Sanayinin Tırmanışı Sürüyor

2019’un ilk aylarında rampayı tırmanmaya başladık, son dört ayında hızlandık. Artık ‘çılgın büyüme’ performanslarından ziyade ‘dengeli, disiplinli, üretim ve ihracat odaklı’ bir büyüme stratejisi gerekiyor

Sanayi üretimi aralıkta yıllık bazda yüzde 8.6 arttı. Şubat 2018’den sonra gördüğümüz en yüksek rakam. Kur şokundan sonra üretimde en kötüsünü yüzde 9.9’luk daralmayla Aralık 2018’de yaşamıştık. 2019’un ilk aylarında yavaş da olsa rampayı tırmanmaya başladık. Yılın son dört ayında ise hızlandık.

Son dönemde sanayide çarkların daha hızlı dönmesinin nedenlerini şu faktörlere bağlayabiliriz:

  • Sanayiye verilen teşviklerin etkisini göstermesi,
  • Düşen faizlerle birlikte iyileşen finansal koşullar,
  • İç talebin yavaştan canlanması ve stokların erimeye başlaması,
  • Baz etkisi.

Küresel finans krizinden dolayı sanayi üretimi 2008’de yüzde 0.9, bir sonraki yıl ise yüzde 10.7 daralmıştı. Bir önceki krize kıyasla bu sefer dipten çıkış daha hızlı yaşandı. Kur şoku gibi ciddi bir türbülansa rağmen, sanayi üretimi 2019’un genelinde sadece yüzde 0.6 küçüldü.

Sanayi Endeksi

DENGELİ BÜYÜMEYE İHTİYACIMIZ VAR

Baz etkisinden dolayı özellikle 2020’nin ilk yarısında sanayi üretim rakamları yüksek gelmeye devam edebilir. Bu aşamadan sonra mümkün olduğunca büyümenin dengeli ve istikrarlı gitmesini sağlayama çalışmalıyız. 2010’larda bunu başaramamıştık. Küresel krizden çıktıktan sonra çift haneli rakamlarda büyüdük; ancak büyüme kompozisyonunda katma değerli üretimin ağırlığını yeterince arttıramadık. Büyüme dalgalı bir seyir izledi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın da konuşmalarında altını çizdiği üzere, artık ‘çılgın büyüme’ performanslarından ziyade ‘dengeli, disiplinli, üretim ve ihracat odaklı’ bir büyüme stratejisine ihtiyacımız var.
Böyle bir büyüme, işsizliği kalıcı olarak aşağıya çekmek için de gerekli. İşsizlik kasımda bir önceki aya göre 0.1 puan düşüş göstererek yüzde 13.3’e geriledi. Ancak, bir önceki yılın aynı ayına göre işsizlikte 1 puanlık artış yaşandı. Kasım 2018’e kıyasla istihdamda 145 binlik azalma var. Hizmetler sektörü istihdamın lokomotifi olmaya devam etse de işsizlik rakamlarının hissedilir oranlarda gerilemesi için istihdam olanaklarının sanayide de artması şart. İnşaat ve tarımın kısa vadede istihdam yaratması zor. Zaten buralarda ortaya çıkabilecek yeni işler işsizliği tek haneli rakamlara düşürmeye yetmez. 11. Kalkınma Planı kapsamında imalat sanayiinin ekonomideki payının arttırılması hedefleniyor. Dolayısıyla işsizliği azaltmak için önümüzdeki dönemde sanayideki işlere daha fazla gereksinim duyacağız.

18 yıl sonra gelen ilk cari fazla

Dış ticaret ve cari işlemler hesabı verileri ekonomik aktivitedeki toparlanmayı gözler önüne seriyor. Üretim yapısından dolayı Türkiye’de ekonomik aktivitenin canlandığı dönemlerde ithalat artar. Ocak 2020’de geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla ihracat yüzde 5.53 oranında artarken, ithalat yüzde 18.23 yükseldi. 2019’da konjonktürel olarak düşüş kaydeden dış ticaret açığı artmaya başladı. İthalatın kompozisyonuna baktığımızda yatırım (sermaye) mallarının yüzde 45, ara mallarının ise yüzde 15 arttığını görüyoruz. Tüketim malları ithalatındaki artış yüzde 17. Yatırım ve ara malı ithalatının artması önümüzdeki aylarda sanayi üretim rakamlarının yükselmeye artmaya devam edeceğine işaret ediyor.
Ekonomik toparlanmanın bir yansıması olarak 2019’un Aralık ayında cari işlemler hesabı 2.8 milyar dolar açık verdi. Böylece toplamda 2019’un genelini 1.67 milyar dolarlık cari fazlayla kapattık. Bu 2001’den sonra gelen ilk tam yıllık cari fazla olarak kayıtlara geçti.

Geçen yıl cari hesabın artıya geçmesi, ekonomik dengelenme sürecinde döviz talebini sınırlandırma açısından anlamlı bir katkı sağladı. Böylece döviz piyasasındaki oynaklık azaldı. Bu yıl ekonomik büyümeyle birlikte cari açık artışa geçecektir. Cari açıktaki artış hızı ve ithalatın kompozisyonu bu aşamadan sonra yakından takip edilmesi gereken hususlardır.

2020’de dış ticaret açığı artacaksa ve cari açığa doğru geçiş yaşanacaksa, Türkiye ekonomisi için daha sağlıklı olan, bunun tüketimden ziyade yatırım ve üretim kanallarıyla gerçekleşmesidir. Bunu da seçici teşvikler ve makro ihtiyati tedbirlerle sağlayabiliriz.

[Sabah, 16 Şubat 2020]

Etiketler: