SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran: “Türkiye’nin Perspektifi Her Zaman Tam Üyelik Olmuştur”

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Türkiye'nin, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinde perspektifinin her zaman tam üyelik olduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanımızın, zaman zaman Avrupa ülkelerindeki Türkiye'ye yönelik politikalardaki sıkıntılarla ilgili yaptığı eleştiriler bu perspektiften vazgeçildiğini göstermez." dedi.

Duran, Türkiye’nin 16 Nisan referandum süreciyle birlikte bazı AB ülkeleri ile yaşadığı gerginlikler ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Vatikan’da Papa Franciscus ile yaptığı görüşme öncesi İtalyan basınına “AB için tam üyelik” açıklamasını AA muhabirine değerlendirdi.

Türkiye ve AB’nin birbirine ihtiyacı olduğunu, gerilimin düşürülmesi gerektiğini kaydeden Duran, Türkiye-AB ilişkilerinde Türkiye’nin perspektifinin her zaman tam üyelik olduğunu vurguladı.

Bunun stratejik bir hedef olduğuna dikkati çeken Duran, “Cumhurbaşkanımızın, zaman zaman Avrupa ülkelerindeki Türkiye’ye yönelik politikalardaki sıkıntılarla ilgili yaptığı eleştiriler bu perspektiften vazgeçildiğini göstermez. Mesela kendisi şunun altını sıklıkla çizmiştir, ‘AB bize onurlu ve eşit bir ilişki önersin ve tam üyelik dışındaki seçenekleri önermesin.’ Ama gerilim çıktığında da Avrupa’nın yaptığı haksızlıkları eleştirmekten de geri durmaz.” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye-AB ilişkilerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımını “eleştirel entegrasyon” olarak gördüğünü, Türkiye-AB ilişkilerinde iki tarafın da birbirine ihtiyacı olduğununu ifade eden Duran, önünde Orta Doğu’daki karışıklıklar, krizler, savaşlar, mülteciler, terörle ilgili konuların yanı sıra Rusya’nın baskısı ve ABD ile olan ilişkilerdeki belirsizlik gibi sorunların Avrupa’nın ciddi bir stratejik dönüşüme doğru yürüdüğünü gösterdiğini söyledi.

Duran, gerilimin azaltılması gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Burada Türkiye’yle ilişkiler çok önemli. Cumhurbaşkanımız bunu gördüğü için Türkiye’nin, Avrupa ile olan ilişkilerinde iyi olmasına ihtiyacı var. Bu kaygı ve değerlendirmelerle aslında bu sözünü (tam üyelik talebi) söyledi. Önceki eleştirileriyle şimdi söylediği şey, aynı bütünün parçaları bence. Öncelikle yapılması gereken, Türkiye ile AB üyesi ülkeler arasında diyelim Almanya, Hollanda, Fransa gibi ülkeler arasındaki gerilimlerin azaltılması gerekiyor. Hem Türkiye’nin AB üyesi herhangi bir ülkesiyle ikili ilişkisi açısından hem de AB perspektifi açısından gerilimler azaltılmalı. Türkiye ile AB arasında birtakım sorunlar var, sadece AB üyesi ülkelerin değil, Türkiye’nin de onlara yönelttiği sert eleştirileri var. Özellikle FETÖ ve PKK konusunda bize yardımcı olmamaları, mülteciler konusunda verdikleri sözü yerine getirmemeleri gibi… Fakat, anlattığım stratejik çerçeve açısından baktığımızda bunları paranteze alarak yürümemiz gerekiyor. Yani daha fazla gererek ya da iç siyaset kaygılarıyla gerilimi artırarak değil iş birliğinin alanlarının önünü açmamız lazım.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AB’ye yönelik olumlu açıklamalarını bir iyi niyet beyanı olarak gördüğünü söyleyen Prof. Dr. Duran, Avrupa’nın Türkiye olmadan Orta Doğu’da ciddi bir karşılığı olmasının mümkün olmadığını ifade etti.

Türkiye olmadan Avrupa’nın Rusya ile olan dengesini oturtmasının da zor olacağını aktaran Duran, “Dolayısıyla bu genel değerlendirmeler ışığında iki tarafın birbirine olan ihtiyacını görmek lazım ve yeni bir iş birliği havası oluşturarak, teker teker sorunları çözerek yürümek lazım. Ben, cumhurbaşkanımızın söylediklerini bir niyet olarak, yeni bir trend olarak, yeni bir trendi oluşturmakla iyi niyet olarak görüyorum.” dedi.

Avrupa ülkeleri de kendi değerlendirmelerini yaparak buna karşılık verirse ilişkilerin ilerleyeceğini ama böyle düşünmezlerse Türkiye’nin kendi dış politikasını Avrupa’ya endekslemediğini vurgulayan Duran, sözlerini şöyle tamamladı:

“Türkiye’nin bütün büyük güçlerle, çevresindeki komşularla kendi bir bağımsız bir dış politikası var. Diğer kanallardan, perspektiflerden Türkiye devam eder. Burada önemli olan ekonomiyi de birbirleriyle olan tarihsel bağlantıları da koruyarak, daha yeni iş birliği alanları neler olabilir? Mesela Gümrük Birliği’nin güncellenmesi meselesi var önümüzde, vize anlaşmaları meselesi var. Yine mültecilere verilecek paralar meselesi var. Ekonomik ilişkiler zaten önemli bir mesele. Burada AB’nin kendi içindeki dağınıklılığı asıl kritik mesele. AB, dünyadaki birçok kritik meselede olduğu gibi Orta Doğu’daki krizler olmak üzere dışarıda kalıyor. Suriye’de Avrupa’nın yeri neresi mesela? Dış politikası nerede? Yok. Halbuki birebir etkileniyor. ABD’nin Suriye’de uyguladığı hatalı politikalardan en çok Türkiye, ikinci sırada da Avrupa etkileniyor. Bu anlamda Avrupa’nın yeni bir değerlendirme yapması lazım. Cumhurbaşkanımızın söylediğinin, onlara bu konuda bir davet olduğu kanaatindeyim.”

[AA, 9 Şubat 2018]

Etiketler: