Elazığ'da Keban Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının (SYDV) bünyesinde 14 yıldır hizmet veren aşevinden ihtiyaç sahipleri ve bakıma muhtaç yaşlılar ile öğrenciler karınlarını doyuruyor. ( Ramazan Kaya - AA )

Politik ve Ekonomik Yönüyle Sosyal Yardımlar

Sosyal yardımlar kısa veya orta vadede sosyal ve ekonomik yoksunluk yaşayan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğu kadar, bu bireylerin nitelikli bir şekilde ekonomik ve sosyal yaşama katılımını da amaçlamalı.

Sosyal yardımlar, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gündemi için oldukça yeni bir konu. 2002 sonrası dönemde seçim sonuçları ve sosyal yardımlar arasındaki ilişkiye dair yapılan iki farklı açıklama, sosyal yardımlara bakış açısını da ortaya koyuyor.

Bu yaklaşımlardan birisi, sosyal yardım alan hanelerin sosyal yardımlar karşılığında oy kullandıkları yönünde. Sosyal yardımlar “makarna-kömür oyu” olarak adlandırılırken, toplumun sosyal ve ekonomik açıdan güçsüz bireyleri bu durumlarından dolayı suçlu görülüyordu.

Diğer yaklaşım ise, 2002’den sonra sosyal yardımlar alanında adım adım ilerlemeyi ve sosyal yardımların hem sosyal yardım ihtiyacı olanlara hem de toplumun diğer fertlerine olan faydasını yükseltmeyi hedefleyen yaklaşım.

Bunun için de, zaten çok yeni olan sosyal yardımlar alanında neler yapılması, verimliliği artırmak için hangi politikaların uygulanması, sosyal yardımlar ve ekonomik etkinlik ilişkisini güçlü kurabilme konusunda sürekli güncellemeler yapılması gerekiyor.

Çünkü, sosyal yardımlar kısa veya orta vadede sosyal ve ekonomik yoksunluk yaşayan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğu kadar, bu bireylerin nitelikli bir şekilde ekonomik ve sosyal yaşama katılımını da amaçlamalı.

Peki, seçim vaatlerinin gözdesi, siyasetin şekillenmesinde güçlü etkisi olduğu varsayılan sosyal yardımlarda somut olarak neler yapılmalı?

Sosyal yardımlar Cumhurbaşkanı nezdinde özel önem verilen bir konu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemlerde Türkiye’nin gündemine taşıdığı, sessiz devrim yaşanılan ve tüm siyasi partilerin yürüttükleri siyasetin dönüşmesine katkı yaptığı bir alan oldu sosyal yardımlar.

Bu amaçla, Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanı Yusuf Karaloğlu başkanlığında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkililerinin, yerel yönetimlerde sosyal yardımlardan sorumlu bürokratların, konuyla ilgili çalışmalar yürüten akademisyenlerin, Cumhurbaşkanlığı uzmanlarının katıldığı ve benim de bulunduğum “Sosyal Yardımlar Çalıştayı” düzenlendi.

İlk önce şu gerçeğin kabul edilmesi gerekiyor: Bugün Türkiye sosyal yardımlardan bahsedebiliyorsa, sosyal yardımlar kurumsal bir yapıya sahip olmuşsa ve sosyal yardımların etki düzeyi tartışılabiliyorsa, buna sebep olan iki faktör var:

Birincisi Türkiye’de makroekonomik göstergelerin iyileşmesi, diğeri ise toplumun dezavantajlı veya güçsüz kabul edilen kesimden, çalışmasına rağmen geliri düşük olan gruplardan gelen ekonomik ve sosyal taleplerin ciddiye alınması.

Böyle bir ortamda, sosyal yardımların artık vazgeçilmez bir hak olduğunun kabul edilmesi ve buna göre sosyal yardım tartışmasının devam etmesi gerek.

YENİ DÜZENLEME ELZEM

Sosyal yardımların yoksulluk ve refah göstergelerindeki olumlu etkisinin artırılması için, mevcut mevzuatta ve sosyal yardımların kurumsal yapısında, Türkiye’nin ekonomik kodlarına uygun revizyonlar gerçekleştirilmeli.

Bu bağlamda, sosyal yardımların verilmesi aşamasında merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin arasında kesişen boyutlarda oluşan mükerrerliğin önlenmesi, sosyal yardımları alacak kişilerin belirlenmesi kadar önemli. Kurumsal işleyiş sürecinde ise, yine mükerrerliğin en fazla yaşandığı aktörler olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları ve belediyeler arasında koordineli bir sistemin varlığı elzem.

Çünkü kurumlar sosyal yardım alanında birbirine rakip değil, aksine birbirlerinin eksiklerini kapatan bir anlayışla hareket etmeliler. Ayrıca, yoksulluğun ve gelir eşitsizliğinin azaltılması için artık zorunlu hale gelen “Yoksulluğu Azaltma Stratejisi” 2023 Hedefleri doğrultusunda revize edilmelidir.

Bunun için yardımların sürekli olması, tek bir mevzuatın oluşturulması ve hane bazlı yardım sistemi için “Asgari Gelir Desteği”, “Hane Sigortası” gibi yeni bir tanımlama yapılması gerekliliğine, hatta yeni bir kurumsal yapılanmaya olan ihtiyaç artmaktadır.

Diğer taraftan, sosyal yardım alanlarını belirlemek kadar sosyal yardım alan kişilerin sosyo-ekonomik göstergelerinin nasıl değiştiği iyi takip edilmesi önemli. Bu aslında, mevcut durumdaki “talep edenlere yardım verilir” mekanizması yerine arz bazlı dediğimiz yöntem olan sosyal risklerin önceden tespit edilme mekanizmasını oluşturacaktır.

Son olarak, yeni dönemde sosyal yardımlar için neler yapılması konusunda SETA Vakfı bünyesinde Nergis Dama’yla hazırlamış olduğumuz “Geçmişten Günümüze Sosyal Yardımlar” başlıklı çalışmada da dikkat çektiğimiz gibi, sosyal yardımlar aracılığıyla kişisel ve toplumsal refahı artırıcı politikaların tartışılması gerekli.

[Yeni Şafak, 8 Şubat 2016]

Etiketler: