Seçmen Göçü

Muğlak, manipülatif ve somut olmayan bir yöntemle meseleye yaklaşarak seçim sonrası için gerekli bahaneyi hazırlıyor

Her seçime giderken benzer ezberleri tekrar ediyorlar. Kendileri açısından bu tekrarların bir faydası var mı bilinmez. Olsa olsa şimdiden kaybedeceklerini düşündükleri seçimlerin sonrasına kendilerini rahatlatıcı bahaneleri hazırlıyorlardır.

Bahane üreterek seçime gidilmez. Daha baştan iktidarın kazandığını söyleyerek ise hiç gidilmez. Seçime iki buçuk aydan fazla bir süre varken seçim hilelerinden bahsederek de seçim kazanılmaz. Ya da “her seçime gidip kaybediyoruz, bu seçimde de, ‘boykot seçeneğinin de içinde olduğu’ farklı bir senaryoyu tartışalım” demek ise zaten şimdiden seçimden ve seçmenden umudu kesmek anlamına gelir.

Seçim kazanmak uzun bir maraton koşusudur. Çalışmayı ve emek harcamayı gerektirir. Siyasi partiler, büyük kriz dönemleri hariç, bir seçimde yazdıkları hikâye ile sonuç almazlar. Her seçimde, farklı bir yolu denemek ise varılacak yere ulaşmayı engeller. Yani deneme yanılma yöntemi ile de seçim kazanılmaz.

Bu taktiklerle seçime hazırlanan bir parti, seçim sonuçları açıklandığında seçimleri niye kaybettiklerini hazmedemeyen seçmen tabanına “şizofrenler” demek zorunda kalır.

Muhalefet seçmen listeleri ile ilgili şikâyetlere başladı. Ama neye itiraz ettiği muamma… İtirazlarını somut olarak ortaya koysa ve sahici bir biçimde tartışsa, sonuç alıcı bir iş yapmış olur. Seçmen listelerinin askıya çıkarılması ve düzeltici işlem için belirli bir tarih aralığında askıda kalması tam da bu itirazlar için.

Yüksek Seçim Kurulu, seçmen listelerini askıya çıkardı. 17 Ocak tarihine kadar da askıda kalacak. Söz konusu tarihe kadar, seçmen kütükleri üzerinde çalışıp, yanlışlıklar varsa itiraz etmek yerine, her dönem kalıplaşmış söylemlerle ve seçmen listelerinin askıdan indikten sonra şikâyetçi olmak bir işe yaramaz.

Dolayısıyla muhalefet de itirazını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı gibi somut olarak ortaya koyması gerekir. Erdoğan 24 Haziran seçimlerine göre 1,5 milyon seçmenin yer değiştirdiğini açıkladı. Bunların içinden 222 binden fazlasının da AK Parti üyesi olduğunu söyledi.

Kaydını başka yerleşim birimine aldıran seçmenlerin bunu bir zorunluluktan değil, taktiksel bir hamle ile yaptığı da ortaya çıktı. Özellikle muhtarlık ve küçük yerleşim yerlerinde çok az oy farkları ile seçimlerin sonucunun değiştiği belediye seçimleri için böyle bir yolun denendiği biliniyor.

Bu tip bir taktikle sonuç almayı hedefleyen, muhtar ya da belediye başkan adayı her partiden olabilir. Bunun muhalefeti ya da iktidarı olmaz. Azdan az çoktan çok formülüne göre bunu yapanların önemli bir kısmı da AK Parti seçmeni olabilir.

Böyle olmasına rağmen Erdoğan, küçük hesaplar için bu tip bir yola kimsenin tevessül etmemesi gerektiğini açıkça söyledi. En nihayetinde de Yüksek Seçim Kurulu, “Yapılan tahkikat sonucunda beyan edilen yerleşim yerinde oturmadığı belirlenen seçmenlerin kayıtları dondurulacak olup, bu durumda olan seçmenler askı süresi içinde gerçek yerleşim yerlerine kayıtlarını aldırmadıkları takdirde önceki yerleşim yerinde de oy kullanamayacaklardır” şeklinde önemli bir karar aldı.

Demek ki, seçmen listeleri ile ilgili sahici ve somut öneriler zamanında ortaya konulduğunda düzeltici işlem yapılabiliyor.

Muhalefetin de, seçimlere ve seçmen listelerine ilişkin itirazlarını; manipülatif içeriklerin ötesinde, somut olarak ortaya koyması gerekir.

Ama bu tip itirazlar, koordineli ve emek harcanacak bir çalışmayı gerektirdiği için muhalefet işin kolayına kaçıyor.

Haksızlık da etmeyelim.

Belki de yazının başında söylediğim gibi, muğlak, manipülatif ve somut olmayan bir yöntemle meseleye yaklaşarak seçim sonrası için gerekli bahaneyi hazırlıyordur. Böyle bir muhalefet tarzının kendileri açısından daha yararlı olduğunu düşünüyorlardır.

[Türkiye, 15 Ocak 2019]

Etiketler: