Japonya’da Türkiye’yi Konuşmak

Tokyo'da Türkiye'yi konuştuk...

Geçen hafta Japonya’da bir panele katıldım. Panel Sabah Yazarlar Kulübü tarafından düzenlendi. Tokyo’da Türkiye’yi konuştuk. Fecir Alptekin Sabah adına Arman Varol ise Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü adına açılışta söz aldılar. Japonya’dan ise Liberal Demokrat Parti Milletvekili Kiyoshi Eshima bir açılış konuşması yaptı. Panelde Mahmut Övür ve Şeref Yiğit’le beraber elimizden geldiğince Türkiye’nin gündemini aktarmaya çalıştık.
Sabah Yazarlar Kulübü bu anlamda son derece önemli bir vazifeyi ifa ediyor. Türkiye’nin yurtdışında doğru düzgün anlatılmasına öncülük ediyor.
Zira buna çok ihtiyacımız olduğunu hep konuşuyoruz. Maalesef Türkiye uluslararası kamuoyunca açık bir karalama kampanyasına maruz kalıyor. Batılı yayın organları en azından son 6 yıldır Türkiye’ye karşı yapılacak her türlü propagandayı yaptı. Belli basma kalıp ifadeler oluşturuldu ve bu ifadeler aracılığıyla itiraz etmenin neredeyse imkansız olduğu imajlar yaratıldı. Türkiye’nin içinden geçtiği şartları göz ardı eden tariflerle hep aynı hikayeler tekrar tekrar üretiliyor. Türkiye’nin nelerle boğuşmak zorunda olduğu ne tür saldırılar altında kaldığı ve durumun burada ne kadar ciddi olduğu hep göz ardı ediliyor. Bunlar tekrarlandığı müddetçe de inkar edilemez gerçeklermiş gibi düşünülüyor.
Bazı şehirler var. Oralarda ne anlatsanız ne yapsanız fayda etmez.
Mesela Washington. Mesela Berlin.
Veya Brüksel. Buralarda öylesine bir ortam oluştu ki, dinleyici kitlesi bulmak bile imkansıza yakın. Çünkü zaten bu şehirlerdeki profesyonel Türkiye karşıtları zaten Türkiye hakkında yayılan imajın kaynağı. O adamlara kendilerinin ürünü olan bu imajı anlatamaz veya düzeltmezsiniz.
Zaten bunlar her şeyi gayet iyi biliyor. Elinden geldiğince kendi perspektifinden görmeye devam ediyor. Kendileri bu işin tarafı. Bu yüzden hiçbirinin Türkiye hakkında anlayış göstermesini beklemiyorum.
Ama dünya bu şehirlerden ibaret değil. Benzer vesilelerle gittiğim birçok şehirde bu hisse kapılıyorum.
Mesela Kanada’da bile kendinize ilgili bir dinleyici grubu bulabilirsiniz.
İngiltere’de bile daha fazla anlayış görürsünüz. Katılmasalar bile dinler.
Rasyonel bir şekilde öğrenmeye çalışabilir. Duygusal tepkiler koymaz.
Japonya’da benzer bir durum var. Türkiye’ye hep sıcak yaklaşan Japonlar dinlemeye çok açık.
Türkiye’de ne olduğuna dair bir merakları var. Ama maalesef çok bilgileri yok. Daha doğrusu Türkiye’ye dair duydukları birçok şey Batı basını tarafından şekillendirilmiş durumda. Batılı medya tarafından üretilen tüm basmakalıp ifadeleri burada da bulabilirsiniz. Ancak yeni bir hikaye anlatıldığında onu da dinlemeye açıklar. Türkiye’yi batıdan dinlediklerinin de farkındalar. Bu açığı kapatmaya da niyetleri var.
Özellikle Japonlara kendilerine ait örnekler üzerinden bu konular anlatıldığında çok daha fazla ilgi duyar hale geliyorlar. Mesela Suriye iç savaşı ve oradan kaynaklanan ulusal güvenlik tehditleri dile getirildiğinde bir ışık yansa da pek empati gösteremiyorlar. Ancak Suriye’de Çin’in Rusya aracılığıyla yayıldığını anlattığınızda daha bir dikkatli hale geliyorlar. Amerika’nın Türkiye’ye dair tavrını pek önemsemeyebiliyorlar fakat Kuzey Kore tehdidine karşı Amerika’nın Japonya’yı da terk ettiğini gösterdiğinizde daha bir anlayışlı oluyorlar.
Her ülkenin kendine dair öncelikleri ve gündemi var.
Türkiye’yi anlatırken hep bunu akılda tutmak gerek. Almanları ve Amerikalıları ikna etmek yerine diğer ülkelere odaklanmak en azından şimdilik daha anlamlı sonuç üretebilir gibi görünüyor.

[Takvim, 6 Mart 2018]

Etiketler: