Zeytin Dalı: Bir Başarı Hikâyesi

Afrin şehir merkezi kontrol altında, şükürler olsun. Şehitlerimizin ruhu şad olsun. Onların ve gazi arkadaşlarının fedakârlıkları bize zafer sevincini ve kıvancını yaşattı.

Afrin şehir merkezi kontrol altında, şükürler olsun.

Şehitlerimizin ruhu şad olsun. Onların ve gazi arkadaşlarının fedakârlıkları bize zafer sevincini ve kıvancını yaşattı.

Zeytin Dalı Harekâtı savaş ve çatışma literatüründe birçok yönüyle bir başarı hikâyesi olarak yerini alacak. Şimdilik burada sadece üç yönünü kısaca analiz edeyim:

Birincisi; stratejik bir hedefe ulaşılması açısından: 15 Temmuz sonrasında Türkiye’nin Suriye krizine yönelik stratejik amacı terör koridorunun önlenmesi olarak ön plana çıktı. Bu hedef aynı zamanda Türkiye’nin terörle mücadele stratejisi ile de önemli ölçüde kesişmekteydi. Güney sınırlarımız boyunca PKK’nın kontrolüne verilecek bu koridor, kısa vadede Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin üst seviyeye çıkması; uzun vadede ise Arap dünyası ile ilişkisini rehin alması anlamına gelecekti. Bu senaryonun önüne geçilmesi açısında Fırat Kalkanı ile başlayan süreç Zeytin Dalı ile taçlandırıldı. Türkiye hem terör koridorunun önüne geçti, hem de terörle nasıl mücadele edilmesi gerektiğini bütün dünyaya gösterdi.

Bu süreç boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan diplomatik düzeyde çok etkin bir performans sergiledi. Rusya ve İran’la çetin müzakereler yürütürken ABD’nin ve uluslararası medyanın tehdit ve blöflerini ustaca savuşturdu. Böylece askeri yetkililerin kendi alanlarında etkin olmaları için gerekli zemini hazırlamış oldu.

İkinci önemli yönü ise askeri harekât boyutu. Çok ince ayrıntıların hesaba katılarak planlanan harekât sahada da çok etkin bir şekilde yürütüldü. Gerek konvansiyonel gerekse hibrit savaşlarda ilk vuruş her zaman önemlidir ve düşmanın gücünü kırma amacı taşır. Zeytin Dalı kapsamında havadan yapılan ilk sortilerle örgütün silah depoları yok edilmiş ve karada ilerleyecek olan kuvvetlere karşı beklenen direnç önemli ölçüde kırılmıştır. Asimetrik bir güç unsuru olması dolayısıyla YPG militanlarının motivasyonunu dağıtırken, TSK ve ÖSO unsurlarının ise moral üstünlüğünü de elde tutmalarının kaynağıdır. Nitekim ÖSO’nun Suriye krizinin başından beri hava gücü eşliğinde muharebe yürütüyor olması da ÖSO’yu TSK ile birlikte hareket etme noktasında motive etmiştir. Sınırlarımızın terörden temizlenmesi ile oluşan hilal hızlıca kapandı ve organize hareket sonucunda Afrin şehir merkezi 58 gün içerisinde kontrol altına alındı. Harekât süresince yapılan dezenformasyonların aksine, sivil kayıplarına yönelik hassasiyet üst sevide oldu. Bu durumu anlamak zor değil. Rakka ve Musul’a yönelik operasyonlar tamamlandıktan sonra bu şehirler ile Afrin ve köylerine bir göz atmak yeterli.

Gelin görün ki Rakka ve Musul’u harabeye çevirenler Türkiye’ye yönelik her türlü kirli dezenformasyon aracına başvurdu. En son, hastanenin vurulduğuna yönelik propaganda bunun son örneğiydi. Sahada emin adımlarla ilerleyen TSK ve ÖSO, bu yalanı en yalın ve en etkili şekilde bertaraf etti. İHA’larla çekilen görüntüler yalancının mumunu yatsıdan önce söndürdü.

Üçüncüsü de harekâtın yeniden inşa misyonudur. TSK ve ÖSO’nun terörden arındırdığı bölgelerde düzen kurma ve yardım faaliyetleri de eş zamanlı olarak yürütülmekte. TSK ve ÖSO’nun asayişi sağlarken Kızılay ve AFAD ise hızlıca temel yardım ve sağlık malzemesi ulaştırdı.

Afrin şehir merkezinde bundan sonra mayın ve EYP temizliği yapılacak. Sonrasında ise hızlıca bir düzen kurulacak. Esed rejimi ve PYD teröründen kaçan mülteciler geri dönüp evlerinde güvenle yaşayacaklar. Çok değil, bir ay sonra Fırat Kalkanı bölgesinde olduğu gibi, Afrin de Suriye’nin yeniden inşasında bir model olacak. Afrin’e girmenin arifesinde Gaziantep’te düzenlenen kongre bu açıdan ilk somut adım olarak değerlendirilebilir.

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı yalnızca birer askeri başarı örneği olarak değil, Suriye krizinin hazin hikâyesinde birer ümit ışığı ve Suriye’nin siyasi, askeri ve ekonomik olarak yeninden istikrara kavuşturulması için örnek teşkil edecektir. Türkiye’nin yardımı ile yeniden organize olan ve büyük başarılara imza atan ÖSO, tekrar bir cazibe merkezi haline geldi ve gün geçtikçe büyüyor ve güçleniyor. Tam da bu yüzden hem Türkiye hem de ÖSO’ya karşı yeni bir propaganda dalgası gelecektir.

[Fikriyat, 19 Mart 2018]

 

Etiketler: