4 Kasım 2020 | IKBY, Duhok’un Amedi ilçesinde terör örgütü PKK mensuplarının 1 Peşmergeyi öldürdüğü ve 3 Peşmergeyi yaraladığı saldırıyı sert şekilde kınayarak, söz konusu saldırıyı "kırmızı çizginin aşılması" olarak niteledi. (AA)

Irak’ta Artan PKK-KDP Gerilimi

Türkiye-KDP yakınlığı Türkiye'yi 'Kürt düşmanı' gibi göstermeye çalışan uluslararası algı çalışmalarına sekte vuracak, Türkiye'nin probleminin PKK ile olduğu mesajını daha güçlü kılacaktır.

Kuzey Irak’taki hassas siyasi dengeler bir süredir sarsılmaktaydı. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 2017’deki tek taraflı bağımsızlık referandumu Irak’ta ve uluslararası arenada tepki toplamış, referandum sonrasında Irak ordusu IKBY ile merkezi Irak hükümeti arasındaki tartışmalı bölgelere girmiş ve IKBY’nin buralardaki kontrolünü büyük ölçüde sona erdirmişti. Kerkük gibi önemli merkezlerdeki kontrolünü yitiren IKBY, Haşdi Şabi’den PKK’ya kadar pek çok milis gücü ve terör örgütünün alan kazanmasına mani olamadı. Örneğin Yezidi nüfusuyla öne çıkan Sincar bölgesinde hem Haşdi Şabi hem de PKK yerleşmeye çalıştı ve PKK ciddi oranda saha kontrolü elde etti. PKK’nın kontrol ettiği ve Medya Savunma Alanları adını verdiği, Türkiye sınırından İran sınırına doğru uzanan ve İran-Irak sınır hattı boyunca Kandil’e kadar inen bölge de düşünüldüğünde Kuzey Irak’ta kapsamlı bir Türk harekatı da kaçınılmaz bir hal aldı.

Nitekim Türkiye de 2019’un Mayıs ayından bugüne bölgede Pençe, Pençe-2, Pençe-3, Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan harekatlarıyla PKK’yı karadan ve havadan hedef aldı, Hakurk ve Haftanin bölgelerinde PKK’nın elindeki saha kontrolünü sona erdirip bölgede giderek derinleşen noktalarda askeri üsler kurmaya başladı.

Suriye’nin batısındaki Afrin’den, Rasulayn-Tel Abyad hattına, Haftanin’den İran-Irak-Türkiye sınır köşesindeki Hakurk bölgesine kadar Türkiye’nin güney sınırları karşısında kontrol ettiği bölgeleri bir bir kaybeden PKK’nın karşı hamleleri ise cılız kaldı. En son bu hafta içerisinde Türkiye sınırları içinde yol yapımında çalışan üç işçiyi katleden PKK sınır ötesinde kaybettiği denetimin etkisiyle kapsamlı terör saldırıları gerçekleştiremiyor, fırsat buldukça yol işçileri gibi yumuşak (savunmasız) hedeflere saldırmaya devam ediyor. PKK, Türkiye karşısındaki bu aciz görüntüsünün faturasını çok geçmeden IKBY yönetimini elinde tutan Barzani ailesinin partisi Kürdistan Demokratik Partisi’ne (KDP) fatura etti.

PKK defaatle KDP’yi Türkiye’ye istihbarat sağlamakla suçladı. Dahası KDP kontrolündeki silahlı güçlerin (Peşmerge) PKK kontrolündeki bölgelerde saldırı hazırlığı içinde olduğunu hatta Türkiye’nin direktiflerine göre hareket ettiğini iddia etti. KDP ise çeşitli ağızlardan PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığının illegal olduğunu, bu varlığın Türk ordusunu Kuzey Irak içine çektiğini dile getirerek PKK’dan kontrolünde tuttuğu bölgeleri IKBY güçlerine terk etmesini talep etti. Ne var ki KDP ile PKK arasındaki gerginlik sadece söylemde kalmadı.

PKK geçen yıl Temmuz’da IKBY’nin başkenti Erbil’in merkezinde bir restoranda saldırıda bulunmuş, Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğunda görevli diplomat Osman Köse’yi şehit etmiş, saldırıda iki Irak vatandaşı da hayatını kaybetmişti. Saldırının failleri Mazlum Dağ ile Muhammed Beşiksiz IKBY tarafından yakalandı ve idam cezaları geçtiğimiz aylarda onaylandı. Saldırı talimatını veren PKK’lı Hacı Kurhan ise yakalanan saldırganların verdikleri ifade sayesinde Türkiye’nin hava operasyonuyla etkisiz hale getirildi.

PKK’nın Erbil’de saldırı düzenlemesi terör örgütüyle IKBY arasındaki gerilimi daha da arttırdı.

Geçtiğimiz ay, 8 Ekim’de IKBY’nin gümrük müdürlerinden Gazi Salih, Duhok’un Amedi ilçesindeki evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybederken KDP saldırıdan PKK’yı sorumlu tuttu. KDP dalga operasyonlarla PKK ile ilişkili olduğunu düşündüğü çok sayıda ismi tutukladı. Aynı zamanda Irak merkezi hükümetiyle Sincar’daki kontrolün pekiştirilmesi için bir anlaşma imzalayan KDP bu bölgenin de PKK’nın elinden tümden çıkacağının sinyalini göndermiş oldu. PKK’nın cevabı ise 28 Ekim’deki petrol boru hattı saldırısı oldu. PKK uzun bir süredir Türkiye’ye giden petrol boru hatlarına saldırı düzenlemiyordu. Zira bu hatlar geliri petrol satışına bağlı olan IKBY için hayati önemde. Ancak 28 Ekim’deki saldırıyla PKK bu dönemin geride kaldığını ilan etmiş oldu. Karşılıklı hamleler bu saldırıyla da sona ermedi. KDP’ye bağlı Peşmerge güçlerinin Dohuk kırsalındaki yeniden konumlanmasını kendisine karşı bir kuşatma olarak yorumlayan ve KDP’nin amacının Gare-Metina bağlantısını kesmek olduğunu iddia eden PKK Dohuk, Amedi’ye bağlı Çemanke bölgesinde peşmerge güçlerine saldırı düzenledi. Saldırıda bir Peşmergenin hayatını kaybettiği, bir kısmının ise yaralandığı duyuruldu.

Türkiye ne yapmalı?

Peki tüm bu gelişmeler Türkiye için ne anlama geliyor? Türkiye’nin Irak’tan talebi gerek merkezi hükümetin gerekse bölgesel yönetimin PKK’ya alan açmaması, Irak’ın kendi egemenliğine gölge düşüren terör örgütlerinin kontrol sahalarını ortadan kaldırması olageldi.

Ancak gerek bölgesel yönetimle merkezi yönetim arasındaki anlaşmazlıklar gerekse de Irak’ın giderek eriyen devlet kapasitesi böyle bir beklentiyi gerçekçi olmaktan uzaklaştırdığı için Türkiye ipleri kendi eline aldı ve ülkede kapsamlı hava ve kara harekatlarıyla PKK’nın Türkiye’ye geçiş güzergahlarını bir bir kendi kontrolüne almaya başladı. Hak iddia ettiği şehirlerde PKK, Haşdi Şabi ve merkezi yönetime alan kaybeden KDP bölgede Türkiye’nin de giderek daha büyük bir sahayı kontrol etmesinden şu aşamada rahatsız olmamalı zira Türkiye üslerini PKK’dan temizlediği, KDP’nin zaten giremediği bölgelere kurmakta. Ancak son girişimi başarısız da olsa uzun vadede bağımsız bir devlet kurmayı planlayan KDP bırakalım devlet kurmayı, kendi kontrolündeki federal bir bölgeyi bile yönetememekten ve bu durumun verdiği acizlik görüntüsünden rahatsız da.

KDP ile PKK arasındaki gerginlik arttıkça KDP’nin Türkiye’ye sunacağı istihbarat desteği ve sahada sağlayacağı farklı kolaylıklar artacaktır. Daha da önemlisi Türkiye-KDP yakınlığı Türkiye’yi “Kürt düşmanı” gibi göstermeye çalışan uluslararası algı çalışmalarına sekte vuracak, Türkiye’nin probleminin PKK ile olduğu mesajını daha güçlü kılacaktır. Ancak bu ilişkinin de sınırları olduğu IKBY’nin tek taraflı bağımsızlık referandumunda ortaya çıktı. Irak’ın toprak bütünlüğünü savunan Türkiye, sınırına komşu ülkelerde oldubittilerle, tek taraflı girişimlerle toprak bütünlüğünü ortadan kaldıracak ve istikrarsızlık oluşturacak gelişmelere karşı duracağını göstermiştir. Bu noktada bir ortak anlayış tek taraflı girişimlerle çiğnenmezse PKK ile ortak mücadele Türkiye ile KDP’yi birbirine yaklaştırmaya devam edecektir.

[Sabah, 7 Kasım 2020]

Etiketler: