Perspektif: Körfez İşbirliği Konseyi’nde Diplomatik Çatlak

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üye ülkeleri arasında yaşanan diplomatik çatlağın temel sebebi nedir? Katar ile Müslüman Kardeşler ilişkisini nasıl anlamak gerekir? Katar dış politikası dönüşüyor mu?

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn, 5 Mart günü ortak bir açıklama yaparak Katar’dan büyükelçilerini çektiklerini duyurdular. Bu kararın alınmasına, bu dört ülkeye ek olarak Kuveyt ve Umman’ın da aralarında bulunduğu altı ülkeden oluşan Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) 23 Kasım’da imzaladığı güvenlik anlaşmasına Katar’ın sadık kalmaması gerekçe gösterildi. İmzalanan anlaşmaya göre üye ülkeler “KİK’in güvenlik ve istikrarını grup halinde veyahut da bireysel olarak, doğrudan silah kullanarak ya da siyasi nüfuz kullanmak kaydıyla tehdit edenlere” arka çıkmayacaklarını ve üye ülkelere yönelik “muhalif medya yayınlarını desteklemeyeceklerini” garanti ediyorlardı. Müslüman Kardeşlerin önemli figürlerinden Yusuf el-Kardavi’nin Doha merkezli el-Cezire televizyonunda bölge ülkelerine yönelik ağır eleştirileri dikkate alındığında, yapılan açıklamada bahsedilen tehdit unsuruyla Müslüman Kardeşlerin kastedildiği anlaşılmaktadır. Suudi Arabistan öncülüğündeki trionun bu diplomatik manevrası karşısında Doha yönetimi ise, kararı şaşkınlıkla karşıladığını ancak büyükelçilerini çekerek benzeri bir karşılık vermeyeceğini açıkladı. Ayrıca, bir gün sonra, 6 Mart’ta, Mısır da Katar’dan büyükelçisini çektiğini duyurdu.

KİK ülkelerinin, özellikle de Suudi Arabistan’ın, Katar’ın dış politikasından bir süredir rahatsız olduğu biliniyor. Bu rahatsızlık, genel olarak Katar’ın bölge ülkelerdeki muhalif toplumsal unsurları, özellikle de Müslüman Kardeşleri desteklemesinden, Türkiye ile olan yakın ilişkilerinden, Mısır’da darbe hükümetine karşı uzlaşmaz tavrından, Suriye muhalefetine yönelik politikalarından, Yemen’de el-Huti isyancılarına verdiği destekten ve zaman zaman da İran ile yakınlaşmasından kaynaklanıyor. Son yaşananlar ise, iki taraf arasındaki farklılaşmanın devam ettiğini ve hatta gerilimin yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor. Bunun en büyük göstergesi, 1979 Devrimi’nin ardından Körfez bölgesinde artan İran etkisini engellemek için kurulduğu 1981 yılından itibaren KİK’in böylesine radikal bir karara imza atmamış olması.

Etiketler: