Gerilim Ne Zaman Düşer?

Kriz Trump'ın kendince iç siyasete satacağı basit bir zafer arayışının ürünü olarak ortaya çıktı.

TÜRK-AMERİKAN ilişkilerinde gerilimin dozajı yüksek. İki taraftan sert açıklamalar geldi. Ancak bugün itibariyle tekrar diplomasi masasının kurulacağını ve meselenin tekrar masaya yatırılacağını öğrendik.
Türk heyeti Amerikalı bir heyetle başta Brunson davası olmak üzere Türk-Amerikan ilişkilerini tamir etmek için görüşmeler yapacak.
Krizin patlak verdiği ilk günden beri bunu söylemeye çalışıyorum.
Kriz Trump’ın kendince iç siyasete satacağı basit bir zafer arayışının ürünü olarak ortaya çıktı. Taraflar konuyu teknik düzeyde ele alır, sonra siyasiler arasında bir görüşme gerçekleşir ve karşılıklı al ver siyasetinin bir sonucu olarak çözüme kavuşur.
Döviz kurundaki dalgalanma meselesi olmasa büyütecek hiçbir tarafı yok.
Vize krizi nasıl çözüldüyse bu da yavaş yavaş çözülür gider. Birkaç hafta veya belki birkaç ay alabilir ancak Brunson üzerinden bir savaş çıkmaz.
Felaket tellallarına kulak asmayın. Bu davanın kendi başına çok belirleyici bir etkisi olmaz.
Ama mesele sadece Brunson’la sınırlı değil. Bu mesele çözüldüğünde her şey bitmiş de olmayacak.
Amerika’yla yaşanan kriz bir an değil süreç. Hem de çoklu süreçler topluluğu.
Amerika bu kriz süreçlerini aynı anda çok farklı ülkelerle yaşıyor. Hem müttefikleriyle hem de düşmanlarıyla kriz yaşıyor. Çünkü savrulmaya devam ediyor.
Türkiye’yle girdiği sürecin içerisinde de vize meselesinden, Halbank’a, FETÖ meselesinden, PYD’ye Suriye’den Irak’a tüm ikili gerilimlerin altında hep aynı kriz süreci var.
Bu krizlerin biri diğerini tetiklemiyor.
Veya biri diğerinin sonucu veya sebebi değil. Aslında hepsi aynı zeminden doğan kriz göstergeleri. Bunlar krizin kendisi değil. Kriz altta. Ve sebebi bambaşka.
Sebep Amerika’nın dünya siyasetine karşı tutunduğu umursamaz tavır. Bu tavır nedeniyle uluslararası siyaset krizlere giriyor. Bunlardan biri de Türk- Amerikan ilişkilerinde yaşanıyor.
Tüm ısrarlı çabalara rağmen bu krizin kolay kolay bitirilme ihtimali yok.
Veya diyelim ki, Türkiye bir olayda çok uyumlu bir tavır sergilesin. Diyelim ki, mesele tam da Amerika’nın istediği gibi çözülsün. O zaman yeni meseleler çıkmayacak mı?
Tabii ki çıkacak. Çünkü bir meseledeki tutum bir diğerini doğurmuyor. Hepsini ana kriz süreci doğuruyor. Bu nedenle kriz olarak gördüğümüz bu olaylar biter. Yerine yenileri çıkar. Her bir örnek olayın nasıl yönetildiğinin hiçbir değeri yok.
Ve aslında her biri bir diğerinin tekrarı niteliğinde olacak. Çünkü her aynı nedenden kaynaklanıyor.
Bu anlamda bir birikmeden de bahsedilemez. Genelde bir önceki krizin bir sonraki krizi de tetiklediği ve sonunda patlamaya doğru gittiği varsayılır.
Ancak krizler bu şekilde büyümek zorunda değil. Çoğunlukla da böyle olmaz. Olaylar olayları doğurmaz.
Genel bir sebep bütün olayların sebebidir. Mesela vize krizinin Brunson krizini doğurmadı. Veya FETÖ tek başına Halkbank olayını doğurmadı.
Her seferinde de artarak ilerlemiyor.
Hepsini Amerika’nın dünya siyasetine yönelik umursamaz tavrı doğurdu.
Dolayısıyla bunlar birbiri üzerine inşa ederek yükselen krizler değil aynı toprakta çıkan fakat birbirinden bağımsız ürünler.
Bu nedenle de birbirlerini etkilemiyor. Türkiye ve Amerika oturup her bir kriz ürününü çözüyor.
Fakat aynı tarladan yeni kriz ürünleri doğuyor.
Bu nedenle ortada patlama noktası falan yok. Abartılara inanmayın.
Ama krizin de çözülüp gideceğini beklemeyin. Çünkü bu tarlada düzen değişene kadar yani Amerika’nın bu tavrı sürdükçe daha çok mesele çıkar her biri de belli bir çerçevede karşılıklı al-ver yöntemiyle çözülür..

[Takvim, 8 Ağustos 2018]

Etiketler: