Yeni Kazanımlar

Türkiye uzun vadeli mücadeleye kendini hazırlamak zorunda..

2017 güvenlik ve dış politikada yükselişe geçtiğimiz ve nefes aldığımız bir yıl oldu. 2018’de daha ileri adımların atılması için fırsat var. Eğer çok kritik başka gelişmeler meydana gelmez ve uluslararası siyaset boydan boya sarsılmazsa, halihazırdaki sorunlar ana gündem maddesini oluşturacaktır.
Bunların birçoğunda ilerleme kaydeden Türkiye şimdi kazanımlarını sağlam bir zemine oturtmak için uğraşacaktır.
Her zaman olduğu gibi ana gündem maddesi terörizm olacak. FETÖ’yle mücadele artık içeride belli bir aşamaya ulaştı. Mahkemeler devam edecek ve adalet yerini bulacak. Önümüzdeki yıl FETÖ’yle yapılan mücadele büyük oranda yurt dışında olacak. FETÖ elebaşının iadesi için şimdilik bir sinyal yok ama vize kararını gözden geçirip normale dönen Amerika başka alanlarda da adım atmak durumunda kalabilir. Türkiye artık Amerika FETÖ ilişkisini rutin biçimde izlemeye devam edecek. Buna ilaveten Avrupa ve diğer bölgelerde de FETÖ’nün gözlemlenmesi, tespit edilmesi ve mümkünse ülkeye getirilmesi gerekecek. Bu anlamda dış istihbarat faaliyetlerine hız verilebilir. MİT’in de kendini buna hazırlaması gerekir.
Birkaç FETÖ mensubunun paketlenip getirilmesi FETÖ’nün yurt dışında örgütlü hareket etme şansını ciddi anlamda kısıtlayacaktır.
2018 yılında Türkiye’nin gündeminde PKK’dan ziyade PYD olacaktır. Zira PKK içeride hareket edemediğini gördü. Kendi gücünü daha ziyade Suriye bölgesine aktarma gayreti içinde. Orada devletleşme sürecini destekliyor. Bu şartlar altında içeride kronik PKK saldırıları beklenmez. Ama yeni tehdit PYD. Suriye’nin kuzeyinde kurumsallaşması engellenmeli.
Geçtiğimiz yıl Türkiye PYD’yi sınırlandırdı. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin öncelikli hedefi Fırat’ın doğu yakası olmalıdır. O coğrafyada inşa edilmek istenen kurumsallaşmanın istikrarsızlaştırılması hiç de imkansız değil. Türkiye artık Fırat Kalkanı’nın yanına Fırat Mızrağı’nı koymak zorunda.
Kuzey Irak’ta Barzani’nin kolu kanadı zaten kırılmış halde. Türkiye’nin Irak siyasetini Barzani üzerinden yürütme zorunluluğu son buldu. Gerekirse Bağdat ve Tahran’la yapılacak bir uzlaşı çerçevesinde Kandil’e yönelik operasyon bile gündeme gelebilir.
Suriye’de muğlaklık devam ediyor. Astana süreci yeterli derecede ilerledi. Şimdi bunun Cenevre’ye evrilip evrilmeyeceği merak konusu.
Ama henüz o aşamaya geldiğimizi zannetmiyorum. Taraflar nüfuz bölgelerini korumanın peşinde olacak.
Her ne kadar çözüm lafı edilse de, çözüme yakın değiliz. Türkiye uzun vadeli mücadeleye kendini hazırlamak zorunda.
Son günlerde Avrupalı ülkelerle ilişkilerde bir yumuşama yaşanıyor olsa da bu yumuşamanın ne kadar sağlıklı bir zemine oturduğu çok şüpheli. Uluslararası sistemde böylesi bir karmaşa varken, tarafların güven zemininde bir ilişki kurmaları çok mümkün görünmüyor. İyi niyetli çabalar bile bir noktadan sonra kırılmaya uğrayabilir. 2018 yılı da çekişmeli geçecek.
Rusya ve İran’la olan ilişkiler bu haliyle devam eder. Astana süreci varabileceği noktaya vardı. Daha ötesini istemek var olan uzlaşıyı da tehlikeye atar. Suriye’de Türkiye’nin stratejisi PYD’yi dışarda tutmak ve Amerika’yı içeri çekmek. Amerika Suriye siyasetine dahil oldukça Türkiye hem Amerika için hem de Rusya için daha kıymetli bir ortak olacaktır. Tabii bütün bunların hepsi dönüp dolaşıp Amerika’ya bağlanıyor. Amerika ise kayıplarda. Yakın zamanda da siyaseten var olabilme ihtimali düşük görünüyor.
Trump iç çekişmelerde kayboldukça dışarıda kesik kesik krizlere imza atacak ve fakat bunların takipçisi olmayacaktır.
Öyle ki, Trump ilk dönemini tamamlayabilir.
Bu da üç yıl daha belirsizlik demektir. Türkiye maalesef ki, bu şartlar altında yolunu bulmak zorunda.
2017’de olduğu gibi kısa vadeli küçük hedeflere odaklandıkça küçük ama somut kazanımlar elde edilebilir.

[Takvim, 2 Ocak 2018]

.

Etiketler: