Yeryüzünün Lanetlileri

Gazze'ye İsrail saldırısı Ocak ayında sona erdi. Çatışmanın bitmesine rağmen, Gazze'ye yönelik İsrail şiddeti bitmedi.

Gazze’ye İsrail saldırısı Ocak ayında sona erdi. Çatışmanın bitmesine rağmen, Gazze’ye yönelik İsrail şiddeti bitmedi.

İsrail görülmemiş katılıkta bir askeri ambargo ile Gazze’yi yeryüzünün en büyük açık hapishanesi haline getirdi. İsrail saldırısı sırasında yeryüzünün lanetlileri olarak ilan edilen Gazze’de 1400 sivil katledildi. En sofistike silah sistemlerine sahip İsrail ordusunun bu ölçekte bir saldırıda neden bu kadar çok insanı öldürdüğü sorusu söz konusu Gazze olunca pek akla gelmiyor. İsrail saldırılarının tartışmaya açık diğer sonucu Gazze’de oluşturduğu yıkım. İsrail Gazze’de neredeyse topyekûn bir yıkım gerçekleştirdi. Gazze’nin yeniden inşası için 1 milyar doların üzerinde bir inşaat yatırımı gerekiyor. Ancak İsrail’in askeri ambargosu Gazze’de neredeyse çivi çaktırmadı. Cezayirli devrimci yazar Frantz Fanon’ un ölüm döşeğinde yazdığı Yeryüzünün Lanetlileri kitabı Fransız sömürgeciliğine karşı Cezayir direnişini anlatıyor. Fanon, Fransız koloni yönetiminin fiziksel ve düşünsel etkilerini deşifre ettikten sonra, Fransız işgali ile nasıl mücadele edileceğini yazıyor. Bir anlamda şiddete çağrı yaptığı için eleştiri oklarına maruz kalan Fanon’un kitabı baskı/hegemonya/ sömürü karşıtı mücadelelerin el kitabı haline geldi.

Uzun bir aradan sonra kitabı yeniden elime alınca, Fanon hayatta olsaydı acaba kimlerin Yeryüzünün Lanetlileri mücadelesini yazardı diye düşündüğümde aklıma tek alternatif geldi. Gazze’nin mağdurları. Geçtiğimiz yıl tam da bu zamanlarda İsrail Gazze’ye bir saldırı gerçekleşirdi. Saldırıdan önce yıllar süren ekonomik ambargonun tükettiği Gazze’de, İsrail saldırısı durumu bir trajediye çevirdi.

Gazze’ye İsrail saldırısı Ocak ayında sona erdi. Çatışmanın bitmesine rağmen, Gazze’ye yönelik İsrail şiddeti bitmedi. İsrail görülmemiş katılıkta bir askeri ambargo ile Gazze’yi yeryüzünün en büyük açık hapishanesi haline getirdi. İsrail saldırısı sırasında yeryüzünün lanetlileri olarak ilan edilen Gazze’de 1400 sivil katledildi. En sofistike silah sistemlerine sahip İsrail ordusunun bu ölçekte bir saldırıda neden bu kadar çok insanı öldürdüğü sorusu söz konusu Gazze olunca pek akla gelmiyor. İsrail saldırılarının tartışmaya açık diğer sonucu Gazze’de oluşturduğu yıkım. İsrail Gazze’de neredeyse topyekûn bir yıkım gerçekleştirdi. Gazze’nin yeniden inşası için 1 milyar doların üzerinde bir inşaat yatırımı gerekiyor. Ancak İsrail’in askeri ambargosu Gazze’de neredeyse çivi çaktırmadı. İnşaat malzemelerinin Gazze’ye geçişine izin verilmiyor. Gazze’nin dünyaya diğer bağlantısı Mısır üzerinden. Ancak Mısır maalesef İsrail’in uysal müttefiki rolünde. Gazze’ye yardım ulaştırma girişimleri bu iki ülkenin engellemesi ile sonuca ulaşmıyor. Gazze’ye yönelik ambargo sadece inşaat malzemeleri ile sınırlı değil. Gazze’ye giren yiyecek, yakıt ve benzeri hayati tüketim ürünleri aynı ambargo ile sınırlanıyor. Gazze halkı Mısır’a çıkan yeraltı tünelleriyle 21. yüzyılın koşullarında akıllara durgunluk verecek ilkellikte bir ekonomik faaliyetle ayakta kalmaya çalışıyor. Mısır için bu tüneller ciddi bir tehdit, hasta çocuklara ilaç almak için tünelleri kullanan Gazzeliler ise yasadışı faaliyet yürütüyor.

Gazze dramını sadece Mısır-İsrail-Gazze üçgenini ilgilendiren bir konu olarak değerlendirmek doğru olmaz. Güney Afrika’nın tanınmış hukukçusu Richard Goldstone, BM İnsan Hakları Konseyi’nin görevlendirmesi ile savaş suçları ve diğer hukuk ihlallerini araştırmak için bir inceleme yaptı. Goldstone’un Eylül ayında yayınladığı raporunda İsrail ordusunun ve Filistinli silahlı grupların insanlığa karşı suçlar bağlamında ele alınabilecek savaş suçları işlediği ifade edildi. BM Genel Kurulu bu bulguların İsrail ve Filistinli yöneticiler tarafından araştırılmasını istedi. Ancak bu talep bir sonuç doğurmadı.

Gazze dramı 21. yüzyılın ilk on yılının utanç tablosu olarak hafızalara kazınacak. Gözleri kararmış, vicdanları çıkarlarının gölgesinde kalmış bir güruh, Gazze ile ilgili sorumluluk duyan, uluslararası topluma duyarlılık çağrısı yapan herkese karşı karalama kampanyası yürütüyor. Gazze üzerinden yaşananlar uluslararası sistemin normlarını ve kurumlarını sorgulanır hale getiriyor.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Gazze halkı, yeryüzünün yeni lanetlileri mücadelelerini sürdürüyorlar. Kameralar önünde birer birer ölürken, kucaklarındaki çocukların fosfor bombasıyla yaralanmış vücutlarını sarmaya çalışırken hepimizi merhamete çağırıyorlar. İfade edilmese de İsrail uluslararası toplum nezdinde pozisyon kaybetti. İngiltere’de görüldüğü gibi İsrailli yöneticiler tutuklanma tehlikesi ile yüzleşti. İsrail’in askeri kabiliyeti sorgulanmaya başlandı. Amerika, İsrail’in frenlenmesi düşüncesiyle yeniden denkleme dâhil oldu. Filistin’in diğer yarısı, Batı Şeria, Gazze’nin acısını paylaşıyor ve çatışmalara varan huzursuzluklar var.

Gazze dramında sadece masum Filistinliler değil bütün bir insanlık sınavdan geçiyor. İnsanlığın bu kadar yüzyıllık tarihi tecrübesinin dünyanın gözleri önünde böylesi bir trajedinin yaşanmasına izin verip vermeyeceği hepimizi ilgilendiren bir soru. Sivil toplum kuruluşları uluslararası toplumun vicdanı gibi hareket ederek Gazze’ye ulaşmaya çalışıyorlar. Yüzyılın ikinci on yılında bölge ülkeleri ve uluslararası toplumun aynı merhamet ve cesareti göstermesini dilemekten başka bir şey maalesef elimizden gelmiyor.

Sabah – 30.12.2009

Etiketler: