Ekonomide İpin Ucu Asla Bırakılmamalı

Virüs önlemleri bir süredir konuşulan küresel resesyon için adeta bahane oldu. Koronanın dünyada ekonomik durgunluğa neden olacağını düşünenlerin oranı artıyor. Tedbiri elden bırakmamalıyız

Virüs çoğunlukla Çin’de yayılıp diğer ülkelerde tek tük vakalar şeklinde görünseydi, durum belki farklı olabilirdi. Virüs bu senaryoda tedarik zincirlerine yönelik bir arz şokuna neden olarak küresel ekonomiyi sınırlı sayılabilecek ölçülerde etkilerdi. Ancak, virüsün pandemiye dönüşmesi işin boyutunu değiştirdi. Virüsün karakteristik özelliklerinin yanı sıra, küreselleşmenin son 20 yılda çıktığı seviye ve bazı ülkelerin gerekli önlemleri almakta gecikmesi salgının etkisini arttırdı. Küresel finans krizinden sonra bazı Batılı ülkelerde kamu harcaması kesintisine maruz kalan sağlık sisteminin bu yükü kaldıramaması durumu kötüleştiren bir başka faktör oldu. Son haftalarda salgının merkez üstü Avrupa’ya kaydı.

KISITLAMA KAÇINILMAZ

İş bu raddeye geldikten sonra sosyal hayatı doğrudan etkileyen kısıtlayıcı önlemlerin alınması kaçınılmaz oldu. İş ve ticari hayatımız da bundan etkilendi. Normalde devletler, kriz zamanlarında insanların dışarıya çıkıp para harcamalarını teşvik eder. Ancak, bu sefer sağlık için alınan önlemler ister istemez ekonomik aktiviteyi daraltıyor.

Zaten bir süredir konuşulan küresel durgunluk ihtimali için bu yaşananlar adeta bir bahane oldu. Kapitalizm belli fay hatları üzerine kurulu bir sistemdir. Bu fay hatlarına yönelik yapısal önlemler alınmadığından dolayı her on yılda bir durgunluk yaşanması adeta kaçınılmazdır.
Ticaret savaşı, Brexit, ABDİran gerilimi derken durgunluğun fitilini ateşleyen sebep virüs oldu. Arz şokuna çok güçlü bir talep şoku eklendi. Üzerine bir de finansal çöküş yaşanınca ‘bu sefer cidden farklı’ denilecek cinsten bir ekonomik fenomen ile karşı karşıya kaldık. Şikago Üniversitesi’ne bağlı IGM Forum’un Amerikalı ve Avrupalı uzmanlar üzerine yaptığı anket çalışmasının da gösterdiği gibi, virüsün büyük bir ekonomik durgunluğa neden olabileceğini düşünenlerin oranı artık çoğunluktaCumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını çizdiği üzere, ekonomide ipin ucunun asla bırakılmaması gerektiği olağanüstü bir dönemdeyiz.

Olağanüstü dönemde olağanüstü önlemler

Küresel ekonomide işlerin bu kadar sarpa sardığı bir noktada Türkiye ekonomisi için de ibre kaçınılmaz olarak negatife döndü. Önceki haftalarda bahsettiğim negatif etkiler, olası pozitif etkilere baskın gelmiş durumda. Olağanüstü dönemler olağanüstü önlemler gerektirir. Virüsün ekonomi üzerindeki etkilerini sınırlandırmak için bu hafta bir dizi destek ve teşvik politikası açıklandı:

  • Finans sisteminin likidite (nakit) penceresi genişletildi.
  • Reel sektöre kredi akışının sağlanması için bankalar teşvik edildi.
  • İhracatçıların kredi koşulları iyileştirildi.
  • Şirketlerin kredi ödemelerindeki olası gecikmelere belli ölçüde esneklik sağlandı.
  • Virüsten doğrudan etkilenen sektörlerin vergi ödemeleri ertelendi.
  • KGF’nin kredi limiti arttırıldı.

***

İşsizliğin artmaması için kamunun şirketlere sunduğu destekler genişletildi

Liste daha uzun. 100 milyar TL’lik bu paket gayri safi yurtiçi hasılamızın yüzde 2.3’üne, toplam bütçe giderlerinin ise yüzde 9.1’ine denk geliyor. Avrupalı iktisatçıların yaptıkları araştırmanın sonuçlarına göre, reel sektörün yüzde 50’sini negatif etkileyen bir aylık sosyal tecrit uygulamalarının ekonomiye etkilerini hafifletmek için yurtiçi hasılanın yüzde 2’sine varan mali desteğe ihtiyaç var. Bizdeki mevcut desteğin bu rakama uyumlu olduğunu görüyoruz. Ancak, virüsün etki süresinin uzaması halinde reel sektör ve vatandaşlar için ilave desteklerin alınması gerekir. Virüs krizine yüksek bir işsizlik oranıyla yakalanmış olmamız ekonomik olarak bir dezavantaj. İlerleyen dönemde istihdam piyasasında hem işverenleri hem de çalışanları gözetecek yeni adımlar atılabilir.

[Sabah, 22 Mart 2020]

Küresel bir tehdit oluşturan yeni tip Koronavirüs (COVID-19) ile mücadele sürecini inceleyen SETA çalışmaları

Etiketler: