Enflasyon Düzeltmesi Öngörülebilirliği Artırmayı Sağlayacak

|
SETA Ekonomi Araştırmacısı Deniz İstikbal, A Para ekranlarında yayınlanan Ekonomi Masası programında, Türkiye’de 2024 itibariyle …
  • Fiyat istikrarı, enflasyon ve hayat şartlarının zorlaşması gibi kavramlar son yıllarda daha fazla gündeme geldi. 2021'in sonlarından itibaren yükselişe geçen enflasyon rakamları 2022'de yüzde 65 ve 2023'te yüzde 64'e ulaştı. 2024 yılını yüzde 30-42 aralığında bitirmesi ve 2025'te yüzde 15'lere kadar düşmesi hedeflenen enflasyonun gündemden çıkarılması amaçlanıyor. Özellikle düşük ve orta gelir gruplarını derinden etkileyen enflasyonun tek haneli rakamlara düşürülmesi fiyat istikrarının sağlanması için elzem kabul ediliyor. Maliye Bakanlığı bünyesinde verimli kamu harcama politikası öncelenirken, Merkez Bankası parasal sıkılaşmayla enflasyonla mücadele sürecini yönetiyor. Hedef 2026'de yüzde 8,5'lik enflasyon ile tek haneli rakamlar olarak öne çıkıyor.
  • SETA Ekonomi Araştırmacısı Deniz İstikbal, Ülke TV ekranlarında yayınlanan Öğlen Ajansı programında, Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararı ve enflasyon beklentileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
  • SETA Ekonomi Araştırmacısı Deniz İstikbal, A Para ekranlarında yayınlanan Analiz programında, Türkiye ekonomisinde son zamanlarda yaşanan gelişmeler ve gelecek perspektifi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Bu Konuda Daha Fazla :

  • Global krizler silsilesi, ardında fiyat istikrarını bozucu etkiler bıraktı. 2020’de başlayan pandemi ve sonrasında gelen enerji krizi küresel enflasyonu tarihi yüksek seviyelere çıkardı. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere çift hanelere çıkan tüketici fiyatları alt ve orta gelirli grupları derinden etkiledi. Türkiye’de de benzer bir süreç yaşandı. Tedarik krizi, ürünlerin tüketiciye ulaşmasını zorlaştırırken enerji fiyat artışları maliyetlerin yükselmesine neden oldu. Gıda fiyatları da Birleşmiş Milletler Gıda Fiyat Endeksi’ne göre kayıtlara alınan tarihten itibaren yüzde 65’e ulaşarak en yüksek rakama geldi. Enerji, gıda ve tedarik yönlü küresel bir krizi andıran sürece bölgesel savaşlar eklemlendi. Ukrayna’da başlayan ve farklı ülkelere yayılma riski taşıyan çatışma, maliyetlerin yukarıya doğru zıplamasına sebebiyet verdi. Merkez bankalarının 2020’den sonra küresel piyasalara enjekte ettiği 20 trilyon dolarlık kaynak da enflasyonist baskının artmasında önemli bir rol üstlendi. Global borçluluk düzeyinin üç senelik dönemde 200 trilyon dolardan 300 trilyon dolara çıkması ise yeni krizlerin meydana gelebileceğine işaret ediyor. BM, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar 2024’te de enflasyonist baskının süresini ve 2025’te makul seviyelere geri çekilme ihtimaline vurgu yapıyorlar.

  • 5 Kasım 2023 tarihinde Federal Anayasa Mahkemesi (BVG), İklim ve Dönüşüm Fonu'nu (KTF) oluşturan 2021 yılı ikinci ek bütçesinin (60 milyar avro) anayasaya aykırı olması sebebiyle 2023 yılı bütçesini iptal etti. Diğer bir ifadeyle Almanya'da hükümetin mevcut bütçesi iptal edildi ve devlet bütçesiz kaldı. Bu karar, hükümet nezdinde bomba etkisi yarattı. Mahkeme, koronavirüs krizinden kaynaklanan kredi yetkilerinin KTF için yeniden tahsis edilmesini Alman Anayasası'ndaki "borç freni" kuralını ihlal ettiğini söyledi.

  • İhracat rekorlar kırarken; ithalat da artıyor. Enerji burada temel risk faktörü. Kur kaynaklı ithalat fatura artışı da diğer bir faktör. Dış ticaret açığı, 2022'de 110 milyar doları buldu. Yeni yılda, ithalat, cari açık ve enerji açığının azaltılmasına daha fazla odaklanmak gerekiyor.

  • 2022’nin ilk aylarına yüzde 36 ile başlayan enflasyon rakamları Ekim ayında yüzde 85 ile zirveyi görerek düşüş eğilimine girdi. Baz etkisiyle Ocak, Şubat ve Mart aylarında yüzde 50’in altına gevşeyecek olan enflasyonun 2023 yılını yüzde 22,3 ile tamamlaması bekleniyor.

  • ABD ve AB başta olmak üzere birçok aktörü etkisi altına alan ekonomik resesyon istihdam piyasası üzerinde tehdit oluşturuyor. Enflasyon henüz kontrol altına alınamazken ekonomik büyümenin negatife dönmesi çift taraflı bir krize ülkeleri maruz bırakabilir.