Yıllar Sonra İlk Kez

Güzel ülkemize ve ekonomimize vereceğimiz en gerekli ilaç güven dolu ve sükûnetli bir ortam iken, dış mihraklar da ne yazık ki canımızı yakmaya devam ediyor.

Üzerine konuşup durduğumuz ve epeyce olumsuz gelmesini beklediğimiz 3. çeyrek büyüme verisi dün açıklandı.

“Zor Zamanlar” başlıklı makalemde belirtmiştim: “3. çeyrekte yıllık bazdaki büyüme hızının net ihracattan yine olumsuz etkilendiği ve bu kez iç talepteki desteği de önemli ölçüde yitirdiği anlaşılıyor. Dolayısıyla, 12 Aralık’ta açıklanacak GSYH verileri ne yazık ki, uzun süredir koruduğumuz ılımlı büyüme temposunu kaybettiğimizin haberini verecek.”

Ve maalesef o haber, yıllık bazda %1,8 oranında bir GSYH daralmasıyla geldi.

  • Nitekim ekonomimizin ekseriyetle motor gücü olan özel tüketim harcamalarında bu dönemde kaydedilen (önceki yılın aynı çeyreğine göre) %3,2 oranında bir düşüş, iç talebin gelişimini yerle bir etmiş.
  • Hain darbe girişiminin de etkilerini barındıran bu dönemde, yatırımlardan da bir toparlanma beklemiyorduk ki, orada da toplamda %0,6 oranında bir gerileme ve dolayısıyla gelişim hızı üzerinde nispeten cüzi sayılabilecek (ve fakat yine gelişimimize destek çıkamamış) bir olumsuz katkı gözleniyor.
  • İşte iç talebin yatırımlar ve özel tüketim yekûnu bu şekilde yıkılmışken, devletin tüketim harcamalarından gelen %23,8 oranındaki çok ciddi büyüme desteği ise, 3. çeyrekte içerideki duruma can suyu olmuş gözüküyor.
  • Tabii burada kuvvetli negatif etkinin, dış talep cephesinden sürdüğünü vurgulamakta da fayda var. Zira dış talep kanadında da beklenen olunca ve ihracat %7 oranında gerilerken ithalatın %4,3 artmasıyla birlikte net ihracat büyümeyi yine aşağı çekince, elimizde negatif bir gelişim hızı kalmış oluyor.

2009 SONRASI

Yıllar sonra ilk kez…

Negatif gelişim hızını en son 2009’da küresel kriz zamanları yaşamış ve sonrasında hızla toparlanmıştık. Ve (dalgalı da olsa) daha akabinde gelen performansı da, kabaca “Türkiye ekonomisi ılımlı büyüme hızını sürdürüyor” şeklinde yorumlamaktaydık.

Gel zaman git zaman; 2016 yılının özellikle 2. çeyreğinde sinyali güçlenen yavaşlamanın komşu çeyreğe sirayet edeceğini de düşünmekteydik ki, üzerine bir de koca bir melun 15 Temmuz darbe girişimi indi. Üstelik terör ve bağlantılı güvenlik endişelerinin pekişmesiyle de, turizm başta olmak üzere çeşitli alanlarda düşüşler ve/ya durulmalar haliyle devam etti. Bir yandan dışarıdaki gevşek talep ile bilhassa Rusya ve Irak pazarlarımızın dönemsel görünümü de bu işte etkili iken, nihayetinde olaylar bizi bu noktaya getirmiş oldu.

HESAPLARDA REVİZYON

Bu arada, dünkü bunaltıcı verilerin, bahsetmemiz gereken ek bir boyutu daha var. O da, TÜİK’in bu hayli karmaşık zamana denk getirdiği hesaplama revizyonu… Yepyeni bir sürpriz de değil tabii ve işin öncesi var, karar verilmişliği ve yola çıkılmışlığı var.

İşte bu bağlamda, anlaşılan o ki; Avrupa Hesaplar Sistemi (ESA 2010) doğrultusunda uluslararası uyumluluk amacıyla çıkılan yolun, bu dönemde tamamlanması uygun görülmüş. Uyumluluk açısından Ok diyoruz tamam ancak yeni bir metodoloji ve geçmişe yönelik değişen verilerle birlikte, konu dün kamuoyunda epeyce bulanıklığa sebebiyet verdi.

Şimdi sayfalarca hazırlanmış bir açıklama dosyası eşliğinde, olayı detaylı incelemek mümkün ancak bu yazıda kısaca çıktılara odaklanacak olursak, en dikkat çeken durumlardan biri şu: Geçtiğimiz yıllarda, eski hesaba nazaran daha hızlı büyüme performansları sergilemişiz.

Geçmişteki performans öyle nasıl hızlanmış diye incelediğimizde, her kalemde irili ufaklı artı eksi değişiklikler görülmekle birlikte, özellikle gayri safi sabit sermaye oluşumunda, eskisinden hayli yüksek çıkmış olan bazı büyümeler dikkat çekiyor ki, bunlar da son yıllarda aradaki farkların önemli bir bölümünü yansıtıyor. Zaten teknik açıklamalarda da ilgili noktalara rastlıyoruz.

Aslında daha detaylı inceleyip sunacaktım ancak bu satırları yazarken, nedense diğer ilgili verilere siteden ulaşamaz oldum. Teknik sorun mudur bilemiyorum ve burada durmak zorunda kalıyorum. Yeni yöntemi, nasılsa daha çok tartışacağız.

DARALIYORUZ

Ekonomimiz yılın 3. çeyreğinde daralmışken, esasen bunun arkasında yatan moral bozuklukları içimizi daraltıyor. Her daim yazdığım üzere, güzel ülkemize ve ekonomimize vereceğimiz en gerekli ilaç güven dolu ve sükûnetli bir ortam iken, dış mihraklar da ne yazık ki canımızı yakmaya devam ediyor.

Cumartesi gecesi Beşiktaş’ta yüreğimizi yakan insanlık dışı terör belası, mücadelemizin hiç kolay olmadığını bir kez daha gösterirken, arkasında çok sayıda şehit, gazi ve gözü yaşlı aileler ile hüzünlü bir millet bıraktı. Tüm şehitlerimize bir kez de buradan rahmet dilerken, her birinin ve bilhassa kahraman polislerimizin ailelerine en derin sabır temennilerimi ve saygılarımı sunmak isterim.

O gece saldırıdan bir süre önce bir vesileyle oradaydım, yanlarından geçtim. Stattan yükselip civarı saran müthiş coşku ve ışıltıya, ne kadar yoğun bir şekilde kalkan olduklarına bizzat şahidim.

Ruhları şad, mekânları Cennet olsun.

[Yeni Şafak, 13 Aralık 2016]

Etiketler: