Emekli Amiral Bildirisi ve Erdoğan’ın Tepkisi

Birkaç kez değiştirilmiş ve üzerinde iyi çalışılmış bir bildiriyle karşı karşıyayız. Darbeci geleneğin metin yazımını yeni bir seviyeye taşısa da bu bildiri açıkça demokratik irademize saldırıdır

104 emekli amiralin darbe imalı bildirisine demokratik tepki çığ gibi büyüyor. Bildirinin rafine bir dille yazılması muhtıra özelliğini ortadan kaldırmıyor. Beka vurgusu, üstü örtülü irtica tehdidi, Atatürk ilke ve devrimlerinden uzaklaşılıyor suçlaması, muhayyel Montrö Sözleşmesi’nden çekilme eleştirisi, “değerlendirilmiştir” üslubu ile siyasi iradeye üstenci yaklaşım gösterilmesi bildirinin çok iyi bildiğimiz darbeci unsurlarıydı. Bildiride adı konulmamış “Cumhuriyet elden gidiyor” korkusunu da “koruma ve kollama görevi” kibrini de hissetmek mümkün. Kurmay görevlerde bulunan emekli askerlerin gece yarısı yayımladıkları bu bildirinin ne anlama geleceğini bilmemeleri beklenemez. Zaten muhalefet partilerinden destek bulabilmek ve “Ne var bunda canım, ifade özgürlüğü işte” denilmesi gayesiyle sert mesajlara yumuşatılmış kelimeler seçmişler. Savcılığın soruşturması ile bildirinin önü, arkası ve amaçları bir ölçüde netleşecek.

Belki de birkaç kez değiştirilmiş ve üzerinde iyi çalışılmış bir bildiriyle karşı karşıyayız. Darbeci geleneğin metin yazımını yeni bir seviyeye taşısa da bu bildiri açıkça demokratik irademize saldırıdır. Bu küstah bildiriye gerekli demokratik tepkiyi vermek hepimizin vatandaşlık görevi. Ne dense bir türlü şu ortak zeminde buluşamıyoruz: Darbe ve terör siyasi hayatımızın en hassas olunması gereken iki konusudur, milletçe ortak tepki verilmesi gerekir. 15 Temmuz darbe girişiminin anıları hâlâ taze iken emekli amirallerin bu cesareti göstermesi ise ayrıca ilginç. Milletimizin kendi iradesi üzerinde herhangi bir vesayeti kabul etmeyeceğini görememeleri darbeci genlerin ne kadar derinde olduğunu gösteriyor. Bildiride en rahatsız edici yer kuşkusuz “Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir” cümlesiydi.

Uzun seçim maratonu diyordum ancak….

126 emekli büyükelçi bildirisi ile başlayan, 104 emekli amiral bildirisi ve ona eski milletvekillerinin verdiği destekle devam eden bu süreci hiç normal bulmuyorum. Kanal İstanbul etrafında muhalefeti toparlama ve iktidar ile sert polemiklere girmek için siyasi zemin hazırlanıyor. CHP’nin “sahte gündem” ve “mağduriyet çıkarmayın” tepkisi önümüzdeki günlerde bu konuyu çok farklı polemiklerle değerlendireceklerini düşündürüyor. Bazı CHP ve İYİ Partililerin bildiriye destek vermesi bu partilerin bildiri hazırlanırken bilgilerinin olup olmadığını sorgulatıyor. Dahası, emekli amirallere verilen tepkiyi bir “demokrasi sorunu” haline getirme temayülü var. 15 Temmuz darbecileri ile mücadeleyi bile “sivil darbe” olarak gören CHP’nin beklediğim söylemi yükseltmesi hiç şaşırtmaz. 2023 seçimlerine giden iki yıllık uzun seçim sürecine girdiğimizi geçtiğimiz günlerde söyledim. Bu son bildiri ile bahsettiğim sürecin çok sancılı geçme ihtimalinin öne çıktığını belirtmeliyim. ABD ve AB nezdinde Türkiye’nin “demokrasi ve insan hakları” bağlamında daha sık eleştirilmesini getirecek yeni bir dönem hazırlanıyor.

Erdoğan çok kararlı

Dün emekli amirallerin bildirisine dair açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan bildirinin iddialarını reddetti. “Milli iradeye yönelik bu tür tehditler karşısında dün olduğu gibi bugün de tavrımızı net şekilde ortaya koyuyoruz, milletimiz de kimin vesayetçilerin yanında kimin ise milli iradeden yana olduğunu görüyor” dedi. Erdoğan’ın tarihi arka plana vurgu yaparak CHP ile darbeciler arasında kurduğu ilişki önemliydi. Öte taraftan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Montrö Sözleşmesi’nin dönemin şartlarında önemli bir kazanım olduğunu, bunu çok değerli bulduklarını vurguladı. Şimdilerde Montrö gibi bir gündemlerinin olmadığını fakat ileride Türkiye’nin çıkarlarına uygun bir zemin oluştuğunda bunun da tartışılabileceğini söyledi. Kanal İstanbul’un Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliğini güçlendireceğini belirtti. Bildirinin “ifade özgürlüğü” olarak görülemeyeceğini söyleyen Erdoğan, geçmişteki her darbenin böylesi aktivitelerle hazırlandığını hatırlattı. Darbe imalarının olmadığı bir gelecek için yeni anayasa hazırlama teklifini yineledi.

[Sabah, 6 Nisan 2021]

Etiketler: