Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı El Sarrac ile

Libya’da Ateşkes Arayışlarının Anlamı

Libya'da Türkiye'nin sahaya inmesi bütün sahneyi alt üst etti. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin ne kadar zayıf olduğunu hemen gözler önüne serdi. Halbuki adım adım ilerlemiş ve Trablus'a kadar gelmişlerdi. Ancak Türkiye biraz omuz verince meşru Libya Hükümeti üç beş ayın içinde muazzam bir başarı elde etti.

Libya’da Türkiye’nin sahaya inmesi bütün sahneyi alt üst etti. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin ne kadar zayıf olduğunu hemen gözler önüne serdi. Halbuki adım adım ilerlemiş ve Trablus’a kadar gelmişlerdi. Ancak Türkiye biraz omuz verince meşru Libya Hükümeti üç beş ayın içinde muazzam bir başarı elde etti.

Kazanacağını düşünen Hafter Berlin’de masadan kaçmış ve işi askeri yollardan kendi lehine çözebileceğini sanmıştı. Öyle olmadı. Elde ettiği ne varsa kaybetmeye başladı. Şimdi Hafter kuklasının ortadan kaldırılması bile gündemde. Destekçileri de ateşkes istiyor.

Hafter ve destekçilerinin ateşkes talebi kesinlikle iyi niyetli değil. Zaman kazanmak ve askeri olarak tekrar toparlanmak için istiyorlar ateşkesi. Bu nedenle soluk almalarına izin vermek pek doğru değil. Demir tavında dövülür. Operasyonların süratini artırmak bile düşünülebilir. Hafter ne kadar sıkışırsa süngüsü o kadar çabuk düşecektir. Şu an itibariyle bu darbeciye aradığı meşruiyeti ve nefesi vermenin bir anlamı yok. Türkiye ve Libya mümkün olanın en fazlasında diretmeli.

Tabii ki bu diplomatik müzakerelerin gereksiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine kim konuyu müzakere etmek istiyorsa kapılar sonuna kadar açılabilir. Bu hem Türkiye’nin Libya’da barış ve istikrar arayışını gösterir hem de karşısında kurulmak istenen blokları çatlatabilir. Ancak bu müzakerelere sonuç üretecek anlaşmalar olarak bakmamak lazım.

Aksine Libya’da bir çırpıda sonuç alınması pek mümkün görünmüyor. Yine uzun vadeli bir mücadele var önümüzde. Türkiye’nin kazandığı alan arttıkça karşı tarafın daha da fazla birleşme ihtimali hep var. Ancak burada diğer aktörlerin pek bir önemi yok. Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Suud ve Fransa işi eline yüzüne bulaştırmış halde. Asıl aktör yine Rusya olacak. Türkiye öyle ya da böyle bu işi de Rusya ile müzakere edecek.

Bu nedenle Amerika’nın pozisyonu da önemli. Ancak Suriye örneğinden gördüğümüz kadarıyla ve Amerika’nın şu an içinde bulunduğu duruma bakarsanız Amerika’nın mümkün olan en az seviyede devreye girebileceğini görürsünüz. Bu nedenle Amerika’nın rolü sadece diplomatik destek sağlamak anlamında olabilir.

Türkiye bunun farkında. Bu nedenle konuyu iki farklı kanaldan ele almaya çalışıyor. Bir taraftan Rusya ile görüşmeler yapılıyor ve çalışma grubu kuruluyor diğer taraftan aynı işlem Amerika ile de yapılıyor. Her iki tarafla karmaşık bir düzlemde müzakereler yürütmek artık Türkiye’nin ustalaştığı bir yöntem haline geldi. Sahadaki askeri başarı sürdükçe ve diplomatik olarak bu görüşmeler yapılmaya devam ettikçe her geçen gün Türkiye’nin önü daha da açılacaktır.

[Sabah, 15 Haziran 2020]

Etiketler: