Tillerson gitti Pompeo geldi

Trump hükümetinin Trump'la en alakasız ismi sonunda görevden alındı...

Trump hükümetinin Trump’la en alakasız ismi sonunda görevden alındı. Hem de bir tweet’le. Zaten suyu ısınalı çok olmuştu. Başkanla birbirlerini çok sevmedikleri ortadaydı.
Aralarında hakaret olayları da yaşanmıştı. Gitmesi gerekiyordu. Ve gitti.
Çünkü Tillerson bir bakan olarak Trump’a çok uzak bir adamdı.
Clinton başkan olsaydı belki onunla çalışabilirdi. Ona daha yakın bir tip.
Her şeyden önce küreselci. Ilımlı.
Kurumsal çerçevelerin içinde kalmayan çalışan elde olanı korumaya çalışan bir bakan oldu. Mesela Trump Katar’a anlamsız bir biçimde saldırdığında.
“Durum öyle değil” falan diyerek görüntüyü kurtarmaya çalıştı. Ve bunun gibi bazı durumlarda da başarılı oldu denebilir.
Tillerson’ın daha önce gideceği de belliydi. Hiç anlaşamıyorlardı. Ancak bundan bir siyaset çerçevesinde görevden alındığını ima ettiğim çıkmasın. Evet, İran ve Katar gibi konularda farklı düşünüyorlardı. Ancak bu konular nedeniyle gitmedi Tillerson.
Trump öyle istediği için gitti. Çünkü Trump daha fazla katlanamadı, Tillerson’ın kişiliğine. Rahatsız oldu.
Sorsanız neden rahatsız olduğunu pek anlatamaz. İran falan der. Ama Tillerson’ı göndermesi çok daha ilkel bir güdünün sonucu. Sadece dayanamadı ve gitsin istedi. Büyük planları olduğu ve bunları Tillerson’la yapamayacağı için değil. İleri dönük planlarını sahneye koymak için değil.
Beş yaşındaki bir çocuğun yanındaki arkadaşından rahatsız olması gibi bir durum. Gitsin istedi sadece.
Yerine de Pompeo geldi. Şimdi deniyor ki, İran konusunda Pompeo’yla daha rahat yol alabileceği için onu seçti. Tabii ki hayır. Elinde o vardı.
Onu seçti. Ne İran konusunda ne de bir başka konuda bir planı yok.
Tillerson’ı neden getirdiyse, ondan gönderdi. Tillerson’ı neden gönderdiyse Pompeo’yu da ondan gönderdi.
Evet bu iki adam birbirinden farklı.
Pompeo Tillerson’a oranla daha sert konuşuyor. Ama her zaman sert konuşan sert hareket eder demek değil. Obama çok yumuşak konuşuyordu ama yaptıkları ortada.
Pompeo’nun da yapabileceklerinin sınırları var. Her ne düşünüyorsa düşünsün her ne söylüyorsa söylesin, o sınırların içinde kalmak zorunda.
Yapısal şartlar onu da benzer eylemlere zorlayacak.
Bugün Amerikan yönetiminin yapısal özelliği güç boşluğuyla tarif edilebilir. Amerika yönetilmiyor.
Güç boşluğu belirsizlikleri doğuruyor. Belirsizlik çekinceleri tetikliyor. Başkan hareketsiz kaldıkça tüm diğer aktörler de hareketsiz kalmak zorunda.
Bu nedenle bir bakanın kişisel özellikleri her ne olursa olsun, günü kurtarmanın peşinde olacaktır.
Kendi özelliklerini bakanlığına taşıyamaz. Damgasını vuramaz.
Eğer bir gün Trump hareket ederse, o zaman diğer aktörlerin hepsi hareket edebilir ve onunla uyumlu bir pozisyon üretebilir. Ancak görünürde böyle bir ihtimal yok. Özellikle Türkiye’yi ilgilendiren konularda böyle bir ihtimal düşük. Mesela İran’ı hedefe almaları Türkiye’nin manevra alanını genişleten bir adım olabilirdi. Ama bu da şimdilik çok yakın bir ihtimal gibi durmuyor.
Artık zaten Türkiye de Amerika’ya göre pozisyon almayı bıraktı. Daha doğrusu Amerika’nın hareketsizliğini ve bunun yarattığı güç boşluğunu çok iyi gördü ve şimdi o boşluğu doldurabildiği her yerde dolduruyor. Afrin’de boşluğu doldurdu. Membiç’te hareketsiz Amerika’yı daha da geri itiyor.
Sonuç alıyor..

[Takvim, 17 Mart 2018]

Etiketler: