Türkiye, 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek yerel seçimlere odaklanmış durumda ve şehirlerimiz ve şehir yönetimleri gündemden düşmüyor. Halihazırda belediye başkanı olanlar yaptıkları ve yapmadıkları projelerin hesaplarını verirken, diğer taraftan adaylar gelecek projeksiyonlarıyla seçmenlerin gönlünü kazanmaya çalışıyor. Bizler de bu süreçte şehirlerimizin geleceğini tartışmaya devam ediyoruz.
Raporda şehirlerin çevresel kırılganlıklarını azaltan üç önemli yaklaşım ele alınmaktadır. İlk olarak kentsel alanda normalin üzerinde ortaya çıkan yağmur suları ve artan su arzının etkin yönetimine odaklanan sünger şehir modeli incelenmiştir. İkinci olarak döngüsel ekonomiyle de bağlantılı şekilde etkin kaynak yönetimine dayanan ve kaynakların atık olmasını engelleyen bir çabayı ifade eden döngüsel şehir modeli ele alınmıştır. Ardından günlük yaşamda hareketliliği en az düzeye indirgeme çabalarını ifade eden, karbon emisyonunu düşürmeyi ve gündelik yaşamı kolaylaştırmayı amaçlayan kompakt şehir modeli irdelenmiştir. Son olarak ise Türkiye’deki çevre başlıklı yönlendirici ulusal politika belgeleri üzerinden şehirlere dair değerlendirmeler yapılmıştır.
Bu analizde şehir yaşamında geleceğe yönelik yeni ufuklar ve şehir tasarımına yansıyan yeni kavramlardan yedek şehir, öğrenen şehir, çizgi şehir ve Wi-Fi şehir gibi şehir modelleri incelenmiş ve geleceğin şehir tasarımlarına örnek teşkil edecek çıkarımlarda bulunulmuştur.
2020-2023 dönemi küresel kriz dalgalarıyla geçti. 2020’de başlayan salgın küresel tedarik ve üretim krizini ortaya çıkardı. 2021’in sonlarında belirginleşen global enflasyon krizleri daha kaotik hale getirdi. 2022 Şubat’ta alevlenen Ukrayna Savaşı öncelikle enerji ardından gıda fiyatlarını petrol krizleri dönemindeki fiyat seviyelerine çıkardı. Petrol fiyatları iki katından fazla artarken doğalgaz on kat artış gösterdi. Gıda fiyatları ise Bileşmiş Milletlerin kayıtlara ilk aldığı tarihten itibaren yüzde 65’lik seviyesiyle tarihi zirveye tırmandı. Tedarik, enerji ve gıda fiyatlarının yükselmesi global enflasyonu da son 50 yılın en yüksek seviyelerine çıkardı. Gelişmiş ülkelerde çift haneli rakamlar görülürken FED ve Avrupa Merkez Bankası politika faizlerini enflasyonla mücadele için yükseltmeye başladılar.
31 Mart 2019 Yerel Seçimleri oldukça hareketli bir siyasi atmosferi getirmiş ve geçtiğimiz beş yıllık dönemde, yerel seçimlerin etkileri genel siyasete de sirayet etmişti. Bu kez de Cumhuriyet tarihinin en önemli genel seçimleri sonrasında yeni bir yerel seçim atmosferine giriyoruz. 14 Mayıs Seçimlerinde adları genel siyaset ile anılan bazı yerel yöneticiler bu kez yerel seçimler için ter dökecekler. Dolayısıyla da özellikle büyükşehirler düzeyinde ciddi siyasi mülahazalar yaşanacağı muhakkak.