İşsizliğe Dikkat

2016 yılının son çeyreğindeki iktisadi performansa dair de ipuçları fısıldayan Ekim işgücü istatistikleri, bundan sonra daha da tırmanış gelir mi endişesini beraberinde taşıyor.

Dün Ekim dönemi işgücü istatistikleri açıklandı ve işsizlik oranı %11,8’e yükselmiş haliyle, sürpriz olmasa da içimizi burktu. %11,3’lük bir oran kaydeden Eylül dönemini hatırlayacak olursak, 0,5 puanlık bir çıkışla karşı karşıyayız. Hadi mevsimsellikten arındırıp bakalım desek, orada da 0,4 puanlık artışla %11,7’lik bir oran dikilmiş duruyor. Demek ki, yükseliş dikkat çekiyor.

O halde içeriğe başvurup bazı ipuçları almak gerek. Bu amaç doğrultusunda, öncelikle yıllık gelişime bir göz atalım: 2015 yılının Ekim döneminde işsizlik oranı %10,5 imiş. Öyleyse, 1,3 puanlık bir artış söz konusu.

Neden dersek, öncelikle bu zaman diliminde işgücü, yine yerinde duramamış. Nitekim iki Ekim dönemi arasında yıllık işgücüne 911 bin kişilik ek katılım olunca, çalışma niyetli kesimde %3 oranında bir büyüme kaydedilmiş olmuş. İşgücündeki bu artışın %57’si ise, kadın nüfus tarafından arz edilmiş.

Öte yandan, bu hevesli niyete piyasada ne derece olumlu dönüş yapıldığına da bakmamız gerekiyor malum. Veriler bu konuda diyor ki; söz konusu dönemde ülkemizde 411 bin kişilik ek istihdam yaratılmış. Bir başka ifadeyle, istihdam edilenlerin sayısı %1,5 oranında büyüyerek işi nispeten yavaştan almış.

Gerçi tarım dışı kesimde 579 bin kişilik artış ile %2,7’lik daha güçlü bir istihdam gelişimi göze çarpıyor ancak oradaki işgücü de 1 milyon 101 bin ek kişiyle piyasaya %4,5 hızla girince baş etmek kolay olmamış. Zaten tarım dışında, %14,1’e yükselmiş bir işsizlik oranına şahit oluyoruz.

Sonuçta büyük resme bakınca ise, ortaya çıkan durum basitçe şu: 2015 Ekim’i ila 2016 Ekim’i arasında piyasaya 911 bin kişi daha “ben de varım” diye girerken, karşılığında yarısından da az yeni iş imkânı yaratılınca, oluşan emek arzı fazlası işsizlik oranımızı epeyce tırmandırmış.

Bu arada Ekim dönemi derken, hareketli üç aylık dönem verilerini kast ettiğimizi hatırlayarak devam edelim ve Ekim’de Eylül dönemine göre neler yaşanmış ona bakalım: Mevsimsellikten arındırılmış veriler, bu dönemde toplam istihdam rakamında bir düşüşe işaret ediyor. Lakin 23 bin kişilik bu gerilemede, 69 bin azalan “tarım” istihdamı mesul görünüyor. Nitekim “tarım dışı” sektörde, 46 bin kişilik bir istihdam artışı var.

Bununla birlikte, Eylül’deki 173 binlik artışını anımsayacak olursak, tarım dışı istihdamın Ekim döneminde zayıflayan bir gelişim sergilediğini not düşmek gerek. Ekim’deki tarım harici istihdamın alt kalemleri ise, “inşaat” sektöründe bir düşüşe, “sanayi” ve “hizmet” sektörlerinde ise sırasıyla zayıflayan ve güçlenen artışlara işaret ediyor.

Tabii Eylül’den Ekim’e geçerken işgücündeki gelişim nasıl olmuş onu da anlamak gerek. Bu noktada veriler, toplam işgücüne katılımın bu dönemde 94 bin kişilik artış kaydettiğini söylüyor. Dolayısıyla emek talebinin yetersiz kalmış olduğunu bu eşleştir(eme)mede de görüyoruz.

Peki, verilerde başka ne dikkat çekiyor derseniz, önümüzde yine genç işsizlik rakamları var. Bir önceki dönemki işgücü istatistikleri açıklaması sonrası, %19,9’luk genç işsizlik oranından yola çıkarak konuyu işlediğimi hatırlarsınız. Şimdi gelen Ekim verilerinde ise, ne yazık ki oranın %21,2’ye çıktığını görüyoruz. Özellikle kadın kanadında genç nüfusta giderek düşündüren bir tablo göze batıyor. Bakınız; genç erkeklerdeki %17,9’luk işsizlik oranı ile kadınlardaki %27,1 arasında 9,2 puanlık bir uçurum var.

Netice itibariyle, 2016 yılının son çeyreğindeki iktisadi performansa dair de ipuçları fısıldayan Ekim işgücü istatistikleri, bundan sonra daha da tırmanış gelir mi endişesini beraberinde taşıyor. Bu noktada şu bir gerçek ki; hemen geride bıraktığımız ve ayrıca içinde bulunduğumuz ve hatta yakında müşerref olacağımız dönemler, yavaş bir temponun habercisi. Bu süreci en az hasarla atlatmak meselesi bir yana, güncellenen geriye dönük güçlü GSYH verileri akla geldiğinde dahi, istihdam yaratma ve işsizlikle baş etme konusunun “zorlaşan” mücadele alanlarımızdan olacağını kabul etmek gerekiyor.

Bu vesileyle umalım ki; ben bu satırlara nokta koyarken Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında sürmekte olan ekonomi zirvesinden, risklerimizi zayıflatıp önümüze bakmamızı sağlayacak yön ve etkide istişareler çıksın.

[Yeni Şafak, 17 Ocak 2017]

Etiketler: