Üniversitelerde Çok Seslilik

Hafta sonu Cumhurbaşkanı Erdoğan üniversitelere değinen bir konuşma yaptı. Konuşmada iki başlık dikkat çekiciydi. Birincisi yerli ve milli üniversite arayışına dair bir uyarıydı. İkincisi ise bazı üniversitelerdeki ideolojik tek seslilikle ilgiliydi..

Hafta sonu Cumhurbaşkanı Erdoğan üniversitelere değinen bir konuşma yaptı. Konuşmada iki başlık dikkat çekiciydi. Birincisi yerli ve milli üniversite arayışına dair bir uyarıydı.
İkincisi ise bazı üniversitelerdeki ideolojik tek seslilikle ilgiliydi.
Bir öğretim üyesi olarak bu iki meseleyi de çok önemsiyorum. Bu köşeden vakti geldiğinde birçok kurumda ne tür yenilikler yapılması gerektiğine dair fikirlerimi defalarca paylaştım. Silahlı Kuvvetler’den MİT’e, çeşitli bakanlıklardan, başkanlıklara kadar birçok kurumun elden geçirilmesi gerektiği fikrini defalarca savundum.
İğneyi bu kurumlara batırıp üniversiteleri görmezden gelemeyiz. Yine bir öğretim üyesi olarak söylüyorum. Herkesten en az bir adım önde olması gereken üniversiteler maalesef çok geride. Bunun birçok nedeni var. Tartışmaya açık.
İsteyenle günlerce tartışabilirim.
Ama tartışma götürmeyecek bir gerçek üniversitelerimizin başarılı olabilmek için zamana ihtiyacı olduğudur. Bu ülke 80 milyonluk bir nüfusa sahip. Ama AK Parti dönemine kadar oldukça az sayıda üniversitesi vardı. Buna karşın Amerika’ya bakın mesela. 350 milyonluk Amerika’da 3500 civarında üniversite var. Eğer iyi örnek Amerika’ysa, aynı mantıkla Türkiye’de yaklaşık 800 üniversite olmasını bile bekleyebilirsiniz.

REKABET OLMADAN KALİTE DOĞMAZ 
Ama seksenli yıllarda Türkiye’deki üniversite sayısı sadece 20lerle sınırlıydı.
AK Parti iktidarında ciddi bir atılım oldu.
Bunu eleştirenler var. Sayının artmasını kalite düşüklüğü olarak okuyorlar.
Halbuki kalitenin düşüklüğünün asıl nedeni sayı düşüklüğüydü. Rekabet eksikliğiydi. Herkes bilir. Bundan 20 sene öncesine kadar bazı üniversiteler aşiretler topluluğu gibiydi. Aynı soyadı taşıyan amca yeğen, baba-kız öğretim üyesi olarak karşılıklı odalarda otururdu.
Az sayıdaki üniversiteler bir grup elit tarafından ele geçirilmişti. Ne doğru düzgün yayın yapılır ne de doğru düzgün eğitim verilirdi. Kerameti kendinden menkul okullar ve hocaları tüm piyasayı rahatça ellerinde tutuyorlardı. Hem de hiç rekabete girmeden. Ülkenin en iyi öğrencileri hiçbir şey üretmeyen üniversitelere gitmez zorundaydı.
Bakmayın üniversite sayısı çok fazla oldu diyenlere. Bakmayın küçük vakıf üniversitelerini eleştirenlere. Kötülerini yapamadan iyilerini bulamayız. Bırakın çoğalsın üniversite sayısı. Rekabet olsun.
İyiler ayakta kalsın zayıflar dökülsün gitsin. Bir ülkede altyapı inşasını hızlıca yaparsınız. Binadan, donanıma her şey satın alınabilir. Ama iyi üniversiteler kurmak için zamana ihtiyaç var. Yeni öğrenciler yetiştirmek, onların yüksek lisans doktora yapmasını beklemek sonra bunların yeni üniversitelerde görev alarak yeni nesiller üretmesini beklemek gerekir.
Görüyorum. Türkiye’nin birçok şehrinde muazzam kampüsler inşa ediliyor. Birileri bunları müstehzi sözlerle eleştiriyor.
“Binalar var ama içi boş” diyor. Halbuki bu binaların içi zamanla dolacaktır. En az yirmi veya otuz yıl sonra meyvelerini görebileceğimiz yatırımlar bunlar.
Bugün maalesef bazı üniversitelerimiz hala Türkiye’nin çeşitliliğini yansıtmaktan uzak. Kendi dar sınıfsal ve ideolojik çevrelerine hapsolmuş kadrolardan oluşan bu üniversiteler toplumda ve ülkede yaşanan değişimleri yansıtmadığı müddetçe mesele çözülemiyor.
Özellikle sosyal bilim alanlarında bu eksiklik çok daha açık biçimde ortaya çıkıyor. Topluma yabancı ve kendi dar çevresine hapsolmuş üyeleri tabii ki faydalı toplumsal araştırmalar üretemez.
Öğrencilerine de bu kötü çerçeveyi yıllarca aynı tondan sunmaya devam eder. Kimse üniversitenin topluma faydası olması gerekmez gibi laflar etmeye kalkmasın. Bilim insana olan faydası için vardır. Gerisi hikayedir.
Türkiye’nin üniversiteleri de en azından devlet bütçesinden pay aldığı müddetçe Türkiye’ye faydalı bilgi üretmek ve insan yetiştirmek zorundadır.
Bu yolda yapılması gereken gayet net.
Hem sayıyı artırmak hem de üniversiteleri tek sesli yapılarından kurtarmak gerekecek..

[Takvim, 10 Ocak 2018]

Etiketler: