Biden’ın Göstermelik Eleştirisi ve Aşırı Sağın Yeni Yükselişi

|
Gazze’de ateşkes çağrısı giderek güçleniyor. ABD’nin geçen hafta BM Güvenlik Konseyi’nde Gazze kararını tek başına veto …
  • Netanyahu Gazze konusundaki Beyaz Saray’ın telkinlerini dinlememekle birlikte Amerikan yardımına teşekkür etmeyi ihmal etmiyor. Amerika’nın koruması olmaksızın uluslararası baskılara dayanamayacağının farkında olan Netanyahu, koalisyon ortaklarına Washington’la ilişkiyi götürebilecek tek aktörün kendisi olduğu mesajını vermeye çalışıyor. Biden yönetimi ise İsrail’in politikalarında sınırlı değişiklikler talep etmesine karşın kayıtsız destek politikasına devam etmekte ısrar ediyor. Bunu en son BM oylamasında görüldüğü üzere yalnız kalmak pahasına yapması da Amerika’nın ‘kurallara dayalı uluslararası sistem’ ilkesinden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. Washington bir yandan da İsrail’in ‘orantılı cevap’ kavramını anlamsızlaştıran saldırılarına ve fosfor bombası kullanarak savaş suçu işlemesine rağmen silah vermeye devam ediyor. Kısacası Netanyahu’nun Biden’a teşekkür etmesi için çok sebep var ve bu dinamiklerin kısa sürede değişmesini beklememizi gerektirecek bir işaret yok.
  • Geçen hafta Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen bir açık oturumda Amerika’nın en prestijli üç üniversitesinin (Harvard, MIT ve UPenn) rektörleri ifade verdi. Rektörler kampüslerinde antisemitizmin yükselişine ve Yahudi öğrencilerin taciz edilmesine engel olmadıkları iddialarıyla karşı karşıyaydı. Oturumda UPenn Rektörü Liz Magill’in New York Temsilcisi Liz Stefanik’in bir sorusuna verdiği cevap, rektörün istifa etmesiyle sonuçlanan yeni bir fırtına kopardı. Stefanik’in ‘birini indirdik, ikisi kaldı’ diye tweet attığı olay sonrasında üniversitelerde ifade özgürlüğünün sınırları tartışması yoğunlaşarak devam ediyor. Geçen haftaki yazımda İsrail yanlısı lobi gruplarının Filistin yanlısı gösterilerin ve İsrail’e karşı eleştirilerin antisemitizm olarak damgalanmasına odaklandığını yazmıştım. UPenn rektörünün bu kampanyanın kurbanlarından biri olduğunu söylemek mümkün.
  • Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, BM Şartı'nın 99. Maddesi'nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak Güvenlik Konseyi'ni "uluslararası barışa ve güvenliğe bir tehdit olarak" değerlendirdiği Gazze savaşıyla ilgili göreve davet etti. 15 üyeye gönderdiği mektupta, "korkunç! insani acı, fiziksel yıkım ve kolektif travma" yaratan iki aylık savaşın ardından Gazze'deki insani yardım sisteminin çökme riski altında olduğunu söyleyen Guterres, ateşkes istedi. Konseyin cuma günkü oylamasında ateşkes, 13 "evet", 1 "çekimser" oya karşılık sadece ABD'nin (hayır oyu) "veto"su ile reddedildi.

Bu Konuda Daha Fazla :

  • Kssam Tugaylarıyla birlikte Gazze'de mukim diğer direniş yapılarının 7 Ekim'de İsrail'e yönelik başlattıkları yıldırım harekatının üzerinden iki ay geçti. Aksa Tufanı olarak adlandırılan bu hamle, içerisinde yeni askeri doktrinler barındırırken, drone ve paramotorların kullanımı gibi yeni teknik imkanlarla da İsrail ordusunda büyük bir şok etkisi yaratmıştı. İsrail ordusuna ait Gazze etrafında konuşlu askeri üsler Filistinliler tarafından ele geçirilmiş, bölgedeki işgal/yerleşim alanları da kontrol altına alınmıştı.

  • İran, devrimin kırkıncı yılını kutluyor. Ya da daha doğru söylemek gerekirse, İran halkının bir kısmı devrimin kırkıncı yılını kutluyor. Geniş kesimler ise kırkıncı yılına ulaşan rejimden pek memnun görünmüyor.

  • Ateşkes anlaşması Yemen’in bazı bölgelerinde çatışmaların yavaşlayacağı anlamına gelse de ülkenin tamamı için geçerli bir anlaşma olmadığından yerel ve bölgesel aktörler arasındaki mücadelenin sürmesini de engellemeyecektir. Bununla birlikte anlaşma, İran destekli Husilerin ilk kez merkezi bir cepheden geri çekilmeyi kabul etmesi bakımından da önem taşımaktadır.

  • Griffiths’in müzakerelerin açılışında “Yemen’in kaderi masada oturanların elinde” sözü üzerinde durulmaya değer. Bu ifade, tarafların ‘vekilliğini’ üstlendikleri Suudi Arabistan ile İran etkisinden kurtulması için bir çağrı olarak da değerlendirilebilir. Ama aynı zamanda müzakerelerin hangi noktaya kadar ilerleyebileceğine dair de önemli bir ip ucu.

  • Krizin bugüne kadar ürettiği insani maliyet de göz önünde bulundurulduğunda müzakerelerin başlaması ümit verici bir başlangıç.