Halep Düştü de Dünya Ayakta mı?

Kıyametin habercisi acıların yaşandığı bir coğrafyada, insanlığa ait ne varsa, dünyanın 'bu düzeniyle' yerle yeksan oldu.

Halep’te bir vahşet yaşanıyor.
Bugüne kadar o coğrafyada yaşanan birçok vahşetle kardeş. Kan, gözyaşı ve mazlumların, masumların feryatları… Dünyanın sonunu getirmeye yetecek ah’lar yükseliyor Halep’ten.
Kıyametin habercisi bir vahşet yükseliyor.
Halep düştü, peki dünya ayak ta mı? Sormadan edemiyor insan.
Halep ile birlikte bu dünya düzenine ait iyi olarak bildiğimiz ne varsa, onlar da düştü!
Kıyametin habercisi acıların yaşandığı bir coğrafyada, insanlığa ait ne varsa, dünyanın ‘bu düzeniyle’ yerle yeksan oldu. Vakit acılarla dirilme, ayağa kalkma, bu düzensiz düzene, bu mazlumun ve masumun sömürüsü üzerinden kendini var eden düzene dur deme vaktidir!
Kıyamet kopmadığına göre, yeni bir dünyanın kurulmasının vaktidir.
Yeni bir dünya?
Adalet, özgürlük insan hakları, eşitlik safsatalarının atıldığı, palavralarının pazarlandığı bir dünya değil! Bu değerler üzerinden insanların katledildiği, güvenlik gerekçesiyle masumların öldürüldüğü, birileri daha iyi yaşasınlar diye birilerinin ölmeye mahkûm olduğu bir dünya değil!
Adaletin, özgürlüğün, insan haklarının lafta değil, fiilde olduğu bir dünya.
Adil bir dünya! Bu dünyayı kurmak bugün Halep’e ağlayan iyilerin vazifesidir! Kundakta bebekler ölürken, tekerlekli sandalyede yaşlılar katledilirken, Müslüman hanımları tecavüze uğramamak için kendini vururken;
‘Halep cihatçılardan temizleniyor’ diyen rezil zihniyetin değil; Halep’in acısını yüreğinde taşıyan ‘iyilerin’ vazifesidir!
Bu vazife, Halep’te yaşanan insanlık dışı hâle sadece gözyaşı dökmenin ötesinde bir vazifedir. Daha çok çalışmalı, daha ‘iyi olmalı’, daha becerikli olmalı, daha güçlü olmalı, daha kuvvetli olmalı, birbirimize kenetlenerek bir olmalıyız!
Bir oldukça, daha güçlü oldukça, zalimin zulmüne yalnızca ‘dur-yeter’ demenin ötesinde, fiili karşılık verebilecek kuvvette oldukça, zalimi zulmünde boğarız!

UMUTSUZLUK BİZİ DURDURUR TERÖRÜ DEĞİL

Bölücü terör örgütü PKK , insanlığın en aşağılık eylemlerinden olan ‘canlı bombalar’la Türk, Kürt demeden güvenlik güçlerini ve masum sivilleri katletmeye devam ediyor. Zannediyor ki; masumları katlettiğinde bu güzide millet ona “eyvallah” diyecek!
Canımız yandı ancak dirliğimize zedelenmedi. Kötülük yeryüzünde var olacak, ancak bizler zalime karşı ‘millet olarak’ bir olmaya devam edeceğiz.
Dağılmayacağız. Ayrılmayacağız.
Zayıflığa kapılmayacağız.
Ülkemize, devletimize, vatanımıza, irademize daha sıkı sarılacağız, daha fazla sahip çıkacağız.
Zalimlerin karşısında sapasağlam duracağız. Umudumuzla, imanımızla, vatan, millet ve devlet aşkımızla zalimleri ezip çiğneyeceğiz!
Unutmayacağız; umutsuzluk terörü değil bizi durdurur!

PKK’YA NEFES ALDIRMAMALIYIZ

Türkiye, Suriye iç savaşı nedeniyle sınırlarında oluşan terör tehdidine karşı başlattığı operasyona devam ediyor.
5 bin’lik alanda terör örgütlerinden arındırılmış bir güvenli bölge oluşturmak isteyen Türkiye, PYD’nin bölgede kantonları birleştirerek otonom bir yapı kurma hedefine engel oluyor.
Tehlikeyi önceden gören ve Fırat Kalkanı Operasyonu’na kalkışan Türkiye, El- Bab alır almaz Kuzey Suriye’deki PKK noktalarına odaklanacaktır.
Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki PKK kantonlarına yapacağı bir operasyon, PKK ile diğer sahalarda daha kapsamlı bir mücadelenin de önünü açacak. Çünkü PKK artık sadece dağda mağarada değil. Yerleşim yerlerinde. Kaçak ve göçebe değil, mukim vaziyette.
Dolaysıyla dağdan şehre inmelerinin önünü kesmek, başları her sıkıştığında sınırdan Kuzey Suriye’ye sıvışmalarını engellemek açısından Kuzey Suriye’ye yapılacak bir operasyon mühimdir.

[Takvim, 14 Aralık 2016]

Etiketler: