Soçi Mutabakatı Sonrası Ne Beklemeli?

Barış Pınarı operasyonu 2 önemli mutabakatla sonuçlandı: Ankara mutabakatı ile ABD, Resulayn ve Tel Abyad'ın Türk ordusunun kontrolüne geçtiğini kabul etti. Soçi mutabakatı ile Rusya, YPG'yi, sınırımızdan 30 km aşağıya çekmeyi üstlendi.

Barış Pınarı operasyonu 2 önemli mutabakatla sonuçlandı.
Ankara mutabakatı ile ABD, Resulayn ve Tel Abyad’ın Türk ordusunun kontrolüne geçtiğini kabul etti. Soçi mutabakatı ile Rusya, YPG’yi, sınırımızdan 30 km aşağıya çekmeyi üstlendi.
YPGliler, Esed rejimi üniformasını da giyemeyecek, takım elbiseyle yerel yönetimlerde de yer alamayacak.
Böylece, YPG’nin Suriye sınırımızda terör odağı ve siyasi bir entite olma ihtimali ortadan kaldırılıyor.
Bu başarı, 2016’tan itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı liderliği ile yürütülen 3 operasyon ve 2 mutabakat ile gerçekleşti.
Erdoğan, Türkiye’nin askeri ve diplomasi kapasitesine lig atlatan bir lider olarak tarihe geçti. Suriye’de denklemi değiştirdi. Türkiye’yi Rusya’dan sonra en etkili aktör haline getirdi. Ancak Batı başkentlerinden gelen tepkilerden anladığım, mücadelenin ikinci safhasına geçtiğimiz.

Avrupa’nın Tepkisi
Öncelikle, Avrupa, 2 mutabakata rağmen, Barış Pınarının meşruiyetini sorgulamaya devam edecek. AP’den Türkiye’ye yönelik “hedefli yaptırım alınması” kararı buna bir örnek. Avrupa medyasının Erdoğan’ı “etnik temizlikle” suçlaması da diğeri. Bu yaklaşımla YPG’yi korumayı hedefliyorlar.
Ankara’nın mülteciler için, yeni finans ayrılması dahil, yapılması gerekenler konusunda Avrupa’yı baskılamasını engellemeye çalışıyorlar.
Suriye Milli Ordusunu “savaş suçu” iddiasıyla yıpratma, operasyonu uluslararası hukuk açısından tartışma ve demografik değişim eleştirisi gibi gündemler oluşturuyorlar.
Elbette bu yaklaşım Türkiye’nin politikasını değiştiremez.
Avrupa, ABD ve Rusya’nın Türkiye ile anlaşmasının ne anlama geldiğini görmekten hala uzakta. Suriye masasından tümüyle tasfiye oluyorlar. Başkan Trump’dan kopyaladıkları yaptırım tehditleriyle de sonuç alamazlar.
Mülteci meselesi Türkiye ile çalışarak çözülür, aksi takdirde Avrupa demokrasileri popülizmin esaretine düşme riskiyle yüz yüze.
Unutulmasın, mültecilerin nihai hedefi Paris, Berlin ya da orta Avrupa’nın diğer kentleri.
Umarım, Fransa, Almanya ve Britanya liderleri Erdoğan ile işbirliği yapmanın kendi menfaatlerine olacağını bilen önerilerle gelirler.

Kritik Konular
Ankara, Suriye krizinde önemli başarı ve insiyatif kazandı. Ancak önümüzdeki birkaç yıl daha sahada ve masada aktif olmalıyız. Irak ve Suriye’de PKK-YPG ile mücadele henüz tamamlanmadı.
Başkan Trump ve Rus bakanın YPG ele başısıyla görüşmesine ve Avrupa’nın Türkiye’ye yaklaşımına bakılırsa, PKKYPG bir enstrüman olarak elde tutulmak isteniyor. Batı, YPG’yi meşrulaştırma emelinden vazgeçmiyor.
YPGli teröristlerin öldürülmemesi için kopardıkları fırtına bunu gösteriyor. Şimdiki hedef, 30 kmnin altındaki bölgeden YPG’nin temizlenmesi olmalı. Siyasi geçiş sürecinde YPG’nin meşrulaştırılarak masaya oturtulması engellenmeli.
Mültecilerin dönüşü ve muhaliflerin yeni Suriye’ye entegrasyonu için diplomasi hareketlendirilmeli.
Üç harekat bölgesinde de kapsamlı bir güvenli bölge çalışması yürütülmeli. Barış Pınarı denklemi değiştirdi ancak karşımızdaki aktörler de pes etmeyecek. Onlar, Suriye iç savaşından çıkış yolunun Ankara ile çalışmak olduğunu anlayana kadar mücadeleye devam…

[Sabah, 25 Ekim 2019]

Etiketler: