2019 Provokasyon Pazarı Açıldı

AK Parti bütün saldırılardan daha da güçlenerek, AK Parti’yi destekleyen sessiz çoğunluk ise birbirine daha da kenetlenerek çıktı.

2019 yılı Türkiye için seçim yılı olacak. Halkın oyları ile kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk seçimi ve mahalli idareler seçimleri 2019’da yapılacak. Türkiye’de seçimlerin tarihine baktığımızda neredeyse bütün seçimlerin yani halkın iradesinin provakatif olaylarla etkilenmeye çalışıldığını görüyoruz. Geziden bu yana en sofistike örneklerine şahit olduğumuz infial uyandıracak suikastler, terör eylemleri, sabotajlar, dezenformasyon kampanyaları ya da ufak çaplı ama toplumun etnik, kültürel, dini ya da ideolojik sinir uçlarına dokunan saldırılar hemen hemen her seçim öncesi dış mihraklar ve onların FETÖ, PKK, DHKPC gibi yerli işbirlikçileri ve taşeronları tarafından devreye sokuluyor. Bütün bu kısır döngünün vazgeçilmezi ve favori konusu ise yaşam tarzı yahut “irtica geliyor” tartışmaları.

“İrtica hortladı”, “şeriat geliyor”, “laiklik elden gidiyor” söylemleri neredeyse bir asırdır bu topraklar üzerinde operasyon çeken her kesimin temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp yeniden piyasaya sürmekten bıkmadığı konuların başında geliyor. Geziye kadar daha çok “başörtülüler çoğaldı, Kur’an kursları sayısı arttı” yaygarası kopararak irtica geliyor söylemi üzerinden siyaset dizayn ediliyordu. Bugün Türkiye’nin yaşadığı dönüşüm nedeniyle bu tarz kaba-saba bir laik anlayışı sakil kaçacağından bu kampanya daha çok yaşam tarzımıza müdahale ediliyor söylemleri üzerinden yürütülüyor.

Tayyip Erdoğan’dan ve AK partiden her ne olursa olsun, neye mal olursa olsun kurtulmak, son on beş yılda yaşanan demokratikleşme ve normalleşme adımlarını geri döndürmek Türkiye’de belli kesimlerin ve onların yurtdışındaki destekçilerinin ana gayesi haline gelmiş durumda. Bu hedefe ulaşmak için 27 Nisan Muhtırası, AK Partiyi Kapatma Davası, Gezi ayaklanması, 17-25 Aralık yargı darbesi, PKK ve DEAŞ terör dalgası ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi hepsi farklı taşeronlara ihale edilen ne oyunlar ne planlar devreye sokulmadı ki. Fakat heyhat ki bir türlü istedikleri sonuca ulaşamadılar. Aksine, AK Parti bütün bu saldırılardan daha da güçlenerek, AK Partiyi destekleyen sessiz çoğunluk ise birbirine daha da kenetlenerek çıktı.

Bugün gelinen noktada Türk milletinin kahir ekseriyeti oynanan oyunu görmüş, çevrilen dolabı çözmüş durumda. Bu durumda dış ve iç mihrakların elinde kala kala özünde aslında en ufak bir dini sembolü yada davranışı irtica olarak yaftalayan anlayışın bir devamı olan yaşam tarzı tartışmaları kalmış durumda. Bir süredir bir kaç meczup, ruh hastası, provokatör ya da gerçekten demokrasiyi sindirememiş birey tarafından gerçekleştirilen Atatürk heykeline ve şortlu bayanlara saldırı gibi tekil olayların tüm Türkiye’ye mal edilerek abartılması ya da içki tüketiminin tüm dünyada olduğu gibi düzenlenmesinin yaşam tarzına müdahale olarak sunulması bu çerçevede değerlendirilmeli. Diğer taraftan eski alışkanlıklarını bir türlü bir kenara bırakamayan bu çevrelerin 28 şubat döneminde asker baskısıyla sayıları azaltılan İmam-Hatip okullarının sayılarının tekrardan normale dönmesi gibi Türkiye’nin normalleşmesinin işaretlerini şeriat üç vakte kadar geldi geliyor, gelmese eli kulağında şeklinde sunmaya devam ediyorlar.

Hasılı kelam 2019 seçimlerine kadar Türkiye’deki laik kesimin hassasiyetlerini kaşıyacak, sıradan vatandaşa “bu kadar da olmaz yaşam tarzına müdahele ediliyor” dedirtecek ne kadar provokasyon varsa birer birer sahneleceğini tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Yani 2019 provokasyon pazarı açılmış durumda. Fakat bu pazarın malları bayat, esnafı sahtekar. Yine de bir umut bu eski malı ya tutarsa diye yeni ambalajla piyasaya sürecekler.

[Fikriyat, 15 Ağustos 2017]

Etiketler: