Özgürlük Ve Bağımsızlık

Uzun süredir kazanan tarafız. Ve savaş verdikçe güçleniyoruz..

Vesayet kurumlarını yıktıkça özgürleştik. Terör örgütlerini temizledikçe güçleniyoruz.
Adım adım özgürlük ve bağımsızlık yolunda yürüyoruz. Hiç abartmıyorum. Milli, güçlü ve bağımsız bir ülke ancak böyle inşa edilir.
Ülke içinde devrim, dışarıdaysa savaş devam ediyor. Bunun adı varoluş mücadelesidir. Türkiye kavganın içinde sınıf atlıyor.
Her devrim süreci gibi sancılı. Zorlu.
Günler veya aylar değil, yıllar hatta on yıllar boyunca sürecek.
Bakmayın zaman zaman yaşadığımız sıkıntılara. Bunlar işin doğası gereği. Hiçbir özgürlük kolay kazanılmaz. Hiçbir bağımsızlık maliyetsiz olmaz.
Türkiye’ye dair sıkıntılarımız neydi?
İçeride vesayet kurumları vardı.
Dışarıda Batı’ya bağımlıydık.
Doksanlı yıllarda Türkiye “yırtılmış bir ülke”ydi. Yönetici elitlerle halk arasında muazzam bir fark vardı. Vatandaşın beklentileri değil bürokratik vesayetin çıkarları belirliyordu ülke siyasetini.
Dışarıya bağımlıydık. NATO’ya, IMF’ye, AB’ye. Onların izni olmadan adım atamazdık.
İç siyasetimizi bile dizayn ediyorlardı. Bakan gönderiyorlardı, Kemal Derviş gibi. Darbe tezgahlıyorlardı, “kendi çocuklarıyla.” Önce vesayet kurumları yıkıldı.
Teker teker. Ordu’dan, yargıya bütün bürokratik vesayet kurumlarıyla mücadele edildi.
Bu kurumlardaki vesayetler yıkıldıkça yerine FETÖ gibi yeni vesayet kurumları çıkmaya teşebbüs etti. Onlar da temizlendi. Şimdi kurumları millileştiriyoruz.
Artık kendi çıkarlarını değil milletin çıkarlarını savunacak şekilde kurgulanacak. Bu da kolay değil.
Zaman alır.
AK Parti öncülüğünde ve farklı siyasi grupların desteğiyle yıkıldı vesayet. Fakat o siyasi gruplar AK Parti’nin ve onu kuran toplumsal tabanın sırtına binmeye çalıştı.
Binemeyenler devrimin karşısına geçti. Onlar da devre dışı bırakıldı teker teker. Ve devrim süreci gerçekten yerli ve milli bir hal aldı.
Bunun yanında dış baskı da var.
Türkiye’nin Batı’ya olan bağımlılığını sürdürmek isteyenler Türkiye’yi terbiye etmek istedi.
Türkiye razı olmadı. Baş kaldırdı.
Üzerine terör örgütlerini saldılar.
Şimdi de onlarla savaşıyoruz. Bu da bağımsızlık yolunun bir parçası.
Kaçmak yok.
Bağımsızlık mücadelesi de zorunlu.
Türkiye’ye dayatılan güvenlik sorunlarını birer birer aşıyoruz.
Bu da çok yorucu. Ne kadar fazla örgütle savaştık? PKK, FETÖ, DEAŞ, ve diğerleri. Hepsini birer birer temizledik. Türkiye’nin güç kazanmasını engelleyen bu örgütler ortadan kalktıkça Türkiye diplomatik alanda daha da güçlenecek ve daha bağımsız bir hal alacak.
PKK ülke içinde eylem yapamaz hale geldi. Hendekler temizlendi.
Devletin içine sızmış olan FETÖ ayıklandı. DEAŞ sınırımızdan atıldı.
Sınır güvenliği kuruldu.
Şimdi sırada PKK’nın türevi PYD var. Ona da başladık. Şimdi de onu temizliyoruz. Afrin ilk adımı. Münbiç iki. Fırat’ın doğusu üç.
Bitmek tükenmek bilmiyor diye düşünebilirsiniz. Doğrudur.
Bağımsızlık güç gerektirir. Güç mücadele demektir.
Ayrıca Türkiye güçlendikçe düşmanı da artacaktır. Ama önemli olan şu. Artık yerimizde saymıyoruz.
Uzun süredir kazanan tarafız.
Ve savaş verdikçe güçleniyoruz.
Türkiye’ye saldıranlar bitmeyecek. Ama önemli olan kazanmak.
Daha doğrusu kaybetmemek.
Özgürlük ve bağımsızlığın bedeli ödendi ve ödenecek.

[Takvim, 28 Ocak 2018]

Etiketler: