Türkiye’nin Akılsız Dostları

Referandum tiyatrosundan evet oyu da çıktı. Barzani'nin referandum öncesindeki rahatlığından eser yok. Bağımsızlık ilan etmenin kolay iş olmadığını nihayetinde anladı.

TÜRKİYE kadar kendi içinden bilinçli veya bilinçsiz düşman çıkartan başka bir ülke var mı merak ediyorum. Kuzey Irak’ta Barzani’nin yaptığı korsan referanduma kamuoyundan ve medyadan verilen tepkilere bakınca merakım daha fazla artıyor. Haydi, Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyıp Türkiye düşmanlığını hayat tarzı edinmişleri bir kenara bırakalım.

Varsa eğer ‘iyi niyetlilere’ bakalım…

Kimi peşinen Türkiye’nin Barzani’ye teslim olması beklentisi içerisine girdi. Neden Türkiye Barazani’nin bağımsızlık hayallerine destek olmuyor diye gücendiler. Neredeyse AK Parti teşkilatlarının Kuzey Irak’a gidip referanduma müşahit yazılmasını isteyecekler.

Tabii bir de asalım keselimci şahin kanat var. Onlara da sorsak sınırdaki tatbikat çok uzadı artık harekete geçip değil Erbil’i ve hatta Bağdat’ı fethetme zamanı geldi.

Çok şükür Türkiye’nin politikasını oluşturanlar birbirinden tehlikeli bu iki romantizme de kulak asmadı. Akılcı bir politika takip edildi. Barzani’ye referandumun bir bedeli olacağını ve bağımsızlık ilan edilirse bu bedelin katlanacağını sert ve kararlı bir üslupla anlattı Türkiye.

Şimdi Barzani referandumu yaptı.

Referandum tiyatrosundan evet oyu da çıktı. Ve deniz bitti kara göründü. Barzani’nin referandum öncesindeki rahatlığından eser yok. Bağımsızlık ilan etmenin kolay iş olmadığını nihayetinde anladı.

Peki çıkış?

Çıkış yolunu yine Türkiye gösteriyor Barzani’ye. Hem de birinci elden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından; Eğer Barzani bu işten vazgeçerse Türkiye’nin dostluğunu ve desteğini yeniden kazanabilir.

BARZANİ’NİN KAÇ GAZETECİSİ VAR?

Akılsız dostlarımızın istemeden Türkiye’ye verdiği zararın hikâyesi bu. Peki ya akıllı düşmanlarımız ne olacak? Merak ediyorum acaba Türk medyasından Barzani’ye cebinden, karnından bağlı olan kaç gazeteci var? Veya Kuzey Irak’ta iş alamadığı için Barzani’ye karşı askeri operasyon yapmamız gerektiğini savunan kaç ‘şahin’ var?

Elimde bir bilgi, belge yok ama benimkisi de merak işte…

BAŞÖRTÜLÜ SUBAY ADAYI

Kara Harp Okulu’nun açılış dersinden bir kare gündeme damgasını vurdu. Bu sene harp okuluna başlayanlar arasında başörtülü bir subay adayı da vardı. Aslında çok bir haber değeri de yok.

Olması gereken oldu, bir normalleşme daha yaşandı. TSK başörtüsü konusundaki can yakan, toplumu rahatsız eden takıntısından vazgeçti.

Ama daha yürüyecek çok yolumuz. TSK normalleşmeye ayak uydurdu ama haberi ‘türbanlı subay’ diye veren sözümona ‘ana akım’ medyamız hala direniyor.

NİTELİKSİZ SANATIN SON KULLANMA TARİHİ

Meltem Cumbul’un Uluslararası Adana Film Festivali’nin ödül gecesinde ödül almak için sahneye çıkan yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun elini sıkmaması, memleketin azgın-azınlık sorununu bir kez daha gündeme getirdi. Bir tarafta Türkiye’nin uluslararası alanda kendini ispatlamış bir yönetmeni, beynelmilel bir sanatçısı var; diğer tarafta ise alelade bir popüler figür…

Böyle bir sanat organizasyonu için Cumbul gibi bir ‘lümpen muhalif’ neden sunucu olarak seçilir?

Belki de bunu tartışarak meseleye başlamalıyız. Ve tabii kültürsanat alanında devam eden adı konulmamış iktidar yoğunlaşması, hatta faşizmi sorun etmeliyiz.

Peki çare nedir?

Çare daha çok nitelikli iş yapmak.

Cumbulgillerin en temel özelliği, deyim yerindeyse yokluktan Abdurrahman Çelebi olmaları.

Ülkenin vasatın altındaki kısır kültür-sanat hayatı içerisinde, küçük denizin büyük balığı oluyorlar.

Ülkenin kültür-sanat hayatı nitelik ve nicelik olarak genişledikçe zaten nefesleri bu genişliği kapsamaya yetmeyecek. Kendi küçük fakat nefret dolu dünyaları içerisinde, boğazına kadar kine batmış bir şekilde son kullanım tarihlerini bekleyecekler. Sağlamasını yapmak çok basit. Bir sanat etkinliğine yakışmayacak derinlikteki göğüs dekoltesi ve yırtmacı haricinde Cumbul’u o gecenin sunucusu olmasını sağlayan ne gibi özellikleri var?

Diksiyonu mu düzgün, ses tonu mu uygun? Ödül alan sanatçıları anons ederken yaptığı yorumlarla organizasyona derinlik mi kattı?

Başka sorum yok Hakim Bey!

[Takvim, 04 Ekim 2017]

Etiketler: