ODTÜ Olayı Gezi Sonrası İklimin Sonucu

SETA Siyaset Direktörü Hatem Ete, ODTÜ'de bir grup öğrencinin başörtülü öğrencilere yönelik tacizlerinin, Gezi olaylarının Türkiye'yi getirdiği siyasal iklimin bir örneği olduğunu belirtti.

Kanal 24’te yayınlanan Düşünce Kulübü programında, ODTÜ’de bir grup öğrencinin başörtülü öğrencilere yönelik tacizlerine dair değerlendirmelerde bulunan SETA Siyaset Direktörü Hatem Ete, üniversitelerde son yıllarda başörtüsü açısından daha rahatlamış bir ortam var olmasına ve o eski yasaklayıcı tavır ve tutumların ortadan kalkmasına rağmen nasıl olup da birkaç öğrencinin ODTÜ’de başörtülü öğrencileri taciz etme hakkını kendilerinde bulabildiklerinin sorgulanması gerektiğine dikkat çekti. Ete, yaşananların, Gezi olaylarının Türkiye’yi getirdiği siyasal iklimin bir örneği olduğunu belirtti.

“GEZİ SÜRECİNDEN GÜÇ ALINIYOR”

Gezi eylemleri bağlamında hükümet karşıtı ya da hükümetin temsil ettiği siyasal kesim ve zihniyet karşıtı her türlü hareketliliğin kendinde bir demokrasi testine tâbî tutulmadan, legal ve normal olup-olmadığına bakılmadan doğrudan yüceltildiği ve özgürlük adına alkışlandığı bir tartışma ortamı geçirildiğinin altını çizen Ete, ODTÜ’de yaşananların Gezi sürecinden güç aldığına ve bu durumun, olayın ODTÜ’yle doğrudan ilişkili bir diğer yönünü oluşturan ODTÜ’nün kendi içindeki sorunlardan, öğrenci profilinden ve idarenin tutumundan çok daha önemli bir durum olduğuna dikkat çekti.

Programda, geçmişte cesaret edilemeyen birtakım davranışlara bugün nasıl cesaret edilebildiğine dair yorumlarda da bulunan Ete, “Gezi eylemleri, zaten marjinalize olmuş örgütlerin kamusal bir meşruiyet kazanmasının, merkeze yerleşmesinin adıydı. Ergenekon’u protesto etmek, 29 Ekim’e alternatif bir bayram kutlaması gerçekleştirmek, Suriye’ye yönelik Türkiye politikasını protesto etmek üzerinden sokakları hareketlendiren bir marjinal yelpaze, Gezi eylemleri üzerinden hiçbir yerde kolay kolay bulamayacakları bir meşruiyet şemsiyesi altına girme fırsatı yakaladılar. Bu vasat dolayısıyla insanlar dün cesaret edemezken, bugün ODTÜ’de buna cesaret ediyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

“MUHALEFETİN VE AYDINLARIN TEPKİLERİ ÇOK YETERSİZ”

Konuşmasında, muhalefet partilerinin bu olay karşısında verdikleri tepkileri çok yetersiz bulduğunu dile getiren Ete, bir üniversiteye kayıt yaptırmak için giden başörtülü öğrencilerin hakkını savunmanın AK Parti’nin ukdesinde olmadığı ve olmaması gerektiğinin de altını çizerek, öğrenim hakkı, insan hakkı, demokrasi ve toplumsal barış adına Türkiye’deki tüm siyasi partilerin AK Parti’ye bu işe öncülük etme imkânı ve fırsatı bırakmadan bu zihniyeti mahkûm etmesinin gerekliliğe dikkat çekti.

Diğer yandan, yaşananlara karşı siyasi partiler kadar aydınların tepki vermesinin gerekliliğini de belirten Ete, “Otoriterliğe karşı özgürlükçü ruhu temsil ettiği düşüncesiyle Gezi ruhunu alkışlayan aydınlarımızın, bu zihniyeti herkesten daha fazla mahkûm etmeleri lazım. Bunun savunulabilir bir vasatta olduğunu düşünürsek eğer, yarın herkes herkese hesap sorar bir vaziyete gelir. Bu, Türkiye için çok tehlikeli bir şey. Bu zihinsel iklimi, bu vasatı ortadan kaldırmamız lazım. ” değerlendirmesinde bulundu.

“BUGÜNE KADAR KARŞILAŞTIĞIMIZ BİR ÖRNEK DEĞİL”

ODTÜ’de yaşanan olayın bugüne kadar karşılaştığımız bir örnek olmadığının altını çizen Ete, münferit gördüğü bu olayın aslında insanların kendi iktidarlarını bulundukları yerlerde hayata geçirmesi olduğunu ve bu durumu, bazı kesimlerin “AK Parti’nin otoriter yönetimini” delen, dolayısıyla da özgürlük bahşeden gayet olağan bir olay olarak algılamaya yatkın olmalarının Türkiye’nin karşılaştığı bir şey olmadığını, ancak bu tutumun, hükümetle hesaplaşma adına kamusal otoriteyi ortadan kaldırabilecek tehlikeli bir durum olduğuna dikkat çekti.

Meselenin kamusal otoritenin varlığını ortadan kaldırmanın yanı sıra İslamofobi’yle ilintili olduğunu da değinen Ete, “çünkü AK Parti ile kastedilen meselenin bir yönü İslam’la ilişkili.” değerlendirmesinde bulunarak, 90’larda bir benzeri yaşanılan cadı avından artık vaz geçilmesi gerektiğini belirtti.

Etiketler: