SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş'ın moderatörlüğünü yaptığı panelde AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker, TOBB Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Ali Özcan ve SETA DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat konuştu.

SETA’da “Münbiç Yol Haritası ve Türk-Amerikan İlişkileri” Paneli

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker, 'Orta Doğu'da, Suriye'de, Irak'ta terör örgütleri üzerinden bir dizayn çabasında ABD'yi son derece aktif görüyoruz. Olabildiğince yeni sorunlar üretmeden, dostane ve müttefiklik ilişkileri içinde tezleri anlatarak bunun getirebileceği sıkıntıları paylaşıyoruz. Ama burada ABD ile iş birliği temin edemediğimiz noktalarda da Türkiye kendi kararlarını kendisi uyguluyor.' dedi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfında (SETA) “Münbiç Yol Haritası ve Türk-Amerikan İlişkileri” paneli düzenlendi.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker, TOBB Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Ali Özcan ve SETA DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat konuştu.

Eker, lobiciliğin siyaset üzerinde çok etkili olduğu ABD’de, son dönemde Rum ve Ermeni lobilerinin yanı sıra bazı kongre üyeleri üzerinde etkili olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) de Türkiye aleyhinde faaliyette bulunmaya başladığını belirtti.

ABD ile ilişkilerin Türkiye’nin tezlerinin ABD toplumuna anlatılarak yürütülmesi gerektiğini söyleyen Eker, “Türkiye’ye dönük açık bir şekilde bizim ittifak ilişkilerine sığdırmadığımız, müttefiklik ilişkisiyle asla uyumlu görmediğimiz Amerikan idaresinin Suriye’de PKK/YPG/PYD’yle açık ilişkileri var.” dedi.

ABD’nin terör örgütü PKK’nın elebaşları Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan hakkındaki bilgi için ödül koymasının müstakil olarak değerlendirildiğinde olumlu bir adım olabileceğini belirten Eker, bu tür bir ödülü en kolay ABD’nin bölgedeki istihbarat ajanları ve askeri unsurlarının alabileceğine dikkati çekti. Eker, “SDG’yi artık iyice aşınmış, yıpranmış ve bütün dünya tarafından kayıtlara, mevzuata, kararlara kanlı bir terör örgütü olarak geçmiş olan PKK’nın orada başka bir ad altında yapılanıp ona meşruiyet kazandırılması, o sürecin bir parçası gibi değerlendirilebilir. Onun için ihtiyatla karşılamak gerekiyor.” diye konuştu.

Türkiye’nin güvenlik ve Orta Doğu’nun istikrarı olmak üzere iki noktaya önem verdiğinin altını çizen Eker, şunları kaydetti:

“Orta Doğu’da, Suriye’de, Irak’ta terör örgütleri üzerinden bir dizayn çabasında ABD’yi son derece aktif görüyoruz. Olabildiğince yeni sorunlar üretmeden, dostane ve müttefiklik ilişkileri içinde tezleri anlatarak bunun getirebileceği sıkıntıları paylaşıyoruz. Ama burada anlatamadığımız, ABD’yle iş birliği temin edemediğimiz, birlikte hareket edemediğimiz noktalarda da Türkiye kendi kararlarını kendisi uyguluyor.”

“ABD’NİN SON ADIMI ABD İLE PKK ARASINDA KRİZ DEMEK”

TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özcan da ABD’nin PKK elebaşları hakkındaki bilgiye ödül koymasına ilişkin, Türkiye’nin bu adımı hemen reddetmek veya buna sevinmek yerine nasıl bir sonuç elde edebileceğine odaklanması gerektiğini söyledi.

Mevcut haliyle ABD’nin PYD/YPG’yle iş tutmaya devam ederek Türkiye’yi bir yere getiremeyeceğine dikkati çeken Özcan, bu durumda da “ABD’nin sorunun karakterini bulunduğu yerden başka bir yere taşıdığını” vurguladı. Özcan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Zaten meşruiyet sorunu yaşayan bir terör örgütünün 3 liderinin arananlar listesinde ve ödülle tanımlanmasının bir örgüt için ne anlamı var? Bunu doğru bir yere koymak lazım. Bu, ABD ile PKK arasında kriz demek. Bu krizin sahaya nasıl yansıdığını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Yani SDG veya PKK/PYD’nin içindekilerle sahadaki Amerikalı askerlerin ilişkileri nasıl olacak? Sabah devriye dolaştığınız Amerikalı akşam sizin patronunuzu arananlar listesine koymuş. Amerikan askerlerinin Suriye’de, sahada yönetmesi gereken bir PKK sorunu var artık, aralarına güvensizlik girdi.”

PKK’nın Suriye’deki sözde yöneticileriyle Kandil’dekiler arasında da bir güvensizlik oluştuğunu kaydeden Özcan, Türkiye’nin bundan sonraki süreçte mevcut resmi ve geleceği doğru okuması, fırsat alanlarını iyi değerlendirmesi ve kendi mimarisi içinde işlemesi gerektiğini vurguladı.

“YENİ KONGRE ÜYELERİNİN TÜRKİYE’YE YÖNELİK TAVIRLARI ÖNEMLİ”

SETA DC Araştırma Direktörü Kanat ise ABD’deki Kongre ara seçimlerinin ABD tarihindeki siyasi olarak belki de “en kutuplaştırıcı” seçimlerden biri olduğunu söyledi.

Seçim sonuçlarına göre Temsilciler Meclisi’nde Demokratların çoğunluğu elde etmesinin yani Meclis ve Senatonun farklı siyasi partilerden olmasının bazı çekişme ve krizlere yol açabileceğine işaret eden Kanat, Temsilciler Meclisinin ABD Başkanı Donald Trump’ın görevden azledilmesi sürecini başlatabileceğini, Trump’la ilgili çeşitli soruşturmalar açabileceğini ancak kararı Senatonun verdiğini anlattı.

Kongrenin alt kanadının Demokratlarda olmasının kanunların geçirilmesi bakımından iç politikada da ciddi bir tıkanıklığa yol açacağını belirten Kanat, “Trump, bu seçim sonuçlarını çok büyük bir başarı olarak görüyor. Aslında Trump’ın başarısını bir rüzgar olarak gören birçok kesim de şu andan itibaren bunun bir rüzgar olmadığını, Trump’ın, Cumhuriyetçi Partinin özellikle ABD’nin içinde, doğu ve batı kıyı şeritlerini ayırdığınızda ABD’nin büyük kesimlerinde çok daha konsolide olmuş bir seçmen tabakası olduğunu gösteriyor.” dedi.

Türkiye aleyhine alınan kararların çoğunun Kongreden çıktığına dikkati çeken Kanat, “Kongrenin Türkiye’yle ilgili tonu ve politikaları şekillendirmek konusunda ciddi yetkileri var. Ancak hem (ABD’li din adamı Andrew Craig) Brunson olayı hem de son bir haftadaki gelişmeler bu konuda yönetimden bir şekilde olumlu sinyaller geldiğini gösteriyor. Şimdi yeni gelecek Kongre üyelerinin Türkiye’ye yönelik tavırları önümüzdeki dönemde oldukça önemli olacak. İran ve Rusya konusunda Kongre ile ciddi krizler yaşayabilecek Türkiye.” ifadelerini kullandı.

[AA, 7 Kasım 2018]

Etiketler: