Arap Baharı’nın Mısır İmtihanı Başladı

|
Mübarek hükümetlerinin özellikle de son 10 yıldır taş üstüne taş koymadığı, hiç bir projeye çivi çakmadığı bir ülkede, 85 milyon nüfuslu bir Mısır enkazı devralmaya hazırlanan Mursi için, halkı memnun etmek hem zor hem de oldukça kolay.

Bu Konuda Daha Fazla :

  • 1990'larda yapması gereken yeniden yapılandırmayı başaramayan Türkiye'nin, Erdoğan seçeneğini iyi kullanmadığı takdirde daha büyük faturalar ödemesi mukadderdir.

  • Milliyetçi Hareket, taşra gençliğini derinden etkileyen ideolojisi ve örgütlenmesiyle Soğuk Savaş dönemine damgasını vurmuş bir toplumsal harekettir. Milliyetçi Hareket Partisi, inişli çıkışlı bir oy grafiği izlemesine rağmen 1970'lerden günümüze istikrarlı biçimde oylarını artırmıştır. "Lider-teşkilat-doktrin" prensibini gaye edinen MHP, bu üçlemenin en çok 'doktrin' kısmında sorun yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. MHP, 'doktrin' meselesini taktiksel ve pragmatik bir yaklaşım içinde ele almıştır. Seksen öncesi dönemde anti-komünist bir ideolojiyi benimseyen parti, Soğuk Savaş döneminin bitmesiyle ciddi bir kimlik krizi yaşamaya başlamıştır. Küreselleşme karşısında hazırlıksız yakalanan hareket, kendini yenileyememiş ve taşralı kimliğini yeni Türkiye'yi kavrayacak modern bir kimliğe evriltememiştir.

  • Adalet ve Kalkınma Partisi beklendiği üzere seçimleri açık ara kazandı. 23 Temmuz son beş yıldan farklı olarak, Türkiye’nin bir çok konuda imtihandan geçeceği bir süreci de başlatmış bulunuyor. AK Parti küresel ile yerli oligarşi arasında, CHP kendi kısır siyasal patinaj dünyasında, MHP ise bir kez daha başka hesapların aparatı olup-olmama dilemması içerisine 23 Temmuz imtihanına giriyorlar. Türkiye’yi 23 Temmuz sonrasında iki yakıcı sorun bekliyor: İç (kısmen dış) siyasetin Kuzey Irak başlığı altına sıkışacak sorunlarla kilitlenmesi ve ekonomik istikrarın bundan sonrası için kendisine bir yön tayin etmesi.

  • Fransa Meclisinin onayladığı sözde Ermeni soykırım yasası, gündemimizi uzun bir süre meşgul edecek. Fakat yasa Türkiye’den çok Avrupa ve AB için bir imtihan. Çünkü Avrupa’nın düşünce ve ifade özgürlüğü ilkesine sadık kalıp kalmayacağını, bu yasaya ilişkin tavrı belirleyecek.Öncelikle şunu belirtelim: Fransa’nın bu kararı siyasi bir provokasyon niteliği taşıyor. Batının kışkırtıcı hatalarına İslam dünyasından gelen her ölçüsüz tepki, Avrupa’daki muhafazakar ve ideolojik siyasi çevrelerin elini güçlendiriyor.