Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri Nereye Gidiyor?


  • Tarih : 03/12/2016
  • Saat : 14:00 : 16:00
  • Yer : SETA İstanbul
  • Bitiş  : 03/12/2016
  • Adres : Defterdar Mah. Savaklar Caddesi. No:41-43

  • Moderatör : Enes Bayraklı, SETA
  • Konuşmacılar :Kemal İnat, Sakarya Üniversitesi

    İsmet Berkan, Gazeteci

    Filiz Cicioğlu, Sakarya Üniversitesi

Son dönemde mülteci krizi, vize muafiyeti, 15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ ve PKK militanlarının Avrupa genelindeki faaliyetleri sebebiyle en gergin dönemini yaşayan Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri, Avrupa Parlamentosu’nun 24 Kasım 2016 tarihinde gerçekleşen oturumunda Türkiye ile yürütülen tam üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulmasına yönelik tavsiye kararı alması üzerine belirsiz bir sürece girdi.

Türkiye-AB ilişkilerinin kritik bir dönemece girdiği bu süreçte, SETA Avrupa Araştırmaları Masası tarafından düzenlenen “Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri Nereye Gidiyor?” başlıklı panel, Türkiye-AB ilişkilerindeki güncel durumu ve muhtemel gelecek senaryolarını masaya yatırdı. Türk-Alman Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Enes Bayraklı’nın moderatörlüğünü yaptığı panelin konuşmacıları arasında SETA Araştırmacısı Prof. Dr. Kemal İnat, Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Filiz Cicioğlu ve gazeteci İsmet Berkan yer aldı.

Panele ilk konuşmacı olarak başlayan Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Filiz Cicioğlu, konuşmasında Türkiye-AB ilişkilerinin son dönemini ele aldı. İkili ilişkilerin başından beri sorunlu bir zemine dayandığını ifade eden Cicioğlu, son dönemde Avrupa genelinde PKK faaliyetlerine izin verilmesinin Türkiye’deki Avrupa şüpheciliğini artırdığını söyledi. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakerelerin durdurulması ile ilgili tavsiye kararı almasına Türkiye’nin sessiz kalmasının mümkün olmadığını vurgulayan Cicioğlu, kararın alınmasından sonra taraflar arasında vize muafiyeti ve mülteciler konusunda sert bir tutumun ortaya çıktığını ve bugünkü durum göz önüne alındığında sürecin bu eksende devam edecek gibi göründüğünü söyledi. Cicioğlu, “15-16 Aralık 2016 tarihleri arasında Avrupa Liderler Zirvesi’nden çıkacak olan karar Türkiye-AB ilişkilerinin seyrini etkileyecek olması sebebiyle Avrupalı siyasilerin meseleye rasyonel bakmaları gerekli” diyerek konuşmasına son verdi.

SETA Araştırmacısı Kemal İnat ise konuşmasında Türkiye-AB ilişkilerinin temelleri, güncel durumu ve geleceği üzerine yoğunlaştı. Türkiye’nin Soğuk Savaş döneminin başından itibaren yüzünü siyasi açıdan Batı’ya dönmesine rağmen Avrupa’nın Türkiye’ye sürekli çifte standart uyguladığını ifade eden İnat, bugün gelinen nokta itibarıyla ikili ilişkilerde yaşanan sıkıntıların asıl sorumlusunun AB olduğunu söyledi. Avrupa genelinde yükselişe geçen aşırı sağ partilerin, mülteci krizini bahane ederek Avrupalı liderleri ve kurumları köşeye sıkıştırdığını söyleyen İnat, bu sebepten ötürü Avrupa’nın genelinde ana akım siyasetçilerin panik içerisinde ve rasyonel olmayan politikalar yürüttüğünü ifade etti. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Avrupa’nın takındığı tutumun Türkiye açısından kabul edilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan İnat, ilişkilerin normal seyrine dönmesi için her iki tarafın da rasyonel zemine geri dönmeleri gerektiğini ifade etti. İnat konuşmasında son olarak, Avrupa’nın Türkiye üzerindeki etkisinin devam etmesi için Türkiye ile ilişkilerini sürdürmesi gerektiğini söyledi.

Panelde son olarak söz alan gazeteci İsmet Berkan, konuşmasında son dönemde Avrupa genelinde ortaya çıkan Türkiye düşmanlığı olgusu üzerinde yoğunlaştı. Berkan, çeşitli korkuların devreye girmesiyle Avrupa halklarının birçoğunda Türkiye ve Türk karşıtlığının artmaya başladığını ve buna Türkiye’de yaşanan son siyasi ve toplumsal gelişmelerin eklenmesiyle Türkiye’nin Avrupa genelindeki imajının zarar gördüğünü söyledi. Ancak Avrupa ülkelerinin homojen olmaması sebebiyle kıta ülkelerinin Türkiye ile olan ilişkilerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Berkan, AB’nin kurulduğu günden itibaren ekonomik temelli bir yapısının olduğunu ve siyasi açıdan bir cüce olduğunu söyledi. Birliğin siyasi olaylara müdahale etme kapasitesinden yoksun olduğunu vurgulayan Berkan, buna örnek olarak 1990’larda gerçekleştirilen katliamlara sessiz kalınmasını ve 2010 sonrası dönemde karmaşık bir sorun haline gelen mülteci krizinde yaşanan telaşı örnek gösterdi.

Panel konuşmalardan ardından soru-cevap faslı ile sona erdi.