9 Ekim 2019 | Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında "Barış Pınarı Harekatı Koordinasyon Toplantısı" yapıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantıya, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı İsmet Yılmaz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, MİT Başkanı Hakan Fidan, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı, Mahir Ünal, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın katıldı.

Erdoğan Kararlı

Avrupalı demokrasilerin kendi gelecekleri için Türkiye'nin teklifini ciddi şekilde değerlendirmeleri yerinde olur. Avrupa bahanelerle oyalansa bile Erdoğan, kendi bulacağı finans ile güvenli bölgenin prototipini kurarak dünya kamuoyuna göstermekte kararlı. Türkiye için sığınmacıların dönüşü Suriye'nin toprak bütünlüğü kadar önemli.

Türk ve Rus askerleri Soçi Mutabakatı gereği dün, ilk devriyesini yaptı. İHA refakatinde 8 zırhlı araçla yapılan devriye, Milli Savunma Bakanlığı’nca yapılan açıklamaya göre Resulayn’ın 40 kilometre doğusu ile Kamışlı’nın 30 kilometre batısında kalan bölgede icra edildi. Yine bu mutabakata bağlı olarak bu bölgede Türkiye’nin silahlı müdahale etme yeteneğinin de bulunacağı 13 gözlem noktası kurulacak.
Suriye’nin kuzeyinde istihbarat yeteneği yüksek olan Ankara, Rusya ile varılan mutabakatın uygulanmasını sahada titizlikle yakından takip edecek.
Moskova, bu zamana kadar ikili müzakerelerde verilen sözlere sadık kalsa da Esad rejiminin YPG ile nasıl bir ilişki kuracağı Ankara’nın gerektiğinde sahaya müdahale etmeyi gündeminde tutacağı bir konu. Bu kararlılığın Moskova da Şam da farkında.

Cenevre görüşmeleri
30 Ekim’de başlayan Cenevre görüşmeleri olumlu bir başlangıç yaptı. Rusya, Türkiye ve İran başta olmak üzere uluslararası aktörlerin baskısı Anayasa Komitesi’nin etkin bir çalışma yürütme ihtimalini güçlendiriyor. Elde olan şey ülkenin birliğini ve toprak bütünlüğünü tarafların ısrarla vurgulaması.
Yeni bir anayasa yazma noktasında bir uzlaşma ile başlanması da ayrıca not edilmeli.
Ancak bunun dışında müzakere edilecek çok sayıda konu var.
Komitenin zorlu bir süreç yaşayacağını öngörebiliriz. Son gelişmelerle kendini güçlü hisseden Esad’ın adamlarının komitenin sağlıklı işlemesini sık sık kesintiye uğratacak atraksiyonlar yapacağı düşünülebilir. Rusya’nın Suriye’de artık bir barışa ve siyasi geçişe varılmasını ne kadar istediğine bağlı olarak Komite sürecinin nasıl işleyeceğini konuşabiliriz.
Moskova bastırırsa Şam’ın oyalaması aşılır.

Siyasi geçiş ve yatırım bağlantısı
Şurası net, Cenevre’de siyasi geçiş süreci konusunda uzlaşmaya varılarak bir takvim üzerinde anlaşılmadıkça hiçbir ülke Suriye’de yatırım yapmayacak.
Esad’ın tam kontrolünün olduğu bölgelerde bile Çin dahi yatırım yapmıyor.
Yatırımcıların kaçırılma ihtimali hesap ediliyor. Rusya ve İran ekonomik olarak Suriye’yi kalkındırabilecek ekonomiler değil. ABD ve Avrupa’nın yatırım riskini alması beklenmiyor.
Suriye’nin yeniden imarına yine komşu olarak en çok katkı verebilecek ülke Türkiye.
Nasıl halen 3.7 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıyorsa, siyasi geçişle birlikte ticareti ve yatırımı canlandıracak aktörlerin başında Türkiye geliyor.
Suriye’nin bütünlüğü ve istikrarı en çok Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.

En büyük katkıyı da Türkiye sağlar
Bu sebeple Ankara’nın güvenli bölge kurma ve sığınmacıları yerleştirme gayreti öncelikle Suriye’nin geleceğine katkıdır.
Başkan Erdoğan önceki günkü konuşmasında Resulayn ve Tel Abyad arasında “mülteci şehri” kurma teklifini BM Genel Sekreteri ile müzakere edeceğini söyledi. Uluslararası bağışçılara çağrıda bulunacağını, ilgi görmezse Türkiye’den iş adamlarını da bunun için seferber edeceğini anlattı. Erdoğan, eylülde BM Genel Kurul Toplantısı’nda dünyaya ilan şekilde sığınmacıların güvenli bölgeye yerleştirilmesi fikrinde ısrarcı. Kapıları açma uyarısı dahil bütün diplomatik imkanları kullanarak Avrupalı siyasetçileri ikna etmeye çalışacak. Britanya, Almanya ve Fransa liderleri ile yapacağı görüşmenin en kritik konusunun bu olacağı aşikar. Avrupalı demokrasilerin kendi gelecekleri için Türkiye’nin teklifini ciddi şekilde değerlendirmeleri yerinde olur. Avrupa bahanelerle oyalansa bile Erdoğan, kendi bulacağı finans ile güvenli bölgenin prototipini kurarak dünya kamuoyuna göstermekte kararlı. Türkiye için sığınmacıların dönüşü Suriye’nin toprak bütünlüğü kadar önemli.

[Sabah, 2 Kasım 2019]

Etiketler: