Arif Hüdaverdi Yaman - Anadolu Ajansı

Terörün Hürriyeti de Olmaz Cumhuriyeti de

1960'larda önce Yön dergisinde, ardından Devrim gazetesinde temsil edilen çizgi önemli oranda Cumhuriyet gazetesini etkisi altına almıştı. Bu çizgi 2013'te önemli bir kırılma yaşadı.

“Cumhuriyet’te FETO’culuktan Kürtçülüğe kadar her şey serbest.
CHP milletvekili olarak yazı yazmak yasak.”
Bu sözler Mustafa Balbay’a ait. 4 Şubat 2016 tarihli. Balbay, Cumhuriyet gazetesinin yıllarca Ankara temsilciliğini yürüttü.
Başyazarlığını yaptı.
Şimdi CHP milletvekili.
Sol Kemalist çizgide bir isim. FETÖ mağduru.
Balbay’ın yukarıdaki ifadeleri “yeni Cumhuriyet”e “eski Cumhuriyet”çilerin tepkisinin özeti.
Yani tasfiye edilmiş Cumhuriyet ekibinin feveranına bir örnek.
Tasfiye edilenler çok az konuştular. Ama yine de Cumhuriyet’in FETÖ’cü bir çizgiye çekilmesinden, PKK’ya yönelik desteğinden duydukları rahatsızlıkları yer yer ifade ettiler.

***

Cumhuriyet gazetesi, Cumhuriyet vakfınca yönetiliyor. Vakıfta Nisan 2013’te bir yönetim değişikliği oldu. Eski yönetimde bulunan bazı kişiler bu yönetim değişikliğinin hukuka aykırı bir operasyon olduğunu belirtip dava açtılar. Elbette bu davadan sonuç alamadılar!
Belki geriye dönüp o davada neler olduğuna bir daha bakmakta yarar vardır, ne dersiniz?
2013’teki yönetim değişikliği sonrasında giderek belirginleşen bir durum çıktı ortaya.
Cumhuriyet gazetesi militanlaştı. Belki hep radikal bir muhalefet sergiliyordu. 2007’deki bölücü yayın çizgisini, toplumun geniş bir kesimine kin kusan kampanyalarını hatırlatmaya gerek var mı?
Fakat o vakitler sol Kemalizmin militanlığını yapıyordu. “Tehlikenin Farkında mısınız” derken “tehlike” diye sunduğu şey “laik Cumhuriyet rejiminin yıkılacağı” gibi saçma sapan bir paranoyaydı.
Evet 1970’lerden itibaren Cumhuriyet’e rengini veren çizgi buydu. 1960’larda önce Yön dergisinde, ardından Devrim gazetesinde temsil edilen çizgi önemli oranda Cumhuriyet gazetesini etkisi altına almıştı.
Bu çizgi 2013’te önemli bir kırılma yaşadı.
Yeni vakıf yönetimi gazeteyi yeni bir yayın çizgisine çekti. Gazetenin bu yeni yayın çizgisini Can Dündar ve ekibi şekillendirdi. O saatten sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni “teröre destek veren devlet”, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da “kendi halkını katleden bir diktatör” gibi göstermek için çaba sarf ettiler. MİT TIR’ları haberini de, FETÖ’nün 17-25 Aralık yargı darbesini haklılaştırmaya dönük dosyaları da, 7 Haziran 2015 sonrasında PKK’nın yaptığı terör saldırılarını meşrulaştırmaya çalışan manşetleri de o amaçla ürettiler.

***

Pazartesi günü Cumhuriyet vakfına, dolayısıyla da Cumhuriyet gazetesine yönelik kapsamlı bir operasyon başlatıldı. Bu kez operasyonu yürüten devlet!
Şu anda, bütün Erdoğan düşmanları bu operasyonu bir fırsat olarak görmüş durumdalar.
Yeniden “Türkiye’de basın özgürlüğü yok” yaygarası kopararak manevra alanı kazanmaya çalışıyorlar. PKK’lısından FETÖ’cüsüne.
CHP’nin gayrı milli unsurlarına. AB’nin lüzumsuz siyasetçilerine kadar…
En garibi de, Cumhuriyet gazetesini “Atatürkçü” diye pazarlama gayretleri.
Cumhuriyet gazetesinin yıllar önce Fetullah Gülen ve çetesi aleyhine yaptıkları yayınları kanıt diye sunmaları.
Sorun da burada. Cumhuriyet gazetesinde FETÖ’yü ve PKK’yı düşman görenler bizzat FETÖ tarafından ya tasfiye edildi, ya teslim alındı.
Birkaç yıldır bu böyle! Cumhuriyet gazetesinin büyük bir iştiyakla birkaç yıldır terör propagandası yapıyor olmasının nedeni de bu!
Önce bunu bilelim, sonra bu mesele üzerinde konuşalım…

[Sabah, 2 Kasım 2016]

Etiketler: