Daniel Cardenas - Anadolu Ajansı

Meksika’da Huzursuzluk

Meksika'nın huzuru, süregelen yolsuzluk ve uyuşturucu gibi acı dertlerin yanı sıra, komşudan da gelen saldırının etkileriyle katmerlenen bir ekonomik bozulmayla enikonu kaçmış durumda.

Trump’ın henüz koltuğu devralmadan firmalar özelinde çalışmalara giriştiği malumunuz… Twitter üzerinden ortalığı anında ayağa kaldırabilen bu trend, özellikle geçtiğimiz günlerde hedef aldığı otomotivcilerle gündem oldu. GM, Ford ve Toyota’yı Meksika yatırımları konusunda uyaran yeni Başkan, komşuda üretilip ABD’ye ithal edilen ilgili taşıtları ciddi bir vergi cezasıyla tehdit etti.

Bu minvalde geçen birkaç gün içinde Toyota durumu izah etmeye çalışırken, GM yolundan dönmeyecek cesareti kendinde bulmuş gözüküyor. Ford ise Meksika’dan hızla vazgeçip rotayı Michigan’a çevirdi bile. Bu bağlamda Ford’dan, kâh küçük sınıf otomobil talebindeki zayıflık kâh elektrikli araç üretimiyle ilgili planlar çerçevesinde söylemler işitilse de, insan bunun Trump etkili bir manevra olduğu fikrinden kendini alamıyor. Firma tarafından kibarca “yeni yönetime güvenoyu” olarak da nitelenen karar, sonuçta yüzlerce Meksikalı çalışanı çatısı altına alması beklenen yatırımın yerinde yeller estirecek.

İLERİ GİDER Mİ?

Peki tüm bu tehditlerin henüz göreve gelmeden sarf ediliyor olması, geleceğe dair ne işaret veriyor? Blöf olarak görenler de var ancak ateş olmayan yerden duman çıkmayacağını da hesaba katmak gerekiyor. “Trump’lı Yeni Dünya” serimde detaylarıyla işlemiş olduğum üzere, yeni ABD’nin NAFTA ile Meksika odaklı olarak “bir şekilde” uğraşacağı giderek netleşirken, Twitter’dan yükselen korumacı ayak seslerinin, yaklaştığında ne kadar güçlü olacağı da önemli olacak.

Sadece karşılıklı ekonomilerin ahvali için değil üstelik…

Nitekim sözü geçen gümrük vergisi tehditleri, Meksika’yı direkt, dünyayı ise indirekt bağlar. Sebebi ise, küresel ticarete ilişkin yaratacağı risklerin arka planında, ABD’nin Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde verdiği taahhütleri sıkıntıya sokacak olması. Trump’ın sataştığı tüm pazarlar için bu böyle…

Hele bir de ABD’ye karşılıkların verildiği bir ortam düşünün! Dünya Ticaret Örgütü, bu savaşla nasıl baş eder?

PESONUN HALİ

Şimdi daha ilerisine ve dünyaya iyice yayılmadan Meksika’ya geri dönersek, şu yatırımlara karışma meselesinin ülkede hiç hoş karşılanmadığı aşikâr. Zira Meksika’nın en favori yabancı doğrudan yatırımcısının ABD olduğu malum. Ki tam bu noktada, ülkede son dönemde düşük bir büyüme ortamı olduğunu da hatırlayalım. Ekonomi 3. çeyrekte yıllık bazda %2’lik büyüme hızı ile yavaşlama sergilerken, sanayiden gelen özellikle madencilik kaynaklı düşüşün göze battığı söylenebilir.

Böyle bir tatsız ortamda, halkın çoğunluğunun tehdit olarak gördüğü Trump’ın daha koltuğa oturmadan verdiği zararlar, moralleri iyice bozuyor. Bu doğrultuda en büyük darbeyi yiyenin de, para birimi Peso olduğunu biliyorsunuz. 8 Kasım sonrasında ABD dolarına karşı %16 civarı değer kaybı kaydeden Meksika Pesosu, Trump ağzını açıp gözünü yumdukça yara alıyor. Meksika Merkez Bankası’nın yaptığı faiz dahil son hamlelere rağmen hal böyle…

Bu noktada yıllık enflasyonun da Kasım ayında %3,31 seviyesine yükselerek yaklaşık 2 yılın tepe noktasına eriştiğini belirtmekte fayda var. Açıklanacak Aralık ve sonrası verilerin de tırmanış eğiliminde olmasını beklemek makul. Kur geçişkenliği bu anlamda Merkez Bankası’nın elini zorlayacakken, bir diğer enflasyonist sebep de enerji fiyatları olacak.

Diyerek, ülkedeki son olaylara kapı açalım. Zira Meksika’nın son günlerde huzursuzluk yaşamasının arkasında bir de, akaryakıta yapılan çift haneli zam hikayesi yatıyor.

AKARYAKIT ZAMMINA ÖFKE

Nitekim uzun zaman devlet tarafından sübvanse edilen akaryakıta Ocak ayında gelen ve %14-20 arasında gerçekleşen zamlar, büyük bir isyana yol açmış durumda. Hükümetin piyasadaki monopolü kırmayı amaçlayan bir liberalizasyon planı olduğu biliniyordu ancak olayın tüketiciye bu denli yansıması bir nevi şok etkisi yarattı. Trump rüzgarının kasıp kavurduğu şu kaotik zamanda gelen zamlarda, Başkan Peña Nieto’ya göre yükselen petrol fiyatları rol oynarken, Meksika’nın ABD’den önemli ölçüde benzin ithalatı yaptığını hatırlayalım. Ve fiyatlar yükselirken, bir yandan doların Peso’yu vurduğunu da…

Sübvansiyonların kaldırılıp piyasanın giderek serbestleşeceği bir düzende devletin üzerindeki yüklerin hafiflemesi beklenirken, bunu sırtlayacak halktan gelen tepkiyi kontrol etmek ise zor olacağa benziyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde bu fitilin ateşlemesiyle, yolların bloke edildiği, tankerlerin ele geçirildiği ve vandalizmin yakıp yıktığı bir Meksika izledik. Marjinal grupların da sirayet ederek tetiklediği bildirilen üzücü olaylar, halen protestolarla devam ediyor.

Dolayısıyla Meksika’nın huzuru, süregelen yolsuzluk ve uyuşturucu gibi acı dertlerin yanı sıra, komşudan da gelen (ve henüz “sözlü” mahiyette olan) saldırının etkileriyle katmerlenen bir ekonomik bozulmayla enikonu kaçmış durumda.

Kısacası Meksika, zor günlerden geçiyor. Ve görünen o ki, bu zor günler kolay kolay geçmeyecek.

[Yeni Şafak, 10 Ocak 2017]

Etiketler: