Perspektif: Türkiye’nin Suriye Politikası ve Şah Fırat Operasyonu

Şah Fırat Operasyonu'nun Türkiye'nin Suriye politikası açısından anlamı nedir? Operasyon “eğit-donat programı” çerçevesinde nasıl değerlendirilebilir?

Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye’nin Karakozak bölgesinde yer alan Süleyman Şah Türbesi’nin daha güvenli bir bölgeye taşınması ve Saygı Karakolu’nda görev yapan askerlerin Türkiye’ye getirilmesini hedefleyen bir operasyon gerçekleştirdi. 21 Şubat gecesi gerçekleşen operasyon 9 saat sürdü ve bölgede çatışma halinde bulunan unsurlardan hiç biri ile çatışmaya girilmeksizin tamamlanarak hedefe başarı ile ulaştı. Operasyonun gerçekleştirilme nedeni ise bölgede yoğunlaşan çatışmaların bir şekilde türbeye sıçraması ya da türbenin herhangi bir saldırıya uğrama ihtimalinin artmasıydı. Böylesi bir ihtimal Türkiye’nin Suriye içindeki çatışmaların bir parçası haline gelmesi demekti. Operasyon sonucunda Türkiye’ye getirilen türbe kısa bir süre sonra yine Suriye toprakları içinde Türkiye sınırına yaklaşık 250 metre uzaklıktaki Eşme bölgesine taşındı. Operasyon sırasında uluslararası hak ve yükümlülüklere azami derecede dikkat edilmesi nedeniyle Türkiye uluslararası arenada olumsuz bir tepki ile karşılaşmadı.

Bu durum yine de Türkiye içinde bir dizi tartışma ve eleştirinin önüne geçemedi. Operasyon dolayısıyla ortaya çıkan eleştirilerin iki tema etrafında öbeklendiği ifade edilebilir. Birincisi, Türkiye’nin hiçbir riski göze almayarak toprak kaybettiği; ikincisi ise, PYD ile işbirliği yapılmış olma iddiası. Türbenin daha önce 1939 ve 1975’te çeşitli sebeplerden dolayı taşınmış olması hatırda tutulduğunda nakil işleminin olağan bir durum olduğu ve toprak kaybının söz konusu olmadığı görülür. Böylece uluslararası hukuktan kaynaklanan Suriye toprakları içerisinde bir toprak parçasına sahip olma hakkı korunmuş oldu. Türkiye’nin Suriye sınırları içinde sahip olduğu toprak parçası uluslararası anlaşmalarla teminat altın alınmış ve nakil işlemi de bu anlaşmaların tanıdığı haklar çerçevesinde gerçekleşmiştir. Operasyonun hem uluslararası hukuk hem de güvenlik boyutunu ilgilendirmesi dolayısıyla Esed yönetimi dahil bütün tarafların bilgilendirilmiş olması da dikkat çekicidir.

Etiketler: