Bu analizde Trump yönetiminin Süleymani operasyonunu gerçekleştirme yetkisine ilişkin yaptığı açıklamalar incelenmektedir.
Bu analizde Kasım Süleymani suikastı sonrasında ABD ve İran’ın birbirlerine karşı uygulayabilecekleri politika seçenekleri ortaya konarak Ortadoğu’da gelişen yeni denklemin öne çıkan özellikleri irdelenmektedir.
ABD’de, İran’ın nükleer tesislerinin ve stratejik askerî kapasitesinin vurulmasını uzun zamandır isteyen lobiler, İran’da da, nükleer silah sahibi olunmasını savunan aktörler öne çıkmışken iki ülke ilişkilerinin bundan sonraki süreçte giderek artan bir gerginliğe sahne olacağını tahmin etmek zor değil.
İran hala 1979'da takılıp kaldı. Son krizde ise bu tutarlı pozisyonu bile sürdürmekte güçlük çekiyor. Amerika yüklenmeye başladığında duygusal bir dil ve sembolik hareketlere yöneldi. Halbuki Amerikan tarafının ne istediği çok belli. Trump bir nükleer anlaşmanın peşinde.
Şimdi Tahran'ın zamana ihtiyacı var. Trump'ın seçilip seçilmeyeceğini görmek isteyecek. Bu arada vekillerini yeni, örtük saldırılar için hazırlayacak. Son krizde İranlı yetkililerin yaptığı açıklamalardaki ortak vurgu "ABD'yi bölgeden çıkarma" üzerine..