Rekabet, İşbirliği Sarmalında Putin’in Türkiye Ziyareti

Rusya’nın, Türkiye ve İran'ın üst düzeyde muhatap olduğu IKBY’nin referandum hamlesi konusuna uzun bir süre ilgisiz kalması güç olacaktır.

Yaklaşık bir yıl aradan sonra Rusya devlet başkanı Putin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. Bu görüşme 2017 yılı içerisinde iki lider arasındaki beşinci zirve toplantısı oldu. Bu ziyaretin zamanlaması ve kapsamı açısından kritik önemi haiz olduğu ise aşikar. Ziyaretin zamanlaması ve yapılan açıklamalara bakıldığında görüşmenin ana konuları Suriye, Irak, S-400 savunma sistemi ve ekonomi/enerji alanlarındaki işbirliği olduğu anlaşılmaktadır.

Astana toplantı serisi; Türkiye, Rusya, İran arasında bir müzakere ve çözüm mekanizmasına dönüşmüş durumda. Bu üç ülkenin Suriye krizi konusundaki fikir ayrılıkları devam ederken aralarındaki müzakerelerde hızlanmış ve sonuç vermeye başlamış durumda. Astana görüşmelerini önemli kılan esas şey ise Suriye krizinin başat aktörlerini bir araya getiren yegane mekanizma olmasıdır. Öte yandan Rusya Suriye rejimi ile işbirliği içinde saldırıları sürdürmekte ve sivil katliamlar gerçekleştirmektedir. Bu tavır zaman zaman hem Türkiye’nin hem de muhaliflerin tepkisine yol açtığından müzakereler aksıyor olsa da bu görüşmelere alternatif bir çözüm yolu oluşmuş değil. Son günlerde İdlib’in yeni bir Halep olacağına dair endişeler dile getiriliyor. Bu endişeler yersiz de değil. Ancak bunun önüne geçilebilecek platform yine Astana’da kurulan zemindir.

Irak dosyasının en önemli konusu ise tabi ki IKBY’nin referandum hamlesi ve olası sonuçlarıdır. Rusya’nın bu konuda açık bir tavır takınmadığı meseleyi kendisi için birincil düzeyde görmediği ifade ediliyor. Ancak Türkiye ve İran’ın üst düzeyde muhatap olduğu bir konuya uzun bir süre ilgisiz kalması güç olacaktır. BM Güvenlik Konseyinde sahip olduğu veto yetkisi ve bir silah ihracatçısı olarak bu konuda oluşan gerilimin çatışmaya dönüşmesi Rusya’nın iştahını kabartacaktır. Meseleye ne düzeyde dahil olacağını ise gerilimin seyri belirleyecektir.

Kasım 2015 yılındaki uçak krizinden sonra kopma noktasına gelen ilişkiler sekiz ay içinde tamir edilmiş, bir yıl sonra da eskisine oranla geliştiği gözlemlenmektedir. İlişkileri stratejik düzeye taşıyan konular ise nükleer alanındaki işbirliği, Türk akımı ve nihayetinde S-400’lerin Türkiye’ye gelmesi olacaktır.

Stratejik konularda mesafe alınması ekonomik ve ticari ilişkilere nazaran daha zordur ve zaman gerektirmektedir. Dolayısıyla bu konularda yapılan yatırımların somut çıktılara dönüşmesi zaman alacaktır. Hemen her görüşmede bu konuların gündeme gelmesinin temel sebebi budur. Ancak özellikle S-400 konusunda Türkiye’nin ortak üretim ve teknoloji transferi konularındaki taleplerinin karşılanması bile iki ülke arasındaki stratejik ilişkileri hızlandıracaktır.

Ticari ve ekonomik ilişkilerde dikkat çeken iki husus ise, ticaret hacminin giderek artması ve ticaret açığının yavaş da olsa Türkiye lehine değişmesidir. Bu da karşılıklı bağımlılığın artması anlamına gelmektedir.

Bu dosyalar başlı başına Türk-Rus ilişkilerinin seyrine dair önemli ipuçları sunuyor. Bir yanda enerji ve savunma alanlarında işbirliği artarken, öte yandan jeopolitik rekabet de yürüyor. Bu durum Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerindeki en önemli unsuru da gözler önüne sermektedir. Jeopolitik rekabetin yüksek düzeyde seyretme ihtimalinin olduğu Rusya ile kritik konularda alternatif partnerler bulunmalıdır. Bu anlamda doğalgaz konusunda Katar ile varılan mutabakat diğer konular için model olabilir.

[Fikriyat, 29 Eylül 2017]

Etiketler: