Kutluhan Görücü

Araştırmacı
Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezundur. Yüksek lisans eğitimini de Kocaeli Üniversitesi Siyasi Tarih Bölümü’nde ‘Suriye Savaşı Boyunca Suriye Türkmenleri (2011-2021)’ başlıklı tez ile tamamlamıştır. SETA Dış Politika Direktörlüğü’nde araştırmacı olarak çalışmaktadır. Ayrıca Suriye Gündemi internet sitesinde baş editörlük yapmaktadır. Çalışma alanları Suriye savaşı, devlet dışı silahlı aktörler, terörizm, Türkmenler ve DEAŞ’tır.
  • İsrail ile İran arasındaki çatışmanın uzun bir süredir devam ettiği bilinen bir gerçek. İsrail’in yıllardır Irak ve Suriye sahaları başta olmak üzere İran destekli Şii milis unsurlara yönelik hava saldırıları düzenlediği de kamuoyunun malumu. Özellikle 2020’den itibaren İsrail’in hava saldırılarında ciddi bir artış olduğu da söylenebilir. Ancak Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardından İsrail ile İran arasındaki çatışma hem siyasi hem de askeri olarak başka bir noktaya evrilme eğilimi göstermekte. İsrail’in direkt olarak İran’ın Şam Büyükelçiliği hedef alması da bu mihenk taşlarından biri olarak görülebilir. Bu saldırının ardından İran’ın 13-14 Nisan’da kendi topraklarından balistik füzeler de dahil olmak üzere misilleme saldırısı gerçekleştirmesi çatışmayı tüm dünyanın gündemine soktu. Biz de söz konusu saldırıyı tüm boyutlarıyla uzmanlarıyla konuştuk.
  • Hakan Fidan dışişleri bakanı görevine geldikten sonra ilk ziyaretini Irak’a gerçekleştirmiştir. Dışişleri Bakanı Fidan görevinin henüz bir yılını tamamlamadan Irak Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından PKK’nın yasaklı örgüt olarak listelenmesini sağlamış ve ortak mücadeleye ilişkin önemli mesafe katetmiştir. Terörle mücadelenin yanı sıra Türkiye’nin Irak ile birlikte hayata geçirmeyi planladığı Kalkınma Yolu Projesi de bu noktada akılda tutulabilir. MİT başkanı olduğu dönemden itibaren Irak’ın siyasi, güvenlik ve diplomatik isimleriyle yakın ilişkilere sahip olan Fidan dışişleri bakanı olarak da çok kısa sürede Irak sahasında özellikle Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelesine katalizör etkisi gösterecek hamleleri birbiri ardına gerçekleştiriyor. Kapsamlı askeri operasyon ve Irak güvenlik güçleriyle koordinasyon hedefinin de bu noktada zirveyi temsil ettiği söylenebilir. Bu çerçevede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın son Irak ziyaretini, Güvenlik Mekanizması Görüşmesini ve ortak bildirinin sonuçlarını uzmanlara sorduk.
  • SETA Güvenlik Radarı’nın son sayısında, 2023 boyunca Türk dış, güvenlik ve savunma politikalarını şekillendiren önemli olayları derinlemesine inceliyoruz. Analizimiz, Türkiye’nin gelişen stratejik ortamının etkileşim içindeki boyutlarına odaklanıyor. 2023’ün temel dinamiklerini yakından inceleyerek Türkiye’nin dış politikasının 2024’teki muhtemel seyrine projeksiyon sunmayı hedefliyoruz.
  • 28 Ocak’ta İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’ne gerçekleştirilen silahlı saldırıda bir kişi hayatını kaybetti. DEAŞ terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen iki yabancı uyruklu fail yakalandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesi ekiplerinin yürüttüğü operasyonlarda gözaltına alınan 34 şüpheli ise tutuklanmaları talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi. İçişleri Bakanlığı DEAŞ’a yönelik 1 Haziran 2023’ten günümüze toplam 1.046 operasyon icra ettiklerini bildirdi. 2017’den itibaren sessizliğini koruyan DEAŞ neden yeniden Türkiye’yi hedef aldı? Santa Maria Kilisesi’ni hedef alan saldırı tekil bir eylem mi yoksa terör örgütünün daha geniş bölgesel planlarının bir tezahürü mü? Bu saldırı zamanlama, yöntem, hedef ve saldırgan profili bakımından nasıl deşifre edilebilir? DEAŞ’a yönelik yürütülen terörle mücadele operasyonlarında son durum nedir? Konunun uzmanları okuyucularımız için bu hususları değerlendirdi.
  • Yeni toplumsal bildiri, tüm dünyanın terk ettiği radikal sol fikirlerle, etnik ırkçılığın ve demokrasi makyajının boca edildiği dayatma bir metin olarak görülebilir
  • SETA’nın her yılın sonunda hazırladığı gelenekselleşen SETA Yıllığı Türkiye’nin hem temel gündem maddelerini zengin bir içerikle analiz etmekte hem de gelecek yıllara dair bütüncül bir bakış açısı sağlamaktadır.
  • SETA Güvenlik Radarı’nın son sayısında, 2023 boyunca Türk dış, güvenlik ve savunma politikalarını şekillendiren önemli olayları derinlemesine inceliyoruz. Analizimiz, Türkiye’nin gelişen stratejik ortamının etkileşim içindeki boyutlarına odaklanıyor. 2023’ün temel dinamiklerini yakından inceleyerek Türkiye’nin dış politikasının 2024’teki muhtemel seyrine projeksiyon sunmayı hedefliyoruz.
  • Bu rapor, PKK’nın PYD’den, SDG ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne evrilen sürecini, PKK’nın işlediği savaş ve insan hakları suçlarını, askeri mevcudiyetini, tahakküm altına aldığı doğal kaynakları ve Türkiye’nin PKK/YPG’ye karşı gerçekleştirdiği askeri harekatları ele almaktadır. Çalışma bu yönüyle PKK/YPG’nin anlaşılması ve analiz edilmesi noktasına dönük önemli bir çabanın ürünüdür. Ayrıca söz konusu çalışma, literatürdeki öncü çalışmalardan birini teşkil etmektedir.
  • SETA Güvenlik Radarı 2023’te 2022 boyunca en önemli dış politika ve güvenlik konularına atıfla Türkiye’nin güvenlik ve jeopolitik görünümünü şekillendiren temel dinamikleri analiz ediyoruz. Kendisini kuşatan jeopolitik çevre ve makro süreçlerden bağımsız olmadığından hareketle Türkiye için ana ilgi ve meşguliyet alanlarının bölgesel ve küresel boyutlarını da değerlendiriyoruz. Türkiye’nin güvenlik ve jeopolitik görünümünü belirleyen dinamik ve gelişmelere dair değerlendirmelerimize dayanarak bu dinamiklerin 2023’te nereye evrileceğine dair öngörülerde bulunuyoruz.
  • Bu rapor Menbiç şehrinin yönetimi ve güvenliğinde aşiret faktörünü ele almıştır. Menbiç’in demografik ve sosyal yapısını ele alan rapor kentte savaşın başından günümüze kadar yaşanan süreci ve kent üzerinde aktörler arasında devam eden güç mücadelesi bağlamında Menbiç aşiretlerinin iç yapılarını ve diğer aktörlerle olan ilişkilerini ele almaktadır.
  • SETA’nın her yılın sonunda hazırladığı gelenekselleşen SETA Yıllığı Türkiye’nin hem temel gündem maddelerini zengin bir içerikle analiz etmekte hem de gelecek yıllara dair bütüncül bir bakış açısı sağlamaktadır.
  • Bu analizde Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin Suriye’ye etkileri üç başlık altında ele alınmaktadır: (i) Bayraktar TB2 SİHA’lar başta olmak üzere savaşın askeri etkileri, (ii) Rusya’nın içerisinde bulunduğu ağır yaptırımlar ve tecrit siyaseti nedeniyle meydana gelen ekonomik etkiler, (iii) Batı’nın olası Rusya karşıtı siyasetini genişletme politikası, Türkiye’nin pozisyonu ve Suriye’deki çıkarları bakımından ortaya çıkan siyasi etkiler.
  • Bu analizde bölgedeki tarihsel süreç ve Rusya-İran rekabeti göz önünde bulundurularak Dera’daki mevcut durum incelenmektedir.
  • Bu analiz son dönemde Irak’ın kuzeyinde adım adım tırmanmakta olan Peşmerge ile PKK/YPG’nin çatışmasını ve olası seyrini konu edinmektedir
  • Bu analizde Rus özel askeri şirketi Wagner Grubu’nun kuruluşu, lider kadrosu ve ilişkileri, komuta-kontrol yapısı, faaliyet sahaları ve örgütün hukuki boyutu incelenmektedir
  • İsrail ile İran arasındaki çatışmanın uzun bir süredir devam ettiği bilinen bir gerçek. İsrail’in yıllardır Irak ve Suriye sahaları başta olmak üzere İran destekli Şii milis unsurlara yönelik hava saldırıları düzenlediği de kamuoyunun malumu. Özellikle 2020’den itibaren İsrail’in hava saldırılarında ciddi bir artış olduğu da söylenebilir. Ancak Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardından İsrail ile İran arasındaki çatışma hem siyasi hem de askeri olarak başka bir noktaya evrilme eğilimi göstermekte. İsrail’in direkt olarak İran’ın Şam Büyükelçiliği hedef alması da bu mihenk taşlarından biri olarak görülebilir. Bu saldırının ardından İran’ın 13-14 Nisan’da kendi topraklarından balistik füzeler de dahil olmak üzere misilleme saldırısı gerçekleştirmesi çatışmayı tüm dünyanın gündemine soktu. Biz de söz konusu saldırıyı tüm boyutlarıyla uzmanlarıyla konuştuk.
  • 28 Ocak’ta İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’ne gerçekleştirilen silahlı saldırıda bir kişi hayatını kaybetti. DEAŞ terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen iki yabancı uyruklu fail yakalandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesi ekiplerinin yürüttüğü operasyonlarda gözaltına alınan 34 şüpheli ise tutuklanmaları talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi. İçişleri Bakanlığı DEAŞ’a yönelik 1 Haziran 2023’ten günümüze toplam 1.046 operasyon icra ettiklerini bildirdi. 2017’den itibaren sessizliğini koruyan DEAŞ neden yeniden Türkiye’yi hedef aldı? Santa Maria Kilisesi’ni hedef alan saldırı tekil bir eylem mi yoksa terör örgütünün daha geniş bölgesel planlarının bir tezahürü mü? Bu saldırı zamanlama, yöntem, hedef ve saldırgan profili bakımından nasıl deşifre edilebilir? DEAŞ’a yönelik yürütülen terörle mücadele operasyonlarında son durum nedir? Konunun uzmanları okuyucularımız için bu hususları değerlendirdi.
  • Yeni toplumsal bildiri, tüm dünyanın terk ettiği radikal sol fikirlerle, etnik ırkçılığın ve demokrasi makyajının boca edildiği dayatma bir metin olarak görülebilir
  • 7 Ekim’deki Kassam Tugayları’nın gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu sonrasında bölgedeki tüm dengeler alt üst oldu. İsrail ile Arap normalleşmesi durduğu gibi Gazze eksenli olarak bölgesel çatışma riskleri de giderek arttı. İran’ın başta Hizbullah ve Husiler olmak üzere bölgedeki vekil unsurlarının, İsrail’in Gazze’ye yönelik işgal girişimine karşı eylemler içerisinde olması, İsrail’i de karşı adımlar atmaya sevk etti. Bu kapsamda Suriye ve Irak’ta hava saldırıları gerçekleştiren İsrail, son olarak Lübnan’da Hamas liderlerinden Salih Aruri’yi öldürdü. Bu suikast öncesinde de İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun Suriye’deki komutanlarından Razi Musevi, İsrail’in Şam yakınlarına düzenlediği saldırıda öldürülmüştü. 3 Ocak 2024’te ise Kasım Süleymani’nin mezarı yakınında iki ayrı bombalı saldırıda 103 kişinin hayatını kaybettiği, 146 kişinin de yaralandığı bir terör saldırısı gerçekleştirildi. Hayatını kaybedenlerin sayısının artması muhtemel bu terör saldırısının zamanlamasını ve bölgesel etkilerini uzmanlarına sorduk.
  • Bahar Kalkanı Harekatı'ndan bu yana Suriye'de herhangi bir somut değişim yaşanmadı. Mart 2024'te mevcut statüko dördüncü yılını doldurmuş olacak. Bu durum, Türkiye'nin Suriye'deki savaşı bir denge noktasına getirdiğini göstermektedir. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik yeni bir işgal girişimiyle de Suriye'de güç dengesi Türkiye yönüne doğru kaymaktadır.