Ekonomik Kriz Söylentilerine Cevap

Evet doların ateşini düşürmekte zorlanıyoruz. Ancak bu ekonomik bir krizden değil Sarraf davası benzeri argümanlar kullanılarak yapılan uluslararası siyasi müdahalelerden kaynaklanıyor.

Her işte olduğu gibi siyasette de başarının en önemli şartlarından birisi öğrenmek. Öğrenmiyor, ders çıkarmıyor ve yenilenmiyorsanız siyasete yıllarınızı vermek sizi tecrübeli siyasetçi yapmaz eskimiş siyasetçi yapar. Öğrenmemenin nasıl bir şey olduğunun son örneği Kılıçdaroğlu’ndan geldi. ABD’deki Sarraf Davası hakkında konuştu Kılıçdaroğlu ve “Bu davayı milli mesele haline getirmeye çalışıyorlar. Hırsızlıktan milli mesele olur mu?” diye sordu. CHP 17-25 Aralık kumpasını ısrarla yolsuzluk üzerinden okudu. FETÖ’cü kumpastan 3 ay sonra gerçekleştirilen 30 Mart yerel seçimlerinde de kampanyasını yolsuzluk üzerine bina etti. Buna karşılık AK Parti de 17-25 Aralık’ın Türkiye’ye karşı çekilmiş bir operasyon olduğunu savundu. 30 Mart yerel seçimlerinde bu iki söylem yarıştı ve seçmen CHP’nin değil AK Parti’nin yanında durduğunu net olarak gösterdi. Şimdi bu kumpas yurtdışına taşındı. Şaibeli savcılar, ortadan kaybolan sanıklar, devamlı değişen duruşma tarihleri ile ABD mahkemelerinde siyasi bir dava görülecek. CHP yurtiçinde sonuç vermeyen söylemden bu sefer bir de işin içine uluslararası aktörler girmişken medet umuyor. Yani öğrenmiyor, geçmişte tutmamış şimdi de tutmayacak duaya bir kez daha âmin diyor.

BİR TÜRLÜ GELMEYEN EKONOMİK KRİZ 
2019’a giderken muhalefetin tekrar ekonomik krize bel bağlamış olması içler acısı. AK Parti’yi siyasi olarak alt edemedikleri için umutlarını ekonomik krize bağladılar. 2010’dan beri her yıl ekonomik kriz çıkacağını söylüyorlar.
Muhalefete kalsa şimdiye kadar Türkiye 8-10 tane ekonomik kriz yaşamıştı.
Ama gerçekte kriz filan yok.
Ekonomide daralma yaşadığımız zamanlar oldu. İşler istendiği gibi gitmedi.
Ancak Türkiye ekonomideki yapısal sorunları çözdüğü için muhalefetin dört gözle beklediği kriz hiçbir zaman yaşanmadı ve böyle giderse de yaşanmayacak.
Evet doların ateşini düşürmekte zorlanıyoruz. Ancak bu ekonomik bir krizden değil Sarraf davası benzeri argümanlar kullanılarak yapılan uluslararası siyasi müdahalelerden kaynaklanıyor. Daha önce de benzer dönemler yaşamış ve zorlu geçen zamanların ardından milletin meseleye sahip çıkması ile doları düşürmeyi başarmıştık. Şimdi de inşallah aynısı olacak. Kriz tellalları ve simsarları heveslendikleri ile kalacaklar.

SEÇMEN NE İSTEDİĞİNİ BİLİYOR 
Bugün Türk milleti krizlere, baskılara, dış müdahalelere hiç olmadığı kadar şerbetlidir. Gezi Kalkışması, 17-25 Aralık kumpası, MİT Tırlarının durdurulması ve derken 15 Temmuz Darbe Girişimi toplumu dış müdahalelere karşı en üst seviyede uyanık hale getirmiştir. Toplum neredeyse bu konuda siyasetçiden önde gitmektedir. Neyin sahici sorun olduğunu, neyin dışarıdan başımıza örülen çorap olduğunu ilk bakışta anlıyoruz. Ve tuzak kuranların tuzaklarına itibar etmiyoruz.
Tabii ki toplumun da beklentileri var, kendine göre bir başarı değerlendirmesi var. Ne kadar hizmet aldığına bakıyor, siyasetin merkezinin kendisi mi yoksa elitler mi olduğuna bakıyor, AK Parti’nin eskiden olduğu gibi garip gurebanın fakir fukaranın partisi olmaya devam edip etmediğine bakıyor…Bu alanlarda bir gerileme görürse tepkisini gösteriyor.
AK Parti de bu tepkiye karşılık kendisine çeki düzen veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar AK Parti genel başkanı olmasından sonra yaşadığımız süreç tam da bu.

CEVABI BELLİ SORU:
DEAŞ yenildiğine göre ABD’nin PYD’ye desteği sonlanacak mı?

[Takvim, 24 Kasım 2017]

Etiketler: