Kasım Seçimlerinin Ardından Trump

ABD Başkanı Donald Trump önümüzdeki iki yılda Temsilciler Meclisi bütçeyi kontrol ettiği için istediği harcamaları yapamayan ve istediği yasaları geçiremeyen bir başkan durumuna düşebilir.

6 Kasım seçimlerinde Demokratlar, Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu alarak önemli bir başarı gösterdi. Ancak Başkan Trump’ın da seçimde yenilmediğini söylemek mümkün. Bu paradoksun temel sebebi Trump’ın kampanyada Senato’ya odaklanması ve bu sayede Cumhuriyetçilerin senatör sayısını artırmaları oldu. Senato çoğunluğunu artırarak devam ettirmesi bakımından başarılı sayılabilecek Trump’ın önümüzdeki iki yıl daha zor bir dönem geçireceğini söyleyebiliriz. Demokratların Trump yönetimi yetkililerini ifade vermeye çağırma yetkileri sayesinde bugüne kadar birçok tartışmalı meseleyle ilgili soruşturma başlatmaları ve Trump’a yoğun bir baskı uygulamaları bekleniyor. Trump’ın siyaset tarzına bakıldığında bazı konularda uzlaşma ama daha çok meydan okuma stratejisini seçerek 2020 başkanlıkseçimlerine gitmek isteyecektir.
Seçimden bir gün sonra düzenlediği basın toplantısında gazetecilerle yaşadığı gerginlik ve hemen sonrasında Adalet Bakanı Sessions’ı görevden almasına bakıldığında Trump’ın Demokratların seçim başarısının konuşulmasını arzu etmediği ve Savcı Mueller’in yürüttüğü Rusya soruşturmasını bir an önce sona erdirmek istediği görülüyor. Demokratların Ocak ayında göreve başlamalarından önce attığı bu adımla Mueller soruşturması üzerinden gelecek baskının önünü almak isteyen Trump’ı zorlu günler bekliyor. Kongre Demokratları şimdiden birçok konuda soruşturma başlatacaklarını açıkladılar ve özellikle Mueller soruşturmasını korumak için ellerinden geleni yapacaklar. Ancak Mueller nihai raporunu Adalet Bakanı’na teslim edeceği ve raporu Kongreye sunmak bakanın inisiyatifinde olacağı için Demokratların bu raporu baz alarak başkanı görevden azil süreci başlatmaları kolay olmayacak.
Cumhuriyetçi Parti’nin Kongreyi kontrol ettiği ilk iki yılda yasama süreçlerinde geçirdiği nispeten rahat bir dönem sonrasında Trump’ın yasa geçirebilmek için Demokratlarla anlaşması gerekecek. Vergi indirimleri konusunda kapsamlı bir yasa geçirerek ekonomide gaza basan Trump bu sayede birçok seçmenin retoriğini sevmediği ancak ekonomik durum dolayısıyla memnun olduğu bir başkandı seçim öncesinde. Önümüzdeki iki yılda ise Temsilciler Meclisi bütçeyi kontrol ettiği için istediği harcamaları yapamayan ve istediği yasaları geçiremeyen bir başkan durumuna düşebilir. Örneğin Meksika sınırına inşa etmeyi istediği duvarın ödeneğini alabilmek için Demokratlarla göçmenlik reformu konusunda uzlaşması gerekecek. Bu konudaki aşırı sert retoriğine bakıldığında ise siyaseten uzlaşması çok zor zira Demokratlar da bunun karşılığında ağır tavizler isteyecektir.

Dış politikaya nasıl yansır?
Kongrenin iki parti arasında bölünmesiyle ortaya çıkan siyasi tablonun dış politikaya da yansımaları olacak. Demokratlar şimdiden Trump’ın Suudilerle maddi ilişkilerini inceleyeceklerini açıkladılar. Muhammed bin Selman’ın İsrail’le ilişkisi dolayısıyla hem İsrail lobisi hem de Evanjelistlerin desteğini alması mümkün olabilir ve bu sebeple Kongrenin baskısı çok sonuç vermeyebilir ancak Trump-Suud ilişkisinin daha fazla mercek altına alınacağını söylemek mümkün. Daha da kritik olarak Demokratlar 2016 seçimlerindeki rolü itibarıyla Trump-Rusya ilişkisinin üzerine gitmek istiyorlar. Bu siyasi baskı altında Trump daha agresif bir dış politikaya kayarak gündemi değiştirme amaçlı adımlar atabilir. Örneğin İran’a ve Çin’e karşı güç gösterisinde bulunmaya çalışarak retoriği yükseltebilir. Trump son derece keskin bir dış müdahale karşıtı gündemle iktidara geldiği için dış müdahaleye başvurması uzak bir ihtimal ancak Esed rejimini sınırlı olarak cezalandırma yolunu seçtiği hatırlanırsa bu tür çıkışlar yapması beklenebilir.
Kasım seçimlerinde Demokratların özellikle yerelde başarılı olmaları Trump’ın alanını daraltmalarına izin verecek. Ancak bütün gündemleri Trump olursa seçmenlerin tepkisini çekebilirler. Trump da bu durumda Demokratların derdinin Amerikan halkının refahı değil 2016’nın rövanşını almak olduğunu söyleyerek tabanın desteğini canlı tutmaya çalışacaktır. Yeni dönemde Amerikan siyasetinde daha fazla kutuplaşma ve bunun sonucu olarak da dış politikada daha agresif adımlar beklemek yanlış olmayacaktır.

[Sabah, 10 Kasım 2018]

Etiketler: