Anadolu Ajansı

Türkiye, Enerji Merkezi Olma Kapısını Aralıyor

Türkiye, coğrafi konum avantajını projelerle jeopolitik faydaya dönüştürerek, enerji arz güvenliğini sağlayan ve bu süreçte enerjide hem transit ülke hem de ticaret merkezi olma yolunda hızla ilerliyor.

İstanbul’da düzenlenen 23. Dünya Enerji Konferansı, enerji sektörünün birçok aktörünü İstanbul’da bir araya getirdi. Enerjide aktörlerin kimlikleri çok çeşitli; ülkelerin devlet başkanları, enerji bakanları, uluslararası kuruluşlar, özel sektör temsilcileri, akademisyenler ve düşünce kuruluşları, enerji teknolojileri ilgilileri gibi hem birbirinden bağımsız hem de birbiriyle etkileşimli aktörlerden bahsediyoruz.

5 güne yayılan konferansın kapsamında çok çeşitli konuların tartışılması, konferans süresinin uzunluğu ve katılımcıların çeşitliliği bu konferansı daha da önemli hale getirdi. Tüm bu çeşitlilik içinde Türkiye enerji kadrajında avantajlı bir resim oluşturuyor.

Bu resim için ilk olarak söylemem gereken şu: Türkiye’nin enerji merkezi olma yolunda ilerleyişi artık enerjinin en büyük aktörleri tarafından kabul görmüş durumda. Enerjinin vatanlarından olan Rusya’nın Devlet Başkanı Putin’in enerji merkezi olarak Türkiye’yi işaret etmiş olması, bu kabulün söze yansıması.

Peki belirli bir kesimin en baştan beri inanmadığı Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefinin, Türkiye özelinden çıkarak uluslararası arenada dillendirilmesine kadar olan süreçte neler yaşandı?

Bulunduğu coğrafya, enerji merkezi olma hedefinde Türkiye’nin en büyük avantajı. Coğrafi konumunun yanında bir de TANAP projesi var. TANAP’ projesine, Dünya Enerji Konferansı’nda imzalanan Türk Akımı Projesi de eklendi.

Türkiye, coğrafi konum avantajını projelerle jeopolitik faydaya dönüştürerek, enerji arz güvenliğini sağlayan ve bu süreçte enerjide hem transit ülke hem de ticaret merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Türk Akımı’nın imza töreninde Putin’in Türkiye’den bahsederken yaptığı enerji merkezi vurgusu, gelinen noktayı açıkça göstermektedir.

Dünya’da petrol ve doğalgazın üçte ikisine sahip olan ülkelere en yakın ülke Türkiye. Bu ülkelerin kaynaklarını ihraç etme ve enerjinin gelişmiş ülkelere transferine aracılık eden ülke de Türkiye. Yani Türkiye enerji kaynaklarında belki tedarikçi değil, ama bu kaynakların uluslararası piyasalara taşınmasında yani transferinde ve tüketiminde öne çıkıyor

Açıkçası artık enerjide kilit kelime, transfer. Yani bu kaynakların piyasalara transferi, başta AB ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin enerji arz güvenliğini sağlayacaktır. Söz konusu doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’nın birçok ülkesine transfer edilmesi, ülkeler arasında entegrasyonu ve işbirliğini de hızlandıracaktır.

Türkiye bu süreçte rotası belirlenecek olan “İpek Yolu”nda, geçmişte olduğu gibi önemli bir geçiş noktası ve ülkesi olmayı da hedeflemektedir.

ENERJİ ZİNCİRİNE YENİ ÜLKELER KATILACAK

Bir yandan TANAP devam ediyor, diğer yandan da Türk Akımı imzalandı. Projelerin başlaması, hızlanması ve en nihayetinde başarıyla sonuçlanmasının alt yazısı şu: Enerji halkasına yeni ülkeler eklenecek.

Bölge ülkeleri yeni enerji projeleri geliştirecektir. Bu ülkelerin başında gelen İran’ın, sahip olduğu enerji potansiyelini arz ederek uluslararası piyasalara çıkma arzusunu hepimiz biliyoruz. Keza Türkmenistan da öyle. IKBY’nin ise tek çıkış noktası ve ekonomisinin ana damarı, doğalgaz kaynaklarını ihraç etmesinden geçiyor.

Enerji zincirinin önemli bir halkası ise Doğu Akdeniz’deki kaynaklar. Ülkelerin arasındaki sorunların çözülmesiyle birlikte bu kaynakların uluslararası piyasalara taşınma motivasyonunun yüksekliği, Türkiye için öngörülen enerji merkezi olma sürecinin tamamlamasına önemli katkı sunmaktadır.

ENERJİ MERKEZİ İÇİN NE YAPMAK GEREKİYOR?

Türkiye, enerji merkezi hedefi yalnızca bölgesel bir ticaret merkezinden ibaret değil. Global ölçekte bir enerji merkezinden bahsediyoruz. Bu süreçte tedarikçi ülkeler olarak bahsettiğimiz diğer ülkelerle de doğalgazın taşınması için büyük projeler gerçekleştirmeli.

Bununla beraber, doğal gazın depolanması için yatırımlar hızlandırılmalı. Artan arz miktarı nedeniyle de doğalgaz fiyatının uzun anlaşmalarla değil de kısa süreli anlaşmalarla ya da piyasalarda oluşması için piyasanın serbestleşmesi gerekiyor.

Türkiye’nin enerjide ticaret merkezi olması, doğu ve batı arasında önemli bir koridor olabilmesi ve enerjide bölgesel bir aktör haline gelmesi için bu dönemde önemli fırsatlar doğdu. Bu fırsatlar aynı zamanda enerji denkleminde bir değişimi de işaret ediyor.

23. Dünya Enerji Konferansı’nın ana teması olan “Yeni Ufukları Kucaklamak” mottosu da aslında bir değişimin arifesinde olduğumuzu gösteriyor. Dünyada yeni bir enerji denklemi kurulurken, Türkiye bu denklemin önemli ve vazgeçilmez değişkenidir.

Dolayısıyla Türkiye, yüzyıl sonra ayağına gelen enerjide ticaret merkezi olma fırsatını, sağladığı ekonomik ve siyasi istikrar ile somutlaştırmalıdır.

[Yeni Şafak, 13 Ekim 2016]

Etiketler: