllar önce bu günlerde yaşandı. Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanının idamına giden yolun ilk taşları bu günlerde döşendi.
Yıllar sonra 27 Mayıs’ın yıl dönümde ne yapmalıyız ki Türkiye’de bir daha askeri darbe yaşanmasın. Darbelerin failleri, azmettiricileri, tetikçileri, ‘darbelere karşıyım ama…’ diyerek darbeleri meşrulaştıran postal seviciler, bu kadar rahat hareket edemesin.
Zalimlere lanet edip, mazlumlara ağlamak yeterli mi? Ne kadar çok lanetlersek, ordunun darbe yapması o kadar zor hale mi gelir?
Şüphesiz önceki darbeleri lanetlemek 27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a uzanan darbe zincirine yeni bir halka eklenmesini engellemeye tek başına yetmez. Darbelere sonsuza kadar dur demek için darbelerle hesaplaşmak lazım. Darbelerle hesaplaşmaya da 15 Temmuz’la başlamak gerekiyor.
Son darbe girişimi ve en kanlısı olduğu için 15 Temmuz’un yeri ayrı olmalı muhakkak ama kesinlikle 27 Nisan e-muhtırasını, 28 Şubat’ı, 12 Eylül’ü, 71 Muhtırası’nı ve 27 Mayıs’ı da ihmal etmemeliyiz.
Peki nasıl yapacağız bu hesaplaşmayı?
Gelin onu iktidara talip olan, darbelere karşı olduğunu iddia eden, ülkenin otoriterliğe sürüklendiğini söyleyen, iktidara gelince tam demokrasiyi uygulamaya koyacağını iddia eden muhalefet partilerine soralım. Seçim beyannamelerinde, manifestolarında, adaylık konuşmalarında, mitinglerinde, afişlerinde, broşürlerinde, reklamlarında bu konuyla ilgili ne var?
15 Temmuz’la başlayalım…
Hemen hepsi AK Parti’nin FETÖ ile mücadelesini ve 15 Temmuz’un yargılanması sürecini eleştiriyorlar.
İnsanların haksız yere görevlerinden uzaklaştırıldığını, FETÖ ile mücadelenin sulandırıldığını iddia ediyorlar. Daha düne kadar CHP genel başkanı FETÖ’nün siyasi ayağını ağzından düşürmezdi, bugünlerde oklar kendisini ve partisini daha bir belirgin göstermeye başlayınca o lafları unuttu. Peki ama CHP’nin 15 Temmuz’la hesaplaşma planı nedir? Kriptoları nasıl bulup çıkarmayı planlıyorlar, hâlâ hemen her gün onlarca kripto FETÖ’cü deşifre olurken bu süreci nasıl yönetmeyi planlıyorlar. Maalesef bu soruların cevabı yok. Hapisteki FETÖ’cüleri salmak ve FETÖ ile mücadelenin en önemli araçlarından birisi olan OHAL’ı kaldırmak dışında bu alanda CHP’den somut bir şey duymadık.
Keza Meral Akşener’in İP’si…
Kamuoyunda FETÖ’nün siyasi ayağı olmak noktasında olağan şüpheli olarak görülen İP’nin bu konuyla ilgili somut bir ajandasına, önerisine rastlamadık. Meral Hanım ‘FETÖ ile mücadeleyi en iyi ben yürütürüm’ diyor ama bunu nasıl yapacağını açıklamıyor. Partisinin sosyal medya ekibinin başındaki kişi FETÖ’cü çıkmış birisi için hiç de inandırıcı olmayan boş bir laf!
Peki ya 27 Nisan e-muhtırası?
Hesaplaşmayı bırakın CHP ve İP’nin 27 Nisan’ı bir askeri müdahale olarak kabul edip etmediği meçhul. 27 Nisan’ı desteklemiş, ordunun cumhurbaşkanlığı seçimine müdahale etmesi için elinden geleni yapmış CHP, bugün bu konu hakkında ne düşünüyor?
Gelelim 28 Şubat’a…
Meral Hanım 28 Şubat günlerinde bakandı. Askerlerin tehdidine ve hakaretine uğradı. Sorsan kendisini 28 Şubat mağduru olarak tanıtır. Ama 28 Şubat’la yüzleşmek noktasında bir şey dediğine rastlayan oldu mu?
Dedik ya 24 Haziran seçimleri sıradan seçimler değildir diye.
24 Haziran’da vereceğin oyla sadece ülkenin geleceğini şekillendirmezsin.
Geçmişindeki askeri müdahalelerle hesaplaşma noktasında da irade gösterirsin..

[Takvim, 28 Mayıs 2018]

Etiketler: